Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Fatih Sultan Mehmet.. İstanbul'u alan ve çağı değiştiren koca adam acaba sofraya oturunca ne yerdi? İnsana bir oturuşta bir kuzuyu götürürmüş gibi geliyor. Oysa aksine... Fatih az yemek yermiş.
     Bir defa sofraya günde iki öğün otururmuş; Bir sabah, bir akşam...
     Ayrıca iki hafta boyunca akşam yemeklerini değiştirmezmiş...
     Stefanos Yerasimos' un "Sultan Sofraları" adlı kitabından öğreniyoruz ki ayın ilk on dört günü her akşam şalgamlı ve yumurtalı kuzu... Yanına sarı erikli bir çorba... Geri kalan 14 gün soğanlı tavuk kebabı.. Yanına koruk ya da erik suyu katılmış bir balkabağı çorbası...
     Sabah yemekleri ise daha bol ve çeşitli...
     Yumurtalı lapa, mantı, yoğurtlu erişte, kestaneli bulgur, soğanlı mutancana, sarmısaklı balık, nohutlu kabuni, pazılı burani, tavuk kalyesi vs.
     Yerasimos, bu yemeklerden bazısının tarifini veriyor...
     Bu arada Kariye Oteli'ndeki Asitâne Restaurant 3 Mayıs - 1 Haziran arasında müşterilerine Topkapı Sarayı'nın 1469 - 71 - 73 yılları mutfak defterlerinden yararlanarak Fatih'in kimi yemeklerini sunuyor...
     Örneğin... Mutancana, Has Paçası Tiritli, Borani Hassa, Piyazlı Terhos Balığı, Yoğurtlu Tutmaç, İstiridye Külbastısı, Kestaneli Bulgur, Buğday Aşı Tavuklu, Zirva, Sütlü Kadayıf vb... Afiyet olsun...
     
     Sevgi aya benzer büyümediği zaman küçülmeye başlar.
     İzmir'den trene binen yaşlı teyze, kondüktöre Ege şivesiyle:
     - Menemen'e gelince beni haber et yavrıım, unutma, demiş... Dalgın kondüktör teyzenin bu ricasını gece yarısı tren Menemen'i geçtikten epey sonra hatırlamış... Makiniste koşup durumu hatırlatmış. Makinist de sorumluluk duygusu taşıyan bir adam... Treni yarım saat geri geri götürerek Menemen'e gelmiş. Kondüktör mutlu. Koşa koşa teyzeye müjdeyi vermiş:
     - Hadi teyzecim, Menemen'e geldik...
     Teyze "Sağ ol yavrıım" demiş ve çantasından hapını çıkarıp içmiş.
     
     Sişman mısınız? Kel misiniz ? Çirkin misiniz? Kısa mısınız? Hasta mısınız? Salak mısınız? Kadınlar size hiçbir zaman bakmıyor mu ?
     Umudu kesmeyin, piyasaya yeni bir erkek güzellik ürünü çıktı.
     En seçici bayanlar bile size dayanamayacak!
     En sağlam erkek güzellik ürünü. Galerilerde bulunur... Onu alan erkek bir anda dünya güzeli olur: Mercedes C 200
     
     "Yeşil Sahalardan Komik Anılar - AH ŞU FUTBOLCULAR", Ankaralı spor yazarı Atilla Türker kardeşimizin ilk kitabı... Eski - yeni tam 91 futbol emekçisinin yeşil sahalardaki anılarından derlenmiş hoş, keyifli bir kitap... Mesela...
     Halen Akçaabat Sebatspor'un Teknik Direktörlüğünü yapmakta olan Sadi Tekelioğlu 1980'li yıllarda Gençlerbirliği'nde yardımcı hocadır. Takımla birlikte devre arası kampı için Antalya'dayken, bir oğlunun olduğu müjdesini alır. Haberi duyan futbolcuların bastırması üzerine, oğluna ilk maçta ilk golü atacak futbolcunun ismini koyacağı sözünü verir. İlk maç golsüz biter...
     İkinci maç da golsüz sürerken bitime 10 dakika kala Gençlerbirliği'nin o güne kadar gol attığı pek vaki olmamış savunma oyuncusu Şırahman orta sahadan topu kapar, karşısına çıkanları tek tek çalımlar veee... Maalesef golü atar. Maç bitip soyunma odasına gidildiğinde, yüzünden düşen bin parça olan Sadi Tekelioğlu, futbolcuların ısrarlarına kulak asmaz, kararını açıklar:
     - Bana istediğinizi söyleyin ama benden oğluma Şırahman adını vermemi istemeyin!
     Sadi Hoca'nın daha sonra Arif adını koyduğu oğlu bugün Gençlerbirliği Yıldız Takımı'nda top koşturmaktadır. Peki, hocası kim midir?
     - Sadi Tekelioğlu'nun eski öğrencisi Şırahman Berberoğlu!
     
     "Genç subaylar tedirgin" haberine tepki gösteren Abdullah Gül, "Herkes geleceğe baksın" demiş. Herkes geleceğe baktığı için tedirgin zaten...
     Serdar Durer Bitlis'in tek milli atleti... 3 bin, 5 bin ve 10 bin metrelerde koşuyor. Bitlis'in bundan önceki valisi Uğur Boran, aydan aya Serdar Durer'e 150 milyon lira yardım yapıyormuş. Yeni Vali Asım Hacı Mustafaaoğlu bu parayı kesmiş. Bir yandan da üniversite sınavlarına hazırlanan bu genç atlet şimdi kara kara düşünüyormuş... Konuyu Cumhuriyet'te Abdülkadir Yücelman yazdı.
     Bir ülke düşününüz ki milli atleti 150 milyon liraya muhtaç... Valisi parayı keser. Zengini o parayı garsonlara yemek bahşişi diye verir. O ülkede ne spor vardır, ne istikbal...