Ünlü yazarlarımızdan Fakir Baykurt (1929- 1990) kendisinin 91. doğum yıl dönümü olan 15 Haziran’da anıldı.
Asıl adı Tahir Baykurt idi. Bu adı sevmedi. PTT, adını bir hata sonucu bir zarfın üzerine Fakir Baykurt diye yazınca bu adı sevdi, benimsedi. Köy Enstitüsü mezunuydu. İlk romanı “Yılanların Öcü” ile tanındı. 1965-1971 yılları arasında Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın Başkanlığını yaptı. 1969 yılında Kayseri’de TÖS Genel Kurulu’nun yapıldığı bina, bir gece önce camiye bomba atıldı söylentisi çıkarılarak, yakılmak istendi. Öğretmenler yanan binadan güçlükle kurtarıldı. Adeta Sivas’ın provası yapılmıştı.
12 Mart darbesiyle birlikte TÖS kapatıldı, Fakir Baykurt tutuklandı. TÖS davası bitmeden af çıktı. Ancak TÖS yöneticileri aftan yararlanmayı kabul etmediler. Yargı sürdü. Baykurt sekiz yıl ceza aldı. Ancak askeri Yargıtay kararı bozunca beraat etti.
Fakir Baykurt anılarında Köy Enstitüsü günlerine ilişkin çok sayıda olay anlatır. Enstitüde Cemal ve Mustafa adlı iki öğrenci bir gece kantinden paralarla birlikte üzüm, lokum gibi yiyecek çalarlar. Ertesi gün olay anlaşılır, sorguya çekilirler. Öğrenciler “Bizi atmayın” diye yalvarırken kendilerine “daha ağır!” bir ceza verilir; kantinin anahtarları kendilerine teslim edilir, “Bundan böyle kooperatifi siz yöneteceksiniz” denir. İki genç kooperatifi güzelce yönetir, okulu bitirir, iki onurlu öğretmen olarak hayata atılırlar.
28 ŞUBAT ARAYIŞI
Helalleşme, celalleşme, cebelleşme falan derken söz dönüp dolaşıyor türbana, ikna odalarına, CHP’ye, 28 Şubat’a, Nur Serter’e geliyor. Önceki akşam bir programda söz yine oraya gelince, CHP’li Gürsel Tekin suçlamayı üstlenip savunmaya geçti.
Konuyla CHP’nin ilgisi ne? 90’larda Anayasa Mahkemesi’nin üniversitede türbanı yasaklayan kararından sonra türbanlı kızların eğitimden geri kalmaması için ikna odaları kurulmuş. O sırada İÜ rektör yardımcısı olan Prof. Nur Serter sonradan CHP milletvekili olmuştu. CHP ile türbanın ve 28 Şubat’ın ilişkisi buradan kuruluyor! Bu arada Nur Serter’i 2011 yılında ikinci kez milletvekili yapanın Kemal Kılıçdaroğlu olduğu unutuluyor.
28 Şubat’ın kitabını yazan eski CHP Milletvekili Yılmaz Ateş diyor ki:
- 28 Şubat ve türban nedeniyle sık sık özür dilemeye kalkışan Kemal Bey neden başını çevirip yan tarafına bakmıyor? Baksa hemen yanında 28 Şubat kararlarının altında İçişleri Bakanı olarak imzası bulunan Meral Akşener’i görecektir. 28 Şubat’ın sorumlularından biri ittifak ortağı olarak hemen yanı başındadır. CHP’nin geçmişinde suç ve suçlu aramasına gerek yoktur.
MODEL
Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu seçimden sonra yapılacak işler için komisyonlar kurulacağını belirterek, “Yani seçime giderken bir bakıma koalisyon protokolü hazırlanıyor diyebiliriz” dedi.
Koalisyonlar bilindiği gibi seçim sonrasında yeni hükümetin güvenoyu almakta zorlanması durumunda kurulur. Koalisyonu güvenoyu alacak sayıyı oluşturan partiler kurar.
Seçimden önce ise ittifaklar kurulur.
Temel Karamollaoğlu seçim sonrasında vakit kaybetmemek için koalisyonun seçim öncesinde kurulduğunu söylüyor.
Böylece 6’lı masada yer alan partiler seçimde yüzde yarım, yüzde 1 oy dahi alsalar seçim sonrası koalisyonda yer alacak, yönetimde söz sahibi olacaktır.
İyi de... Seçimde başarısız kalacak partilerin seçimden sonra koalisyonda yer alması homurtulara yol açmaz mı?
RÜŞVET
İstanbul Şile’de geçenlerde düzenlenen rüşvet operasyonunda 82 kişi gözaltına alındı, 32 kişi tutuklandı.
Tapu daireleri geçmişte rüşvet denince ilk akla gelen kurumlardı. Son yıllarda adeta devrim niteliğinde dijital atılımlar yapıldı, tüm rüşvet yolları tıkandı… Diyorduk ki hâlâ rüşvet haberleri geliyor.
Burada tarihten bir parantez açalım.
Kıbrıslı Mehmet Paşa, Padişah Abdülmecit’in vazgeçemediği devlet adamlarından biriydi. Onu üç kez sadrazam yapmıştı. Kıbrıslı Paşa yolsuzluklardan ve rüşvetten çok şikâyetçiydi. Bir gün gümrüklerdeki yolsuzlukları konuşurken, Padişah’a:
“Çalmayan yok, merhum Valide Sultan bile bu işlerden rüşvet almıştır” deyince, Abdülmecit çok bozuldu. Hemen Fuat Paşa’yı çağırarak, “Bu herif benim ölmüş validemden ne istiyor! Hiç utanmadan onu para yemekle suçluyor” dedi. Ertesi gün de Mütercim Rüştü Paşa’yı sadrazam yaptı.
(Abdülmecit, s. 190 - Hıfzı Topuz)