Melih AŞIK
ÖSS sınavlarına az kaldı. Şu sıralarda lise son sınıf öğrencileri harıl harıl ders çalışmakta... Bir okurumuz ise çocuğunun ders çalışmadığından şikayetçi... Geçenlerde bilgisayarla oynadığını görünce sormuş:
- Hayrola oğlum dersleri bıraktın mı?
- Yooo.
- Eee niye çalışmıyorsun?
- Şunları sen olsan çalışır mısın baba?..
Babası oğlunun ders çalıştığı Sosyal Bilimler kitabına eğilip bakmış. Sonra eline alıp karıştırmış.. Çocuklara bilgi diye yutturulanlar yenir yutulur gibi değil.. Ömür boyu işe yaramayacak ne kadar gereksiz bilgi varsa ders diye kitaba doldurulmuş. Mesela:
- Sami soyundan olan Akkadlar Kral Sargon'
un komutasında bütün Sümer'i ele geçirerek ilk merkezi devleti gerçekleştirdiler...
- Elam'lar Orta Asya'dan gelip Karun ırmağı çevresine yerleşmişler, diğer şehir devletleriyle sürekli mücadele etmişler ve onlardan etkilenmişler.
- Pers imparatoru Dara,
imparatorluğunu Satrap'lık adı verilen eyaletlere bölmüştü. Her satraplığın başında hükümdarın seçtiği bir satrap bulunurdu.
- Türgişler Onokların doğu kolundandır. Göktürklere karşı Kırgızlar ve Çinlilerle bağlaşma kurmak istemişlerse de Vezir
Tonyukuk'a yenilerek Göktürk egemenliğini kabul etmişlerdir.
Kitabın coğrafya bölümü de böylesi zengin bilgiler dolu! Kitap 1996'da yazılmış, ama verilen istatistik tabloları 1986 - 1987 istatistik yıllığından alınma... Sorular da laf olsun torba dolsun cinsinden... Mesela:
- Akdeniz bölgesi zeytin ve üzüm yetiştirmeye müsait olduğu halde neden bu bölgede zeytincilik ve bağcılık gelişmemiş?..
- Karadeniz'de çok mısır yetiştiği halde neden mısır bölge ticaretinde az rol oynar?..
- Güneydoğu Asya'da pirinç tarımı neden buğday tarımından fazladır?. vs..
Okurumuz bu örnekleri sıralayıp dedi ki:
- Çocuklar işte bu dayanıksız ve yararsız bilgileri kelime kelime öğrenmek zorunda. Bunlardan sınava girecek, ertesi gün bütün öğrendiklerini unutacaklar. Bu bilgileri taşımak, kafayı çöplük halinde tutmaktan farksız.
Ve ekledi:
- Eğitim bizde adeta çocukları cahil bırakmaya, onları okumaktan soğutmaya programlanmış. Düşünmeyen, tartışmayan, sadece boş şeyler ezberleyen ve en verimli yaşları hiçbirşey öğrenmeden tüketen yaratıklar yetiştiriyoruz. Ve bu hayati sorun bir türlü gündeme gelmiyor...
Ankaragücü - Çanakkale Dardanel maçının son dakikaları... Ankaragücü'nden
Hasan Şaş sakatlanınca Dardanelspor kalecisi
Engin centilmenlik gösterip topu taca atıyor... Taç atışında aynı kibarlıkla topun Dardanel'e iadesi beklenirken.. Öyle olmuyor.. Ankaragücü oyuncuları, rakibe umulmadık bir oyun edip topu kendi aralarında kullanıyorlar. İşin kötüsü.. bu şekilde başlayan atak sonunda, hayretler içinde kendilerini izleyen kaleci
Engin'i de
"terse yatırıp" golü buluyorlar. Ankaragücü teknik direktörünün ve
"gol" pasını veren futbolcunun maç sonrasındaki yorumu tarihe geçecek cinsten: "Galibiyetimiz haklı!.."
Çanakkaleli okurumuz
Faruk Turuğ ise farklı bir yorum getiriyor:
"Kulakların çınlasın Paşam / Ve ayıkla şimdi pirincin taşını / Vaktiyle bir emrinle 1'inci lige terfi ettirdiğin ANKARAGÜCÜ / Türk sporuna bak neler yaptı!.. / ÇANAKKALE'liler olarak biz diyoruz ki: / İhtilallerde demokrasi / İhtilalle lige terfi ettirilen takımlarda da centilmenlik aranmaz...
ANAP - DSP ortaklığının (9'u İstanbul'da olmak üzere) yurt çapında 19 bölgeyi
"Turizm Merkezi" ilan edip bu bölgelerde arsa sahibi olanlara havadan trilyonlar kazanma olanağı sağladığını daha önce de yazmıştık bu sütunlarda.
Bilindiği gibi;
"Turizm Merkezi" ilanıyla birlikte söz konusu alanlarda
"kenti koruma" amaçlı imar planlarının hiçbir hükmü kalmıyor. Plan uygulayıcısı ve denetleyicisi konumundaki belediyeler ve koruma kurulları devre dışı kalıyor, kentin bu en nadide parselleri üzerinde tek söz hakkı Turizm Bakanlığı'na geçiyor.
"Ankara'yla arayı iyi tutan" rant çevrelerinin iştahının kabarması işte bu yüzden...
"Turizm Merkezi" ayrıcalığı tanınan bölgelerde şu aşamada herhangi bir yapılaşma olmasa bile, bu parseller
"sihirli" bir dokunuşla bir anda misliyle değer kazanıyor. Sonuçta rantiye, taş atıp kolunu dahi yormadan
"köşe" oluyor.
Hürriyet'in dünkü haberi, kent bilincine sahip çevrelerin tepkileri üzerine hükümetin geri adım atmayı meylettiğini gösteriyordu: İstanbul'da
"Turizm Merkezi" ilan edilen 9 bölgeden en az 6'sının bu statüden çıkarılması için yeni bir kararname hazırlanmış. İlk düzenlemede
"Turizm Merkezi Piyangosu" talihlileri (!) arasında yer aldığı görülen ANAP İl Başkanı
Erdal Aksoy'un arazileri, yeni kararnamede kapsam dışına itilmiş...
Bir
"geri adım" görüntüsü verse de bu haberler... Unutulmaması gereken daha önemli birşey var ki.. Mimarlar Odası İstanbul Şube yönetimi ısrarla ona dikkat çekiyor:
"Turizm Merkezleri'yle ilgili Bakanlar Kurulu kararlarını yargı yoluyla veya kamuoyu tepkisi sonucu iptal ettirmek, geri adım attırmak sorunu çözmüyor, sadece erteliyor. Sorunun kaynağı, 12 Eylül ürünü
"Turizmi Teşvik Yasası"dır. Bu yasa yürürlükte olduğu sürece, Turizm Merkezleri ilanıyla
"Ayrıcalıklı Alanlara Ayrıcalıklı İmar Hakları" getirilmesi uygulaması ortadan kalkmayacak.
"Turizm Merkezleri" kararlarının yasal dayanağını oluşturan
"Turizmi Teşvik Yasası", 12 Eylül Anayasası'nın geçici 15'inci maddesiyle hukuk dışı bir güvenceye alınmış;
"dokunulmaz" kılınmıştır. Çünkü Anayasa'nın geçici 15'inci maddesi,
"12 Eylül ürünü yasaların Anayasa'ya aykırılığının ileri sürülemeyeceği" hükmünü getirir. Bu hukuk dışı hüküm yüzünden, söz konusu yağmanın temel nedeni olan
"Turizmi Teşvik Yasası"nın ilgili maddelerinin yargı yoluyla iptalinin önü kesilmektedir. Kamuoyu şimdiye dek, Anayasa'nın geçici 15'inci maddesinin iptali ya da Turizmi Teşvik Yasası'nın ilgili maddelerinin değiştirilmesi konusunda siyasal partilerin bir girişimine tanık olmamıştır. Sorunun temelden çözümü için ilgilileri asıl bu konuda duyarlı olmaya çağırıyoruz.."
Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr