Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Artan enerji maliyetleri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de “enerji verimliliği”ni toplumun ana gündemi haline getirdi.

Enerjiyi her zamankinden daha dikkatli kullanmamız gerekiyor

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı enerji tasarrufu için bir dizi önlemi geçenlerde kamuoyuna açıkladı. “Evde, İşte, Yolda Enerji Verimliliği” kitapçığında yer alan önerilerin bir kısmı gerçek anlamda verimlilik çözümü iken, bir kısmı tebessüm yarattı. Örneğin:

“Duş alırken banyoda kum saati bulundurmalı, duş süresi 4 dakikayı geçmemeli”,

Haberin Devamı

“Ütü bitmeden birkaç dakika önce prizden çekilerek kalan ısıdan faydalanılmalı”,

“Pişirme sırasında tencere kapağı kapalı tutulmalı”,

“Mümkünse masaüstü yerine dizüstü bilgisayar kullanılmalı”,

“TV, radyo, vb. araçların ses düzeyi duyulabilecek seviyede olmalı, ses düzeyi düşük tutulmalı”

gibi önerilerin yaratacağı tasarrufun devede kulak kalacağı ifade edildi.

Peki ne yapmalı? Elektrik Mühendisleri Odası’nın önerileri:

*Öncelikli olarak enerji üretimi, iletimi ve dağıtımında verimliliğin sağlanması gerekir.

*Enerji üretimde santralların iç kayıplarından başlayarak, dağıtım ve iletimde yaşanan kayıp ve kaçak sorunlarına çözüm üretilmesi gerekir.

*Özel sektörün işlettiği santrallarda verimlilik çözümlerini zorunlu tutmak, dağıtım şirketlerine kayıp ve kaçak oranlarını düşürmek için yatırım yapmaya zorlamak gerekir.

LAMBRİ

ABD’de tanınmış bir vatandaşımız önemli bir toplantıda konuşuyor:

“Hepimiz Kıbrıs’ta adalet istiyoruz. Bunun için Kıbrıs’ın neredeyse yarısını işgal eden Türk birliklerinin Ada’dan çekilmesini talep ediyoruz. Bu amaca varana kadar yılmadan çalışacağız.”

Kim bu Rumların ağzıyla konuşan vatandaşımız diyeceksiniz.

Bu vatandaşımız, İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi tarafından ABD Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposluğu’na atanan, gelecekte de Patrikhane’nin başına gelmesi beklenen Elpidophoros Lambriniadis’tir.

Müyesser Yıldız’ın blogundaki habere göre, Türk vatandaşı Papaz Lambri, her fırsatta Türkiye’yi aşağılayan konuşmalar yapıyor. Buna rağmen vatandaşlıktan çıkarılması gibi girişimler bir yana, ülkeye elini kolunu sallayarak girip çıkıyor. Kimseden ne rahatsızlık ifadesi ne eleştiri geliyor. Papaz Lambri o yüzden saldırıların dozunu artırdıkça artırıyor.

Haberin Devamı

VALİM

Rahmetli Vali Ziya Çoker (1923-2014) “Seçilmişler Atanmışlar İnsanlar” başlıklı kitabında anlatır.

Görevde bulunduğu vilayete bir bakan geldiğinde Vali Çoker ona kent içinde refakat etmekte ancak parti merkezine girmemekte, oraya gelindiğinde izin isteyerek makamına dönmektedir.

Vali Çoker, bu ilkeyi Hasan Esat Işık’la birlikte bozar. 1974 yılında Milli Savunma Bakanlığı sırasında seçim bölgesi Bursa’ya gelen Hasan Esat Işık, Vali Ziya Çoker’e şu öneride bulunur:

- Sayın Vali, ben bütün partilere ayrı ayrı gidip bayramlaşmak istiyorum, benimle birlikte gelir misiniz?

Vali Çoker bu öneriyi olumlu bulur. O gün bütün partilere haber verilir. Ve öğleden sonra parti il merkezleri teker teker ziyaret edilerek bayramlaşılır.

Vali Bey anılarında noktayı şöyle koymaktadır:

“Beni üzen nokta, bu çeşit partiler üstü davranışın 34 yıllık yönetim yaşamımda tek oluşudur.”

Haberin Devamı

SERGEN GELSİN!

Milli Takım 50 bin nüfuslu Faroe Adaları karşında bozguna uğrayınca spor medyasından çözüm:

- Antrenör Kuntz gitsin, Sergen gelsin.

Sanki Sergen’in elinde sihirli değnek var.

Geçiniz böyle çözümleri.

Bakınız, bendeniz Kadıköy’de yaşıyorum. İlçe nüfusu 500 bin kişi. Faroe Adaları’nın 10 katı büyüklüğünde. Bu ilçede çocuk ve gençlerin futbol oynayabileceği tek boş arsa yoktur. Okul bahçelerinde minyatür saha futbol oynardı çocuklar. Bütün okul bahçeleri otopark oldu. İlçede sadece Fenerbahçe Kulübü’nün birkaç antrenman sahası var. Oraya da sadece kulübün spor okullarına kayıtlı, çok sınırlı sayıda genç girebilir. Diğer ilçelerde durum aşağı yukarı aynıdır. Çocuklar nerede futbol oynayacak da kendini geliştirecek? Pek dikkati çekmedi. Milli Takım Lüksemburg ile 3-3 berabere kalırken, Ümit Milli Takım da aynı ülke gençleriyle 4-4 berabere kaldı. Yani altyapı da üstyapıdan farklı değil. Milli Takım’a bakınız. Oyuncuların çoğu ya Avrupa altyapısından geliyor ya da orada oynayarak kendini geliştiriyor. Arpalık olmuş kulüpler futbolcu üretmez, sadece yönetici rolündeki bazı açıkgözleri zengin eder.

SAFSATA

Genç bir yazar arkadaş şöyle bir cümle kullanmış yazısında:

“Bunlar safsata yani boş laf”

Doğru değil.

Safsata çoğu sanıldığı gibi boş laf değildir.

“Doğru gibi görünen eğri düşüncelere” bu ad verilir.

Safsata boş değil yanıltıcı sözdür.