Melih AŞIK
Gözcü gazetesi Ankara temsilcisi
Oktay Prim arkadaşımız da sonunda
"kitaplı gazeteciler" arasındaki yerini aldı...
Oktay'ın
"Ankara Tava" köşesindeki yazılarından derlediği
"Sevdiğimin Ülkesi" adlı kitaptan birkaç
Erdal İnönü öyküsü aktarıyoruz.
O tarihlerde SHP Genel Başkanı olan
Erdal İnönü, Adıyaman'ın Besni ilçesinde, kürsüde, iktidarın, vatandaşın anasını nasıl ağlattığına ilişkin nutuk atmaktadır. Kendisini dinlemekte olan ufak - tefek bir vatandaş, kalabalığı yararak öne fırlar ve haykırır:
- Şoför esnafının anasını s...iyorlar!
Fizik profesörü
İnönü, vatandaşı şu sözlerle onaylar:
- Evet, evet... Dediğin gibi yapıyorlar!..
***
Erdal İnönü aynı tarzını her yerde korumayı başardı. Örneğin, konuşma yapacak diye Kars'ta öylesine sıkı güvenlik önlemleri alınmıştı ki, alandaki polis sayısı dinleyicilerin neredeyse iki katına ulaşmıştı.
Erdal İnönü kürsüye çıktı ve konuşmasına şöyle başladı:
"Sevgili polis vatandaşlarım..."
***
Erdal İnönü'nün yurt gezilerinden birinde parti otobüsünün önünü kesen vatandaş bağırmaya başladı:
"Paşanın oğluuuuu!.."
İnönü önce sesini çıkarmadı.
"Sevgili hemşerilerim" diye konuşmasına başlarken, vatandaş yine bağırdı:
"Paşanın oğluuuuu!"
İnönü, baktı ki adam susacak gibi değil, hemen yanıtını yapıştırdı:
"Şüphen mi var kardeşim?"
***
Yine yurt gezilerinden birinde
İnönü'yü konuşturmak istemeyen yurttaşlardan biri ısrarlı olarak bağırıyordu:
"KDV ne olacak?.."
İnönü ne derse desin, yurttaş aynı soruyu üstelik ses tonunun yükselterek yineliyordu:
"KDV ne olacak?"
Sonunda
İnönü'nün tepesi attı:
"Onu da kaldıracağız kardeşim. Var mı kaldırmak istediğin başka bir şey?.."
Şimdiki çocukların gerçekten
"harika" olduğunu her hafta yeniden kanıtlayan çok hoş bir program;
"Çocuktan Al Haberi..." Berna Laçin'in sunduğu programın geçen haftaki sorusu ise
"Enişte nedir?" idi.
Laçin, taş çatlasa 5 yaşından fazla olmayan yarışmacı erkek çocuğuna sordu:
- Konumuz enişte. Söyle bakalım, sen enişte nedir, biliyor musun?
Velet, saniye sektirmeden yanıtlıyor:
- Tabii ki biliyorum.
- Nereden biliyorsun?
- Gazeteler yazıyor hergün.
- Peki, ne iş yapar bu enişte?
- Hırsızlık yapar!
- Kimin eniştesidir o?
- Kimin olacak, Türkiye'nin!
Berna Laçin, bakıyor ki, soruları sürdürmeye devam etse hem ufaklığın! hem kendisinin, hem de Kanal - D'nin başını yakacak... Konuyu ve soruları değiştiriyor çaresiz...
İrticayla mücadele konusunun Ankara'da fırtınalar yarattığı... Genelkurmay'ın irticayla mücadele için Hükümet'i sıkıştırdığı... Hükümet'in çok sıkı önlemler alacağını açıkladığı... MGK toplantısında konunun tartışıldığı... Geçen hafta... Atatürkçü Düşünce Derneği de Ankara'da
"Atatürk Cumhuriyeti için Miting ve Yürüyüş" başlığı altında bir miting düzenlemişti. Geçen cumartesi günü yapılan miting için ADD, hafta başında Ankara Emniyet Müdürlüğü aracılığıyla Ankara Valiliği'ne başvurdu. Gelen yanıt çok ilginçti. Mitinge izin veriliyor, ancak bazı bildiri ve afişler yasaklanıyordu.
Acaba sakıncalı görülen sloganlar hangileriydi?..
Buyrunuz bunları Ankara Valiliği Emniyet Müdürlüğü tarafından Atatürkçü Düşünce Derneği'ne gönderilen yazıdan aynen okuyalım:
...Anılan toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzenlenmesinde herhangi bir sakıncanın olmadığı, ancak söz konusu afişlerin (Atatürkçü Düşünce Derneği başlığını taşıyan "Türkiye Cumhuriyeti tarikatlar, şeyhler ve meczuplar ülkesi olamaz - İrticaya karşı omuz omuza"
sözlerini içeren 48 x 62 ebadındaki afişler ile ön yüzünde Atatürk'
ün kalpaklı resmi olan ve arka yüzünde ise "İrticaya karşı omuz omuza"
sözlerini içeren 14 x 20 ebadındaki el ilanları) muvteviyatı gereği olumsuz etki yapacağı düşünülerek asılması ve dağıtılması Valilik makamının 25.3.1998 gün ve 109/98 sayılı yazıları ile uygun görülmemiştir. Durum tarafınıza tebliğ olunur...
***
Görüldüğü gibi... Ankara Valiliği
Atatürk'ün
"Türkiye Cumhuriyeti tarikatlar, şeyhler ve meczuplar ülkesi olamaz" sözleriyle
"İrticaya karşı omuz omuza" sloganına olumsuz etki yapacağı gerekçesiyle izin vermemiş. Öte yanda Hükümet, askerler tarafından sıkıştırıldığı için irticayla mücadele konusunda söz üstüne söz veriyor. Ankara Valiliği'nin bu tavrı, devletin irticayla mücadelede ne kadar istekli ve kararlı (!) olduğunu çok açık gösteriyor...
Şair
Can Yücel'in Cumhurbaşkanına hakaret suçundan 1 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldığını yazmış; Cumhurbaşkanı
Demirel'in bu davadan vazgeçmesini dilemiştik.
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Sayın
Necdet Seçkinöz gönderdiği açıklamada,
"Bu eylemler tamamen kamu adına takip edilen suçlar arasında yer almaktadır" diyor ve ekliyor:
"Sayın Cumhurbaşkanı'nın takibat yapılması için şikayette bulunması veya davadan vazgeçmesi söz konusu değildir."
Ancak kararın kesinleşmesinden sonra belli koşullarda Cumhurbaşkanı'nın af yetkisi var. Bu yetkinin kullanılmasını diliyoruz...
Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr