Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Dünya Kupası’nda Katar’dan Suriye’ye, Fas’tan Afrika’nın Benin ülkesine kadar her ülkeden hakem vardı. Türkiye’den yoktu. Çünkü Türkiye’de hakem yoktu. Ama olacaktı. Federasyonumuz genç hakem yetiştiriyordu. Bu hakemlerden Selçuk Dereli cumartesi günü Diyarbakır - Fenerbahçe maçında görevliydi. Sarı kartı faul yapana değil yapmayana gösterip oyundan attı. Bir de penaltıyı göremedi ki.. Breh breh... Diğer genç hakem Bülent Demirlek, İstanbulspor - Elazığ maçında Fazlı’nın eliyle verdiği pası görmeme başarısını gösterdi ve Elazığ’ın ipini çekti. Üçüncü genç hakem Kuddusi Müftüoğlu Beşiktaş maçında Galatasaray’ın açık penaltısını vermeyerek takımın motivasyonunu bozdu, oyunu tersine çevirdi.
Futbol cinayeti işlemekte gençler maşallah yaşlılara taş çıkartıyor...
Peki hakem piyasasındaki bu kronik başarısızlığın bir müsebbibi yok mu?
Mesela MHK’nin başındaki Bülent Yavuz‘un başarısızlığı söz konusu olabilir mi? Yoksa o başarılı da tüm hakemler mi başarısız?
Bu hakem rezaletleri böyle sürüp gidecek mi?

Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler.
Oscar Wilde

Tayyip Erdoğan, AB’nin Türkiye’ye müzakere tarihi vermemesi halinde bunun ne anlama geleceğini şöyle açıklıyor:
- Bu durumda AB bir Hıristiyan kulübü olduğunu kabul etmiş olacak, Türkiye’yi Müslüman diye almamış olacak!
Mustafa Balbay arkadaşımız bu durumu "çok tehlikeli bir yaklaşım" diye niteliyor ve devam ediyor...
Acaba AKP’liler bunun devamında şunu demeye mi hazırlanıyorlar:
- Ey Türkiye, bak AB bizi almıyor, gelin İslam dünyasına dönelim!

Tayyip Erdoğan, protokolde türban tartışmasına yol açan Bülent Arınç’a "Abi biraz sakin ol" demiş. "Abi biraz sabırlı ol" demek istiyor...
Haldun Ertem

Atatürk’ün 1925 yılında ziyaret ettiği Kastamonu Memleket Kütüphanesi sonraki yıllarda önce lojmana peşinden yemekhaneye dönüştürülmüştü. Kastamonu Valiliği binayı iki yıl önce boşalttı. Titiz bir çalışmayla Resim ve Fotoğraf müzesine dönüştürdü. Müze bugün, ilk kadın mitinginin 83’üncü yıldönümünde açılıyor.
Kastamonu Valisi Enis Yeter, Mimar Vedat Tek’in imzasını taşıyan Hükümet Konağı’nın zemin katını da Kent Tarihi Müzesi’ne dönüştürdü. 29 Ekim’de açtı. Vali Enis Yeter’i ve tüm emeği geçenleri kutluyoruz.

ABD Başkanı George Bush, Parti Başkanı Tayyip Erdoğan’ı bir Başbakan gibi ağırlıyor. Bu özel ilgi karşısında kimileri Erdoğan için "ABD’nin aradığı lider" deyimini kullanıyor.
Acaba ABD nasıl bir lider arıyor?
Prof. Emre Kongar 21 Ekim 2002 tarihli Cumhuriyet’te Huntington’un "Medeniyetler Çatışması" kitabından kimi satırlar aktarıyordu. Mesela:
"... Türkiye kendini laik bir devlet olarak tanımlamayı sürdürdükçe, İslam liderliği onu reddedecektir.
... Türkiye kendini yeniden tanımlarsa ne olur?
... Bir noktada Türkiye, Batı’dan üyelik rica eden hayal kırıklığı yaratıcı ve aşağılayıcı bir dilenci rolünden vazgeçmeye hazır olacak ve çok daha etkili ve yüceltici olan tarihsel rolüne, İslam âleminin temsilcisi ve Batı düşmanı rolüne geri dönecektir...
... Türkiye, Balkanlar’daki, Ortadoğu’daki, Kuzey Afrika’daki ve Orta Asya’daki Müslümanlarla sahip olduğu geniş tarihsel bağlar açısından bütün Müslüman ülkeler arasında tek ve biriciktir. Böylece Türkiye gerçekten bir ‘Güney Afrika modeli’ oluşturabilir: Nasıl Güney Afrika, ırk ayrımcılığını terk ederek kendi uygarlığındaki bir parya devlet konumundan, o uygarlığın lider ülkeliğine yükselmişse, Türkiye de kendisine aynı derecede yabancı olan laikliği reddederek bunu gerçekleştirebilir...
... Türkiye de (Güney Afrika ile) aynı biçimde İslamın liderliğine hazırdır. Fakat bu liderliği yüklenebilmek için, Atatürk’ün mirasını, Rusya’nın Lenin’in mirasını reddettiğinden daha kapsamlı olarak reddetmelidir. Türkiye’yi bölünmüş bir ülke olmaktan çıkarıp bir çekirdek ülkeye dönüştürmek, aynı zamanda Atatürk’ün kalibresinde, dinsel meşruiyet ile siyasal meşruiyeti birleştirebilecek bir lideri gerektirir..."
Evet, Sam Amca ikinci bir Atatürk arıyor! Birinci Atatürk’ün tersine Laik Türkiye’yi İslam rotasına sokacak ikinci bir Atatürk. Acaba Tayyip Erdoğan bu role uygun görüldüğü için mi Washington’da bu kadar ilgi görüyor? Ne dersiniz?

Irak Birleşmiş Milletler’e 12 bin sayfa belge göndermiş. Aslında tek satır yeterdi: "ABD bize saldırmaya karar vermiş, ne yapsak nafile..."