Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Melih AŞIK

İstanbul'da insanların sabah evden sokağa adım atmaya cesaret edemediği saatlerde... Yağmur, rüzgar, sulu kar altında... Merter'deki DİSK Genel Merkezinin önünde toplanan işçiler hep bir ağızdan ses veriyor:
- Kar, soğuk, fırtınaaa, geliyoruz Ankaraaa!..
DİSK'in Ankara yürüyüşü başlıyor... Başkan Rıdvan Budak yürüyüşün nedenini anlatıyor:
- Zamlara, yokluğa, yoksulluğa karşı yürüyoruz. Ulusal gelirin adaletli paylaşılması, vergi adaleti, sağlık ve eğitim için yürüyoruz. Barış için, kardeşlik için, demokrasi için yürüyoruz.
Siyaset tıkanmış.. Toplum siyasetçilere güvenmiyor... Boşluğu siyaset dışı unsurlar doldurmaya yelteniyor... Siyaseti oyları ve vergileriyle ayakta tutan çalışan kesim bu durumda birşeyler söylemek zorunda hissediyor kendini... DİSK o yüzden hareketleniyor... Dondurucu soğukta işçiler ağır ağır Ankara'nın yolunu tutuyor... Yalnız ve vakur...
***
Bir gün önce Ankara.. Pazar günü evde dinlenmek yerine Türk - İş salonunu doldurmuş aydınlar... İşçi Partisi'nin düzenlediği "Devrimci Cumhuriyet İçin Eğitim Kurultayı"nı izliyorlar... Devlet zoruyla eğitim süresini 8 yıla çıkaranlar, eğitimin köhnemiş içeriğini yenilemeyi unuttular... Kurultay'da çağdaş bir eğitimin içeriği konuşuluyor... Eğitim dünyamızın önde gelen isimleri; Prof. İzzettin Önder, Prof. Sina Akşin, Prof. Cevat Geray, Prof. Uygur Kocabaşoğlu, Ferhat Altıntaş, Mustafa Atasoy, Niyazi Altunya gibi eğitimciler 30'a yakın konuyu tartışıyor, irdeliyorlar... CHP eski milletvekili - eğitimci Ferhat Aslantaş bir ara arkadaşımız Fahrettin Fidan'a diyor ki:
- Yıllar önce TÖS tarafından düzenlenen Devrimci Eğitim Şurası'ndan sonraki en önemli etkinliğe tanık oluyoruz...
***
Soğukta Ankara'ya yürüyen işçiler... Çağdaş bir eğitimin arayışı için pazar günü Türk - İş salonunu dolduran aydınlar... Her türlü örgütlenmenin çeteleşmeye dönüştüğü bir ortamda namuslu insanların geleceğe sahip çıkmakta yalnız olduklarını, ama çaresiz olmadıklarını sergiliyorlar... İş başa düşüyor... Gerekirse herşeye yeniden başlamanın yürekliliği, yağmur, çamur, kar, soğuk dinlemiyor...

İşçi Partisi'nin Ankara'da düzenlediği "Devrimci Cumhuriyet İçin Eğitim Kurultayı"nda ilginç konuşmalardan birini de Prof. Oktay Sinanoğlu yaptı. Sinanoğlu, "Yabancı Dilde Eğitim" konulu tebliğinde, yabancı dilde eğitimle amaçlananın "250 sözcük bilen acenta ve hamallar yetiştirmek" olduğunu söyledikten sonra şöyle devam etti:
- 1947'den beri o kadar ilerledik ki, bütün berberler kuaför, bütün bakkallar market, en sonunda da milletvekillerimiz parlamenter oldular. Parlamenter, "parlare" kökünden gelir ve laf üretmek demektir. Bizim laf üretenlere değil, vekillere ihtiyacımız var...

Genç rahip sabah vakti kahvaltıya inmek için manastırın üst kadındaki odasından çıkmış, ağır ağır merdivene doğru yürürken tesadüf ettiği zangoça:
- Günaydın, demiş...
- Günaydın, demiş zangoç gülümseyerek, bu sabah ters taraftan kalkmışsınız...
Genç rahip bu söze anlam veremeden yürümüş... Biraz ilerde iki rahibeye rastlamış... Daha günaydın demeden rahibeler gülümsemiş:
- Bu sabah yatağın ters tarafından kalkmışsınız...
Genç rahip aşağı inmiş, tam kahvaltı masasına oturacak bakmış bir papaz yüzüne garip garip bakıyor. Önce davranmış:
- Bu sabah ters taraftan kalktığımı söyleyeceksiniz galiba...
- Evet, demiş papaz...
- Nereden anladınız?
- Rahibelerden birinin ayakkabılarını giymişsiniz...

RP'nin kapatılması davasında karar günü yaklaşırken... RP'liler özlü çalışmalarını sürdürüyorlar.
Mesela RP milletvekili Şeref Malkoç, hiç üşenmemiş; Hoca'nın 6 Ekim'de Anayasa Mahkemesi'ne sunduğu savunma metni üzerinde "matematik" etüdler yapmış... Savunma metninin ilerde hukuk fakültelerinde ders kitabı olarak okutulacağını söyleyen Malkoç'un saptamalarına göre... Anayasa Mahkemesi'ne teslim edilen metin; "670 bin 764 harf", "86 bin 459 sözcük", "12 bin 705 satır" ve "9 bin 141 paragraftan" oluşuyormuş...
Sayın Malkoç'u bu değerli ve gerekli (!) çalışmasından dolayı kutluyoruz...

Minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz, camiler kışlamız... İstanbul Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan'ın İstanbul'u sel basmak üzereyken Siirt'te sarfettiği sözler çok ilginç karşılandı. Kanal 7, bir gün sonra Tayyip Erdoğan'a bu çıkışın anlamını sordu. Erdoğan:
- Bu sözler bir şiirden alınmadır,
dedi, ben bu sözlerle birlik ve beraberliği sağlamak istedim...
Ne yazık ki herkes Tayyip Bey kadar iyi niyetli değil..! Bazıları başka anlamlar aradı sözlerin içeriğinde... Nitekim bir meslektaşımız sütununda şu soruları soruyordu dün:
- Erdoğan RP'nin kapatılmasına karşı bir gözdağı mı veriyor? Yoksa partinin kapatılmama ihtimaline karşı Anayasa Mahkemesi'ne yeni kozlar sağlayarak kendi liderliğini garantilemek mi istiyor?..
Recep Tayyip Bey, yandaki resimde birlik ve beraberliği sağlamak üzere tam teçhizat gelirken görülüyor...

...Bir ildeki radyonun yayınını oradaki birlik (askeri birlik) metin haline getirip bize gönderiyor. Bakıyoruz, Cumhuriyetin yıkılmasından başlıyor, Anayasa'da ne varsa çiğniyor. Götürüp RTÜK'e veriyoruz. İşlem yapılmıyor. Şu radyo şunu söylüyor deniyor, haberleri yok. RTÜK, mevcut haliyle (bu yayınları) denetleyemeyeceğini söylüyor. Denetleyemeyeceksen izin verme. İzin vermek zorunda değilsin ki. Denetleyebileceğin kadarına izin ver..."
Neredeyse yarısının şeriatçı çizgide yayın yaptığı ileri sürülen 500 civarındaki radyo ve TV kuruluşunun yayınlarına ve bu yayınlar karşısında RTÜK'ün tavrına ilişkin MGK'nun şikayeti özetle böyle...
Peki MGK, RTÜK'ün tutumu konusundaki şikayetinde ne derece haklı?
Haklıysa, RTÜK görevini niye yapmıyor?
Soruları RTÜK'de görevli bir isme yöneltiyoruz... Yanıtı:
- Evet, RTÜK denetim görevini yapmıyor. Örneğin, şu anda 70'e yakın radyonun uyarılması gerekiyor. Ayrıca valiliklerden, savcılıklardan gelen bir sürü şikayet var. Ama ortada yapılan hiçbir işlem yok.
- Neden?
- Hangi birini sayayım? İşin gereği, RTÜK Yönetim Kurulu'nun sürekli toplantı halinde olması gerek. Ama öyle üyeler var ki, aylardır Ankara'ya adım bile atmamışlar. Örneğin, geçenlerde görevinden istifa eden eski Başkan Prof. Orhan Oğuz. Adam, Eskişehir ve İstanbul Marmara Üniversitesi'nde öğretim üyesi... Haftanın birkaç günü buralarda ders veriyor. Marmaris'te yazlığı var, ayda birkaç gün de orada... Ancak geri kalan! zamanda RTÜK'e geliyor.
- Başka?
- Radyo ve TV yayınlarını izlemek üzere Kurum'a bir sürü uzman alındı. Ama ne uzman! Çoğu dilekçe yazmaktan bile aciz... Yaklaşık bir yıl önce "ALO RTÜK" diye bir şikayet hattı kurulması yönünde karar alınmıştı. İzlediği bir yayında suç unsuru olduğuna inanan vatandaş, günün 24 saati, buraya telefon edip, şikayetini bildirebilecekti. Bu hat bile faaliyete geçmedi henüz. Ne zaman geçeceği de belli değil.
- Sonuç?
- Biliyorsunuz, RTÜK'ün Yönetim Kurulu 9 üyeden oluşuyor. Meclis'in seçtiği bu üyelerin 4'ü DYP, 3'ü RP, 2'si de ANAP kontenjanından... Çoğunluk aynı kafada... Şeriatla - meriatla uğraşıp canlarını sıkmak, birbirlerine karşı kötü olmak istemiyorlar açıkçası...



Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr