Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Melih AŞIK

Kanal 7 skandalı ortaya çıktığında Erbakan'ın "Cihat" lafına ilk savunma RP'li Şevket Kazan'dan gelmişti:
-Hoca'mız kişisel görüşünü söylemiştir, partimizi bağlamaz!
Bir gün sonra RP'li Salih Kapusuz aynı konuda şunları söyledi:
-Hoca'mızın sözlerinin tamamen arkasındayız.
Erbakan
Hoca'nın önceki günkü açıklaması:
-O konuşmama montaj yapmışlar!..
Son söz de bizden...
"Doğru"da anlaşamıyorsunuz, bari "yalan"da anlaşın muhteremler...

Bir meslekdaşımız, geçenlerde Meclis kulisinde Tekel'den Sorumlu Devlet Bakanı Eyüp Aşık'ı görünce hemen konuya girdi:
-Aylardır Ankara'da Buzbağ şarabı bulamıyorum efendim, şu konuya bir el atsanız...
Eyüp Aşık
hemen cep telefonuna sarıldı; Tekel Genel Müdürü'nü aradı.
-Müdür bey, Ankara'da Buzbağ şarabı yokmuş, niye acaba?..
Tekel Genel Müdürü, sözkonusu marka şaraba talebin çok olduğunu, bu yüzden bazı bölgelere yeterince gönderemediklerini söyleyince Aşık;
-
Hiç olur mu öyle şey, dedi, biz para diye kıvranırken vatandaş şarap bulamıyor. Üstelik biz daha geçenlerde o şarabı üreten fabrikanın kapasitesini artırmıştık. Derhal Ankara'ya bol miktarda Buzbağ sevkiyatı yapalım.
Bakan Eyüp Aşık bu titiz davranışıyla şarapseverlerin takdirini kazandı...

Makarna Günleri'nde ana caddelerde kocaman kocaman panolar göze çarpıyor:
"Makarna şişmanlatmaz..."
Nereden çıktı bu makarna kampanyası derseniz? Dış pazarın tıkanmasından... Makarna ihracatında İtalya'dan sonra "dünya ikincisi" olmamıza rağmen, 1996'da "35 bin ton daha az" ihracat yaparak gerileyişimizden söz ediliyor. Gerilemenin sebepleri; "ABD pazarının, ülkede uygulamaya konan `yüksek anti-damping' ve `vergi' politikaları sonucu tamamen yitirilmesi... Ve Avrupa Birliği'nin işlenmiş gıda ürünleri için getirdiği yüksek vergi..."
Makarna Sanayicileri Derneği, "Haftada en az 3 öğün makarna" ve "Makarna şişmanlatmaz!" türünde sloganlarla iç tüketimi hızlandırmaya çalışıyor... İyi güzel de... "Makarna şişmanlatmaz" sloganı yanıltıcı bir reklam çağrışımı yapıyor. Makarna paketlerinin üzerine bakınız... 100 gramında yaklaşık 390 kalori bulunduğu yazılı... Bir insanın günlük kalori ihtiyacı ise 2000... Haftada üç öğün yerseniz elbet şişmanlatmaz. Baklava, börek de şişmanlatmaz. Fazlası şişmanlatır. Zayıflama uzmanı Dr. Haluk Saçaklı diyor ki:
- Makarna, ekmek, pilav, galeta veya biftek farketmez; hepsinin fazlası yağa dönüşür. Bu açıdan "Makarna şişmanlatmaz" tamamen reklama dönük, bilimsel olmayan bir slogandır.

Ertuğrul Özkök pazar günkü yazısında Yılmaz Erdoğan'ın bir filmde Mahir Çayan'ı oynayacağı haberinden yola çıkarak "Mahir Çayan" irdelemesi yapıyor. Mahir'le ilgili kesin ve sert hatlı yargılar ortaya koyuyor. Diyor ki örneğin:
... Deniz Gezmiş saf bir romantikti, Mahir Çayan ise acımasız bir rasyonalist...
... Rehin alınan bir kız çocuğunun yüzündeki dehşeti gazetelerde gördüğüm an Mahir Çayan efsanesi benim gözümde bir daha asla değişmeyecek bir cüceliğe dönüştü...
... Kızıldere'de parçalanan o cesedi bir daha hiç canlandıramadım...
... Mükremin Abi'nin delikanlı kimliği ile o soğuk rasyonalizmi bir türlü yanyana getiremiyorum...vs...
***
Mahir Çayan arkadaşımızdı... 1964 yılında fakültenin birinci sınıfında aynı sıraları paylaştık. Siyasal Bilgiler yurdunda odalarımız yanyanaydı. Birlikte futbol oynadık, ders çalıştık, yemek yedik, sohbet ettik... Mahir neşeli, esprili, kimi zaman muzip, derslerinde çalışkan bir arkadaştı. Devrimci tartışmalarda bazen sinirlendiği olurdu. Ama en azından ilk yıllarda kimseyle dalaştığına şahit olmadık. Sonraki yıllarda başka alanlara savrulduk. O, malum serüvenleri yaşadı. Kızıldere'de öldürüldü.
Mahir Çayan'ın eylemleri tartışılabilir. Eleştirilebilir. Biz de onaylamıyoruz. Ancak eylemlerine bakarak kişiliğini yargılamak gerekirse, sanırız yaşadığı günlerin koşullarına da bakmak gerekir.
Gençlerin Kızılay'da "Sol dergi sattı" diye coplanıp karakola taşındığı, söz söyleme yollarının tıkandığı, Siyasal Yurdu'nun basılıp öğrencilerin sıra dayağından geçirildiği, kimsenin canına kıymadıkları halde Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam cezasına çarptırıldığı, sola bütün kapıların kapatıldığı yıllardı onlar... Gençleri ezen yıllar...
Mahir Çayan ve onun gibi heder edilmiş gençler bu ülkenin dramıdır. Yüreği halk için birşeyler yapma heyecanıyla dolu nice genç adam, kimi zaman heyecan ve cehalet sonucu, kimi zaman tahrikçi ajanların eliyle teröre saptı... Saptırıldı... Şu veya bu biçimde heder edildi. O gençlerle birlikte, hatta daha önce, o günkü ortamın acımasızlığı da sorgulanmalıdır..
Ertuğrul Özkök acaba Mahir'i daha yakından tanıma fısatı buldu da yargılarını bu gözlem üzerine mi oturttu, diye bir soru da akla gelebilir. Ama bu imkansız. Çünkü Özkök yazısına;
- Mülkiye kantininde sık sık rastladığım o sarışın, mavi gözlü adamın silueti hala gözümün önünde, diye başlıyor ki.. Mahir ne sarışındı, ne mavi gözlü... Kumraldı ve mavinin tam tersi, kahverengi gözlere sahipti. Özkök, Mahir'i ya hiç görmemiş ya da hafızası onu fena halde yanıltıyor.



Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr