Metin Toker dünkü seçim yazısında:
"Adayların en etkili seçim faaliyeti hala dükkan dükkan kapı kapı, kahvehane kahvehane dolaşıp seçmenin elini sıkmak" diyordu...
Akşamları televizyon haberlerinde de gözlüyoruz aynı manzarayı.
Uzun laf yerine "Gözlerimin içine bak ne dediğimi anlarsın" hesabı...
Peki böyle sırayla el sıkmanın bir yararı var mı?
Bir miktar evet...
Beden Dili Uzmanı Ahmet Şerif İzgören, "Dikkat Vücudunuz Konuşuyor" adlı piyasaya yeni çıkan kitabında konuya ışık tutan bir örnek veriyor:
"Amerika'da bir kütüphanede yapılan araştırmada günün belli saatlerinde kitap alan okurlara kitaplar 'tezgaha bırakılarak' verilmiş. Belli saatlerde ise kitaplar tezgaha bırakılmak yerine elden verilmiş ve verilirken hafif bir el teması sağlanmış. Kütüphane çıkışında uygulanan bir ankette, el teması sağlanan okurların kütüphane hizmetlerine çok daha olumlu baktıkları, ellerine dokunulmayanların kütüphane hizmetlerini iyi bulmadıkları görülmüş. Dokunmak çok değerli; bir el sıkmayla karşınızdakinin düşüncelerini olumluya çevirme şansınız çok fazla..."
Görüldüğü gibi el sıkma ameliyesi öyle çok boş bir seçim faaliyeti değil. Peki el teması yapan kişinin hoş bir kütüphane görevlisi hanım değil de size oy ister gibi bakan kocaman ve kıllı elli biri olması aynı etkiyi sağlar mı?
Bu konuda bir ayrınta yok kitapta...
Paskalya kutlaması
Mardin'deki Süryani Cemaati'nin Kırklar Klisesindeki paskalya kutlamasına ilin Valisi
Fikret Güven, Belediye Başkanı
Abdülkadir Tutbaşı ve Kurmay Başkanı
Levent Çil de katılmış. Süryanileri kutlamışlar.
Sormuştuk birkaç gün önce... Neden Hristiyan dini liderler bizim dini bayramlarımızı kutlarken bizim Diyanet İşleri Başkanı ve siyasi liderler aynı karşılığı vermez? Sormuştuk ama yanıt alamamıştık. Sadece bir okurumuz şu kısa notu geçmişti:
- Korkarlar da ondan? Kimden mi? Kendi yarattıkları canavardar...Yeşil kazanır
Yıllar önce Milliyet'te Montecarlo kumarhaneleriyle ilgili bir röportaj yayınlanmıştı... Başlığı şöyleydi:
"İster'e siyaha koy, ister kırmızıya... Sonunda Yeşil kazanır..."Yazıyı okuyunca şifre çözülüyordu... Meğer o dönemde kumarhanelerin sahibi soyadı
"Vert", yani
"Yeşil" olan bir işadamıymış...
Şimdilerde... Oyumu hangi partiye vereyim diye soranlara:
- Beyninizi çok zorlamayın, diyoruz,
oyunu kime verirsen ver sonunda "yeşil" kazanır...
- Yani?
- Dolar...
Ama, diye ekliyoruz, oyunuzu yine de kullanınız... Ziyan olmasın!
*Cihan Demirci’den LAFORİZMA
Seçimin sonucu, Milli Piyango'daki büyük ikramiyelerin sonucundan pek farklı olmayacak...
Yani iktidar gene çeyrek bilete çıkacak ve paylaşılacak!..
BM'yi unutmuşuz...!
Kosova'dan hergün trenler, otobüsler, uçaklar dolusu göçmen kabul ediyoruz..."Kendi muhtaç -ı bir himmet dede, nerede kaldı gayrıya hizmet ede" demiyor, insanlık adına elimizden gelen yardımı yapıyoruz... Kosovalıların bu hale düşmesinden birinci derecede sorumlu olan zengin Batılı ülkeler bile 3 - 5 bin mülteciyi lütfen kabul ederken, biz 50 bin mülteciye bakacağımızı söylüyoruz.
Dün de sorduk... Hiçbir dahlimiz olmayan bu felaketin faturasını tek başımıza biz mi ödeyeceğiz? Asıl görevleri bu tür yardımlar olan kuruluşlardan neden ses seda çıkmıyor?
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin Türkiye'deki basın sözcüsü
Metin Çorabatur' a yöneltiyoruz bütün bu soruyu... Aldığımız yanıt inanılır gibi değil:
"
Bizim Türkiye'ye yardım edebilmemiz için, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin resmi başvuru yapması şart. BM olarak biz, gerek basın yoluyla gerekse diplomatik yollarla, resmi başvuru halinde Türk Hükümeti'ne derhal yardım yapacağımızı defalarca duyurduk. Ancak bilemediğimiz nedenlerle bugüne dek böylesine bir başvuru olmadı. Bosna olayları sırasında böyle bir başvuru olmuştu. Biz, bunun üzerine Kırklareli'ndeki göçmen kampını yaptık ve sonra Türk Hükümeti'ne bağışladık..."Anlaşılan bizim Hükümet seçim telaşı içinde Birleşmiş Milletler'e başvurayı unuttu. Böyle basiretsizlik olur mu?
***
BM Kosova masraflarına katılmaya hazır. Ama Hükümet para istememiş!
*
Abdullah Çatlı'ya çamur satan Petrol Ofisi Genel Müdür Yardımcısı Kaya Özel görevden alınmış. Çatlı'nın çamurunda güreşenlerse hala görevde...Liderlerin farkı
Bir İngiliz okuru Daily Telegraph gazetesine yazmış:
"İkinci Dünya Savaşını izleyen 45 yılda İngiliz ve ABD liderleri soğuk savaşı bitirmek, Sovyet füzelerini üzerimizden çekmek için uğraştılar. Başarılı oldular. Clinton ile Blair ise Rus füzelerinin tekrar üzerimize çevrilmesini sağladı. Bravo..."
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr