TGRT'nin "Alternatif" programında konuşan FP milletvekili
Nazlı Ilıcak ilginç bir bilgi verdi. FP Genel Başkanı Recai Kutan önceleri Merve Kavakçı'nın TBMM'ye girmesi ve türbanla yemin etmesine taraftar değilmiş... Star Televizyonu'ndaki konuşmasında bunu açıkça belirtmiş. Nazlı Ilıcak bunun üzerine Recai Kutan'la görüşmüş. Tabanın ve kadın komisyonlarının Merve'nin türbanla yemin etmesi konusundaki görüşlerini anımsatarak onu Merve'yi desteklemeye ikna etmiş.
Nazlı Hanım'ın TBMM'deki yemin töreninde etrafındaki FP'li milletvekillerine "otur - kalk" diye talimat vermesi ve sözünü dinletmesi dikkati çekmişti. Meğer Genel Başkanı yolundan döndürecek kadar etkili bir konuma gelmiş parti içinde. Partinin iplerini bu kadar kısa sürede eline almayı başaran Nazlı Hanım perde arkasındaki liderliğini yakın gelecekte perde önüne taşırsa şaşırmayalım.
Partili eğitim
DSP'liler MHP ile koalisyondan bu partinin kadrolaşmaktaki cevvaliyeti yüzünden tedirgin oladursun, MHP yöneticilerinden
Tunca Toskay, "MHP'li 2 bin 600 okul müdürümüz kıyıma uğradı; iktidara gelince onların atamalarını yapacağız" diyor. Radikal'de
Türker Alkan Hoca soruyor:
"...Benim aklım karıştı şimdi.
`MHP'li okul müdürü' ne demek?.. Bu müdürlerin ilk bağlılığı ve sorumluluğu devlete, yasalara ve meşru yöneticilere midir, yoksa MHP Genel Merkezi'ne mi?.. Partilerin kendilerine bağlı okul müdürlerinin olması sıradan bir vak'a mıdır, normal midir, yasal mıdır, doğru ve meşru mudur? Diğer partilere de okul müdürü atama yetkisi tanınacak mıdır, yoksa bu iş sadece MHP'ye özgü bir ayrıcalık mıdır?..
Muhalefette iken bile 2 bin 600 okul müdürünü kendi kadrolarından atayacak kadar becerikli bir siyasal akım, bir kez iktidar koltuğuna oturunca neler yapmaz?
12 Eylül'ün başlıca nedenleri arasında bulunan kadrolaşma ve kamplaşma eğilimin tekrar hortlaması kime ve neye hizmet edecektir?.."
Ne tavsiyesi?
DYP milletvekili
Kamer Genç ve ANAP milletvekili
Bülent Akarcalı TGRT'nin
"Alternatif" adlı programında konuşuyorlar... Söz bir ara Milli Güvenlik Kurulu kararlarına geliyor... Her iki milletvekili bu kararların
"tavsiye niteliğinde" olduğunu söylüyorlar.
Pek çok kişi aynı hataya düşüyor.
MGK kararları 61 Anayasası'nda
"tavsiye" niteliğindeydi. 82 Anayasası'nda
"tavsiye" sözcüğü kaldırıldı. Kararlara daha güçlü bir vurgu kazandırıldı.
Anayasa'nın 118'inci maddesinin ilgili paragrafını birlikte okuyalım:
"Kurulun... alınmasını zorunlu gördüğü tedbirlere ait kararlar, Bakanlar Kurulu'nca öncelikle dikkate alınır..."Artık
"tavsiye" yok...
"Öncelikle dikkate alma" koşulu var...
*
Cihan Demirci’den LAFORİZMAAcaba bunlar Merve'yi ve türbanı gündemde tutarak İstanbul Belediyesi'ndeki büyük yolsuzluklarını kaynatmak mı istiyorlar?..İGDAŞ hortumu
Arena programında İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı kuruluşlardaki yolsuzluklar konu edilecek. Büyükşehir Belediyesi Fatih 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvuruyor. Yayının durdurulmasını istiyor. Asliye Hukuk Mahkemesi yargıcı
Ali Galip Barcın hazırlanan programın bantını izlemeden ve içeriğini bilmeden yayının durdurulmasına karar veriyor. Gerekçesi:
"TV'den bahsedildiği şekilde yayın yapılması halinde Belediye ve şirket yetkililerinin kişilik haklarına saldırı söz konusu olması muhtemeldir."Yayıncılık tarihine geçecek bu karara
Uğur Dündar ertesi gün aynı mahkemede itiraz ediyor.
İtirazın görüşülmesi için iki hafta sonrasına, 20 Mayıs'a gün veriliyor.
***
Uğur Dündar aynı programda Doğal Gaz İşletmesi İGDAŞ'daki yolsuzluklardan birini ekrana getiriyor. İGDAŞ geçen Ocak ayında kurulan
Eren Reklam adlı bir firmaya üç ay içinde 1,5 trilyon lira pompalamıştır. Eren Reklam'ın ne sahibi vardır ortada ne bürosu. Büro diye verilen adres varoşlarda boş bir odadır.
Uğur Dündar'a bu konuda neden İGDAŞ yetkililerinin görüşünü almadığını sorduk:
- Telefonlarımıza çıkmıyorlar, dedi,
ayrıca çıksalar ve konuyu öğrenseler mutlaka bu bölüme de yayın yasağı koydururlardı.
Aradan üç gün geçti. İGDAŞ ve Belediye'den 1,5 trilyonluk yolsuzluk konusunda en küçük açıklama yok.
Türban gürültüsü kopartarak kendisini dindar, kendi dışındakileri dinsiz diye gösteren bir zihniyet, halkın paralarını hortumlamakta sınır tanımıyor. Ne var ki hortumlanan paralar türbanın altına saklanacak gibi değil...
Bektaşi fıkrası
Bektaşi öbür dünyaya göçünce sormuşlar:
- Geldiğin tarafta ne var ne yok?
- Kadın özgürlüğüne karşı biri türbanla Meclis'e girmeye çalışıyor. Başı açık kadınlar da özgürlük adına onu destekliyor. Yani içkicilerin içki yasağını desteklemesi gibi birşey...Öbür taraftakiler bu akla akıl erdirememişler.
*
Eğer ne istediğinizi bilmiyorsanız soluğu istemediğiniz yerde alırsınız. Bob GreeneYazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr