Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yaşadığımız ve çalıştığımız mekanların ruh dünyamız üzerindeki etkisi tartışılmaz... Bunu bilerek (ya da hissederek) beğenilerimiz ve alım gücümüz ölçüsünde "yaşanır" kılmaya çalışırız "mekan"larımızı...
Hürriyet'in "Çağdaş Mekanlar" ekinde geleneksel Çin dekorasyon sanatı "Fen Shui" üzerine yayımlanan bir yazı, huzurlu mekanlar yaratma konusunda ilginç ipuçları içeriyor. Çinli bilge dekoratörlerin önerilerini (oradan özetle) dikkatlere sunuyoruz...
"İlk izlenim daima çok önemli. Evin giriş kapısı yeterince geniş olmalı ki dışardaki enerji eve eksilmeden girebilsin... Kapıyı açtığınızda gördüğünüz ilk şey boş bir duvar değil, üzerinde manzara resmi veya ayna olan bir duvar olmalı... Evin diğer önemli yeri de mutfak... Ocak, yemek pişirirken gelen kişiyi görebileceğiniz şekilde yerleştirilmeli. Buzdolabı, lavabo ve ocak yan yana olmamalı. Mutfağa girişte göreceğiniz ilk şey buzdolabı olmasın. Aksi takdirde daha fazla yer ve kilo alırsınız.
Yatak odalarında yatağınız pencereye değil, duvara dayalı olmalı. Böyle olursa kendinizi güvende hissedersiniz. Yatağınızın hemen önüne ayna koymamaya çalışın. (Sebebi mi?.. Uyku anında ruhun bedeni terkettiğine, aynayı görünce de şok olabileceğine inanıyorlarmış Çinliler!)
Yemek masası çevresinde (bekarsanız bile) mutlaka çift sayıda sandalye olmalı. (Tek sandalye yalnızlığın açık sembolü olarak kabul ediliyor.)
Evin her yanını güzel manzara resimleri, sevdiklerinizin portreleri ve hayvan resimleriyle süsleyin.
Eviniz kadar önemli bir yer de çalıştığınız yer... "Masanızı asla çıkış yoluna yakın yere koymayın" diyor Çinliler... Aksi takdirde iş arkadaşlarınız ve patronunuz sizi "sorumsuz biri" olarak görür; "her an" ve "hemen" gitmeye meyilli olduğunuzu düşünürlermiş...

Uçuk söz

Uçurumdan düşerken bile hissedeceğin son şey uçmanın güzelliği olsun.

Erozyon yılda 500 milyon ton toprağımızı yutuyor.

Gelecekte torunlarımıza anlatacağız: "PKK, Suriye, Yunanistan; hiçbirine bir karış toprağımızı kaptırmadık. Lakin erozyon..."

Anahtar

Konuşmak susmanın kokusudur
Ya sus git, ya konuş gel, ortalarda kalma
Yalan korkaklığın tortusudur.
Dürüst kaba ol, eğreti saygılı olma...
Özdemir Asaf

***
Ülkede telefonu dinlenmeyen kalmamış... Artık telefon konuşmalarına şöyle başlamalı:
"Alooo... Emniyet haricinde kiminle görüşüyoruuum!.."
***


Asrın vurgunu...

Cavit Çağlar tarafından batırıldıktan sonra devlet tarafından devralınan İnterbank'ın Genel Müdürlüğüne getirilen Kadir Günay'ın Milliyet'te iki gün üstüste yayımlanan yakınmalarını okumuş olmalısınız. Diyor ki Kadir Günay:
- Cavit Çağlar ve ortağı Şükrü Şankaya ile Nergis Holding ortakları adına İnterbank'tan alınan paraların toplamı 1,5 milyar dolar (600 trilyon TL) civarındadır. İnterbank olayında yaşananlar kredi ödemede karşılaşılan güçlükler değil, tam bir hırsızlık olayıdır...
Kadir Günay, siyasilerin ve devlet yöneticilerinin parayı götürenden yana tavır almaları yüzünden 1,5 milyar doları geri almakta zorlandıklarını ima ediyor ve diyor ki:
- Uçağına biner kokteyline giderseniz, bunlardan hakimler etkileniyor... Siyasiler bu olayda sessiz kaldıkça insanlar benim için "Bu adam ne zaman görevden alınacak?" diye düşünüyorlar...
Kadir Günay'ın açıklamalarından bir gün sonra, yani dün, Hürriyet gazetesinde şu haberi okuyoruz:
"Bursa Valisi Orhan Taşanlar, Emniyet Müdürü Kemal Bayrak ve eski yöneticilerden oluşan bir grup Cavit Çağlar'ı ziyaret ederek Bursaspor'a başkan olmasını istediler. Çağlar'ın öneriye sıcak baktığı öğrenildi..."
Devlet 1,5 milyar dolar alacağını tahsil edemezken bir yandan da Çağlar'ı kulüp başkanı yapma misyonunu üstlenmiş. Ona itibar kazandırma çabasında. İflastaki adam nasıl kulüp başkanı olup da trilyonlar harcayacak? Belli ki, devleti temsil eden Vali, onun batmayıp paraları bir kenara attığını ve geri vermeyeceğini düşünüyor; bu trilyonların bir bölümünü futbola çekmeye çalışıyor. Bu arada yargıya da mesaj verilmiş oluyor.
Cumhurbaşkanı Demirel, İnterbank battıktan haftalar sonra Cavit Çağlar'ı uçağına aldı, resmi heyet içinde Bulgaristan ziyaretine götürdü.
Başbakan Ecevit'in de İnterbank'ın batışına varan haftalarda Çağlar'ı koruyan mesajlar verdiği biliniyor.
Devletin Güneydoğu'ya bir yıl için ayırabildiği para topu topu 40 trilyondur. Yani Çağlar'ın zimmetine geçmiş paranın 15'de biri... Devlet 600 trilyonla Güneydoğu sorununu çözer... Okullarına, hastanelerine, milyonlarca fakir fukaraya soluk aldırır. Ne var ki devleti yönetenler halkın değil, parayı götüren Cavit Bey'in yanındadır. Tarihe geçecek bir olaya tanık oluyoruz.



Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr