Veliaht Vahdettin Efendi’nin eşi Müveddet Hanım o gece düğünde giyeceği ışıltılı tuvalete bakarken çok üzgündür. Bu düğün için özel bir tuvalet yaptırmıştır oysa. Saray hanımları her düğünde yeni bir tuvalet giymektedirler. Pahalı ve şık tuvaletler süslemektedir düğün salonunu.
Müveddet Hanım neden akşamki düğünün sevinci içinde değildir de üzüntüler içindedir?
Çünkü o akşam kocası evlenmektedir.
Kendisi Veliaht Vahdettin’in üçüncü eşidir.
Kocası o akşam görkemli bir düğünle amcasının kızı Nevvare Hanım’la dördüncü evliliğini yapacaktır. O da davetliler arasında bulunacak, tebrikleri kabul edecektir.
Dördüncü eşin amca kızı olması acılarını artırmaktadır.
Bu satırları Şaziye Karlıklı’nın Vahdettin’in beşinci eşi Nimet Hanım’ı anlattığı “Son Kadın” adlı belge romanda okuyoruz.
57 yaşında padişah olan Vahdettin önceki eşlerle yetinmemiş, 19 yaşındaki Nimet’i de beşinci eş olarak hareme dâhil etmiştir. Düğünün yapıldığı gün Kurtuluş Ordusu Anadolu’da Yunan birliklerine karşı savaştadır. Zevk peşindeki Padişah ve çevresinin savaşla falan ilgisi yoktur. Nitekim savaş lehimize döndüğünde İngilizlere başvurarak kaçırılmasını isteyecek, Malaya zırhlısına binerek İstanbul’dan ayrılacaktır. Giderken İngiliz Kuvvetleri Komutanı Harrington’dan kıymetli eşi Nimet Hanım’a özellikle göz kulak olmasını isteyecektir. Erkek elbisesi giyerek kendisiyle birlikte kaçmasını Nimet kabul etmemiştir. Bunu gururuna yedirememiştir. Saray kadınları birbirinden farklıdır. Ortak yanları her birinin hayatının dram olduğudur.
ALO DERKEN
Meslek lisesi öğretmeni Ali Özdemir, öğrencilerin cep telefonuyla ilişkisini gözlemlemiş. Sonuçları şöyle özetliyor:
- Öğrenci ders dinleyemiyor.
- İşlenen konuları algılayamıyor.
- Yazı yazamıyor, çizim yapamıyor.
- Teneffüslerde hiç hareket etmiyor.
- Çevresiyle asla iletişim kurmuyor.
- Aptallar için hazırlanmış oyunlarla ilgileniyor.
- Ahlak dışı sitelere giriyor.
- Utanılacak, kaba videolar çekiyor ya da yayıyor.
- Sürekli olarak Facebook, Instagram, Twitter, Tik-Tok, Whatsapp, Messenger, Swarm, Pinterest gibi uygulamalara giriyor.
- Otistik, disleksi, bipolar rahatsızlıkları tetikleniyor.
Okulda bilgisayarla ilgili 20 kadar yazılımı öğretmeye çalışıyorum. Lakin öğrenciler sadece oyun açmak istiyor.
Ayrıca her gün okulda yüzlerce öğrencinin leş gibi kirli telefonlarını toplamak bize çok zaman kaybettiriyor.
CİNCON
Fenerbahçe ile Galatasaray kadın futbol takımları arasındaki dostluk maçının ardından Fenerbahçe soyunma odasına giren Başkanvekili Erol Bilecik’in:
“Bizi gururlandırdınız. Biz G. Saray’a yani Cincon’a 6 Kasım’da 6 tane atmıştık, siz 7 Aralık’ta 7 tane attınız” diye konuştuğunu yazmıştık. Sonra da ağzından çıkan Cincon kelimesini dil sürçmesi olarak nitelemişti. Tepkiler büyük oldu. Erol Bilecik özür dilemek amacıyla Galatasaray Kulübü’nü ziyaret etmek istemiş. Kulüp kendisine kamuoyu önünde özür dilediği takdirde randevu vereceğini bildirmiş. Doğrusunu yapmış.
Bu arada henüz kadın futbol ligi başlamadan her iki kulüp beşer tane yabancı kadın futbolcu transfer etmiş. Bu ne aceledir? 84 milyonluk ülkede yabancısız takım kurulamıyor mu? Döviz bu kadar mı bol?
GÜBRE
CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer iktidara çağrıda bulunuyor, “Gübre fiyatlarına müdahale edilmezse gıdada önümüzdeki süreçte Türkiye çok sıkıntılı ve zor bir sürece girebilir” diyor.
Geçen yıl üre gübrenin 1800 lira, DAP gübrenin de 2200 lira olduğunu anımsatan Gürer, bugün her iki gübrenin ton fiyatının 14 bin 700 liraya ulaştığını belirtti. Çiftçinin bu durumda gübre kullanamayacağını kaydeden Gürer, çiftçiye indirimli fiyattan gübre sağlanmasını istiyor. Gübre fiyatları şu anda tarımdaki en büyük sorun olarak görünüyor.
SAÇMA
Mülkiye’nin değerli hocalarından Prof. Tuncer Bulutay’ı kaybettik.
1964 yılında Mülkiye’deki ilk yılımızda hocamızdı. O da sanırız ilk kez o yıl hoca olarak derse giriyordu. Seneler çabuk geçti. Mülkiye’nin bir yıldızı daha ayrıldı aramızdan.
Bulutay, 1970 yılında öğrencilerin anı defterine bakın neler yazmış:
“Öğrencilerime ‘saçmalama özgürlüğü’nü tanımaya ve onları bu yola sevk etmeye çok çalıştım. Çünkü biliyorum ki, ‘saçmalama özgürlüğü’ olmayan toplumlarda gelişme neredeyse imkânsızlaşır. Çünkü biliyorum ki saçmalama özgürlüğü olmayan toplumlarda neyin saçma neyin saçma olmadığını sadece egemenler söyler. Dolayısıyla, saçmalamanın yasaklandığı, engellendiği ortamlar statükonun tahkim edildiği ortamlardır. Ve statükodan gelişme beklemek anlamlı değildir.”