Dolar ve euro başta olmak üzere döviz kurlarındaki artış her türlü izahın, savunmanın, gerekçenin, bahanenin de üstüne çıktı. Dün bu satırlar yazılırken, rekortmen bir yüksek atlamacı gibi 5 metre, pardon 5 lirayı aşmayı deniyordu. İşin ilginci, iktidarın da artık sesi kesildi. Merkez Bankası’nın faizi arttırmasıyla dolar ve euro’nun ateşi bir miktar söndü. Yeterli mi? Göreceğiz...
Herkes arabanın frenini arayadursun... Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizine doğru tam gaz ilerliyor... Neden bu duruma gelindi, görebilmek zor değil... Başta turizm olmak üzere döviz kaynaklarını kuruttuk, faizi zamanında yükseltmedik, OHAL ile yabancı sermayeye güveni sarstık, elde ne varsa sattık, cari açığa zamanında çözüm bulmadık...vs...
Sorunlar birikti ve kriz olarak karşımıza çıktı. Sonuç; gelirimiz, tasarrufumuz, geleceğimiz hızla eriyor... Bu arada CHP’nin akil adamlarından emekli büyükelçi Onur Öymen bir öneride bulunuyor:
- İktidarın yükselen krize çare bulamamasına karşı CHP’nin yapacağı şeyler olmalıdır. Örneğin partinin içindeki Selin Sayek Böke, İlhan Kesici, Faik Öztrak, Akif Hamzaçebi gibi iktisatçılar dışarıdan da yardım alarak bir kurul oluşturup bu krizin sebeplerini ve muhtemel çözümleri ortaya koyabilirler. İktisatçı Dani Rodrik ta okyanus ötesinden dertlenip önlemler öneriyor. CHP ana muhalefet partisi olarak daha kapsamlı çözümler önerebilir. Önermelidir.
Dürüstlüğün bedeli!
İstanbul Belediye Meclisi’nde 127 CHP’li üye vardır. Bunların en az 120’si iktidar partisi ile uyumlu çalışır. Yolsuzluklara, imar cinayetlerine, rant mafyasına karşı kamuoyunu bilgilendiren ve en önde mücadele eden tek isim Hüseyin Sağ’dır... Bu uğurda dayak yemiş, elinde avucunda ne varsa davalara harcamış.. Ancak yolundan dönmemiştir...
Hüseyin Sağ bu mücadeleyi Meclis’te sürdürmek için CHP’ye adaylık başvurusunda bulunmuştu. Kendisiyle alay eder gibi İstanbul’da listenin seçilmeyecek bir yerine koydular. Anlaşıldı ki Genel Merkez’in ne İstanbul’un yağmalanmasına ne yolsuzluklarla mücadeleye yönelik bir duyarlılığı vardır...
FIRSAT
CHP’li Akif Hamzaçebi ve Gürsel Tekin’in İstanbul’da belediye başkanlığı adaylığı için çalıştıkları uzun süredir biliniyor. Sık sık çarşı pazar dolaşıp taksici esnafıyla sohbet etmelerinin başta gelen nedeni bu. Derken söz konusu her iki isim milletvekili adaylığı için başvurdu ve listelerin seçilecek sıralarında yer aldı.
Soru şu; Hamzaçebi ve Tekin belediye başkanlığı düşüncesinden vaz mı geçtiler? Yoksa, milletvekilliğini garanti edelim, belediye başkanlığı olmazsa cebimizde bulunsun diye fırsatçı bir yaklaşımları mı var? Seçmene saygı adına açıklamalılar...
ORUÇ
Yerel bir televizyon kanalı “Oruç”la ilgili sokak röportajı yaparken soruyor:
- Orucu ilk hangi şehirde yaşayanlar açar?
- Adana’da yaşayanlar.
- Neden?
- Plakası 01 de ondan.
- Peki, en son hangi şehirde yaşayanlar açar?
- Düzce’de yaşayanlar.
- Neden?
- Plakası 81.
TORUN
Padişah 2. Abdülhamit’in beşinci kuşaktan torunu Nilhan Osmanoğlu’nun kitabında Marie Curie’ye atfen yazdığı:
“Osmanlı’dan bize 30 kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Şayet yakılan bir milyon kitabın yarısı kalsaydı, çoktan uzayda galaksiler arasında geziyor olacaktık” sözlerini gülümseyerek yazmıştık. Okurumuz Taner Başkan Madam Curie’nin o sözü yüzlerce yıl önce yakılan İskenderiye Kütüphanesi için söylediğini bildirdi.
Bu ihtimal daha akla yakın...
