Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Silah denetçileri Irak’ta kimyasal silah arayadursun... Amerikalı üs denetçileri de Türkiye’de havaalanı, liman ve üsleri denetliyor... Uçaklarını, gemilerini, füzelerini, askeri birliklerini konuşlandıracakları yurt köşelerini saptıyorlar. Bir asker dostumuz soruyor:
- Amerikalılar yerleşecekleri liman, üs ve havaalanlarını saptıyor. Sonra da sıra taşınmaya gelecek. Biz o zaman "Boşuna bu kadar zahmet ettiniz taşınmanıza izin vermiyoruz" diyebilecek miyiz?
Dostumuza göre bir büyük oyun oynanmaktadır.
Amerikalıların talepleri çoktan kabul edilmiş olup Abdullah Gül’ün Arap ülkesi turları veya "BM kararı olmadan izin vermeyiz" teraneleri sadece göz boyamak amacına yöneliktir. Amerikalıların üs denetlemeleri bitince Amerikan ordusu Türkiye’ye taşınmaya başlayacaktır.
İktidar bugün manevralanır görünüyorsa da yarın teslim bayrağını çekebilir
Almanya, Fransa gibi devler bile yavaş yavaş Washington’un yörüngesine giriyor.
Bu durumda ne yapmalı? Halk yerinden kımıldamalı, sesini yükseltmeli.
Bugün Amerika’da Washington, San Francisco gibi merkezlerden çok büyük savaş karşıtı gösteriler düzenleniyor. ABD’de ilk kez bir savaş başlamadan halk savaşa karşı ayaklanmış durumdadır.
Türkiye’de ise savaş karşıtı hareketlenme hâlâ cılız... Ne bekliyoruz? Bombaların düşmeye başlamasını mı?

Büyükler neden mi büyüktür? Biz, dizlerimizin üstüne çökmüşüz de ondan. Artık ayağa kalkalım!



Yılbaşında otomatik olarak harçlara zam geldi. Pasaport almak isteyenler şu bedelleri ödeyecekler:
6 aylık 56 milyon, 1 yıl 80 milyon, 5 yıl 276 mil yon lira.
Cüzdan bedeli olarak da 45 milyon alınıyor.
Ciltli ansiklopedik boy kitaplar 45 milyona satılırken minicik cüzdan için aynı paranın istenmesi en hafif tanımıyla ayıp kaçıyor...
Devlet sadece damga vuruyor. Bir damganın bedeli 276 milyon lira olabilir mi? Vatandaş devletten böylesi hizmetleri almak için zaten doğrudan ve dolaylı onca vergi veriyor. Peki bu alınanlar ne?

Bir Cumhuriyet hanımefendisini kaybettik... Rahmetli Hasan Esat Işık’ın kız kardeşi Tomris Işık, 86 yıl onurla sürdürdüğü yaşama önceki gün veda etti. Kızı Zeynep Atikkan’a ve tüm yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
Depremlerin İstanbul’u peş peşe sarstığı günlerdi. Geceleri herkes parklara koşarken o evden çıkmıyordu. Şaka yollu:
- Siz depremden korkmuyorsunuz galiba, diye sormuştuk...
- Ah evladım, demişti, hayatımızda o kadar çok deprem var ki, hangi birinden kaçacaksın?
Nur içinde yatsın...

Torunsözü...
Halep oradaysa Amerikan askeri burada.



Türkiye’de iktidarlar göreve başlar, koltuklarına yerleşir, yolsuzluklar şöyle üç beş ay geçtikten sonra gündeme gelir, siyasetçi yavaş yavaş kirlenirdi. Bu defa zaman kaybedilmedi. Hükümete kafadan yolsuzluk sanıkları atandı.
Maliye Bakanlığı gibi adeta kutsal sayılan koltuklardan birine oturtulan Kemal Unakıtan sahte fatura sanığıydı. Koltuğa oturunca ilk işlerinden biri kendini af kapsamına sokmak oldu. CHP’lilerin protestosuna rağmen Bakan kendini affetti. Tarihe yeni bir sayfa ekledi.
Başbakan adayı Tayyip Erdoğan nitelikli dolandırıcılık, ihaleye fesat karıştırmak gibi suçlar dahil 36 yıl hapis istemiyle yargılanmaktadır.
Tayyip Erdoğan ya duruşmalara girmemekte ya da girdiğinde adliye koridorlarında korumalarına terör estirmektedir.
Enerji, Ulaştırma, Bayındırlık gibi yatırımcı bakanlıklara da özellikleri Tayyip Erdoğan’a yakınlıkları olan kişiler getirilmiştir...
Bunun neden böyle olduğunu sormaya herhalde pek gerek yoktur.
Türkiye geçen dönemde büyük bir yolsuzluk ve soygun dönemi geçirdi.
Ekonomik krizin bir büyük nedeni de yolsuzluklardı.
Halk o döneme olan tepkisini AKP’ye yüzde 34 oy vererek sergiledi.
Ne var ki AKP o oyların mesajını almaya niyetli görünmüyor.
Seçim öncesi verilen dokunulmazlıkların kaldırılacağı sözü seçimin ertesi günü unutuldu. Eğer siyasetçiyi dokunulmazlık zırhında tutarsanız yolsuzluklar kesinlikle önlenemiyor. Bunu yaşadık. Ve belli ki yeniden yaşayacağız.
***
Öyle anlaşılıyor ki AKP kadrosunun özelliklerinden biri yolsuzluklar konusundaki gözükaralığıdır. Bunca tehlikeye ek olarak bir de bu tehlike ile karşı karşıyayız.

Fenerbahçeli doktor Hakan Gündoğan ta Tayvan’dan şaka göndermiş: "Bizim tribünlerden artık Haim Revivo değil Hain Revivo diye tezahürat yapılacak."