Milli Eğitim Bakanlığı’nda daha önce genel müdürlük, daire başkanlığı, milli eğitim müdürlüğü ve şube müdürlüğü yapmış olup halen merkezde görev yapan memurlara tebligat yapıldı.
“Ya emekli ol, ya da görevden alınacaksın.”
Görevden almak nasıl oluyor? İlgili KHK şöyle diyor...
“Personel... bakan tarafından oluşturulan kurulun teklifi üzerine ilgili bakan onayıyla kamu görevinden çıkarılır.”
Bakanlık personeli, FETÖ ile ilgisine bakılmaksızın, OHAL fırsatından istifade tasfiye ediliyor.
Anayasa’nın 129. maddesinin 2. fıkrası ise şöyle :
“Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez.”
Anayasa’nın bu maddesine göre memurun savunması alınmadan “uyarı” cezası dahi verilemez...
Olağanüstü Hal’in yarattığı korku ortamında Anayasa’yı hatırlayan yok.
Bu arada OHAL’i uygulayan devlet görevlilerinin her türlü cezai ve hukuki sorumluluktan muaf tutulması da yasaları çiğneme cesaretini artırıyor.
Oysa hukuk, her zaman herkese lazım...
Rektör’e davet!
Milliyet’te önceki günkü haber:
“Denizli’de yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Pamukkale Üniversitesi’ne operasyon düzenlendi. Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Hüseyin Bağcı’nın makam odasında arama yapan polisler bulduğu belgelere el koydu. Gözaltına alınan Rektör Bağcı, makamında yapılan aramadan sonra polisler tarafından PAÜ lojmanlarındaki evine götürüldü. Burada da arama yapan polisler, Rektör Bağcı’yı Emniyet Müdürlüğü’ne götürdü...”
Ve Milliyet’te dünkü haber:
“Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen Rektör Prof.Dr. Bağcı, ifadesinin alınmasının ardından Savcılığın talimatıyla gece serbest bırakıldı.”
Rektör Bağcı, ifade için Emniyet’e davet edilse anında gitmez miydi? Onca arama, el koyma, ailesini telaşa verme, çevresinde kuşku yaratma, itibar kırma niye? Antalya’da 20 hekime aynı muamele uygulandı. Üstelik onlar günlerce gözaltında kaldı. Vali sonunda “Pardon” diyerek hepsini serbest bıraktı.
Adi hırsız veya cani muamelesi gören bu kişiler sıradan insanlar değil... Saygın, mesleklerinde başarılı, itibar sahibi insanlar...
İntihar eden Manisa Ahmetli Kaymakamı Necmi Akman, arkasından bıraktığı Tayyip Erdoğan’a övgüler düzdüğü mektubu bakın nasıl bitiriyordu:
“Bir iftira ile karşı karşıyayım, sonuçta aklanacağım belki ama izi kalacak ve ben o izle yaşayamam.”
FETÖ örgütünün devletten temizlenmesini herkes istiyor. Ancak suçsuz insanlara haksızlık yapılmasına aynı şekilde vicdan sahibi herkes karşı...
AK-P
AKP sözcüleri:
“Avrupa ve ABD darbe girişiminin başarıya ulaşamamasından üzgün” diyorlar...
Bunda hakikat payı olabilir!
“AB ve ABD çeşitli nedenlerle darbe girişimi yeterince kınamıyor.”
Diyenler de haklı olabilir.
AB ve ABD Tayyip Erdoğan’ın darbeyi kendi programını yürütmek için fırsata çevireceğinden kuşkuludur.
Bu manzara karşısında AKP’nin yapması gereken nedir?
Demokrasi ve hukuka her zamankinden fazla özen göstermektir.
AB ve ABD ancak o şekilde mahcup edilebilir...
Darbe fırtınası geçti sayılır.
Sakinleşmek ve demokrat davranmak için engel var mı?
Darbeciler başarılı olsa askıya alınacak olan “demokrasi”
darbeciler bahane edilerek ortadan kaldırıldı…
***
Cemaat’in “Kutlu Doğum Haftası” bundan böyle
“Kutlu Darbe Haftası” olarak kutlanır artık…
Akif Kökçe
CEM
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir nevi özür diledi dün:
“Bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökmemiş olmanın üzüntüsü içindeyim. Rabbim de milletim de bizi affetsin...”
CHP’li iki vekil, Enis Berberoğlu ve Gürsel Tekin ekranda konuşuyor...
Gürsel Tekin diyor ki:
- Bugün valiliklerin 8 cemaat arasında pay edildiğini görüyoruz...
Ardından ekliyor:
- Bu cemaat dengesini Bakanlar Kurulu’nun teşkilinde de görmek mümkün...
Gülen Cemaati’nin yerini başka cemaatler dolduracaksa değişen bir şey olmayacak demektir. Gülen Cemaati yıllardır bürokraside laik cumhuriyetçi kesimi dışlayıp onun yerini doldurmak için kullanılıyordu. Bu görevi başka bir cemaate vermek bize bugünleri tekrar yaşatacaktır.