Yıllardır Süleyman Demirel’in Ankara’dan gönderdiği destekle yaşayan mahmur Isparta’dan ayrılıp iki saat ötedeki Denizli’ye girerken bambaşka bir dinamizim karşılıyor sizi. Bir reel kent burası... Sırtını devlete değil, reel sektöre dayamış... Tekstil ve metal sanaiinde başa güreşen, işsizi ve açsızı az, bir sempatik coğrafya.
Öğle yemeği Türkiye’nin ilk ve tek mantar lokantası olup 35 çeşit mantar yemeği sunan Mantar Restoran’da taam ediliyor. Vali Ziya Göksu 5.5 yıldır görev yaptığı Denizli’yi anlatırken araya: "Bizim ilde kara para yok, hortum yok, kredi yolsuzluğu yok" iğnelerini sıkıştırıyor; tek şikâyeti Denizli’nin 8.5 yıldır "bakan" çıkartamaması.
Ticaret Odası Başkanı Nail Kalemli yemekte zehir zemberek bir konuşma yapıyor:
- Denizli’yi ve Türkiye’yi batırmak için çalışan bir hükümetle karşı karşıyayız. Yıl sonuna kalmaz bütün Türkiye iflas bayrağını çekecektir.
- Peki ne yapmalı?
- Türkiye seçimi kaldıramaz. En iyisi Ecevit yerini genç bir DSP’liye bırakmalı. Bakan sayısı 18 - 20’ye indirilmeli. Ekonomi tek bakana bağlanmalı.
Yemek sonrası TIR’a geçiliyor. Öğle sıcağında gözleri ve yürekleri umut dolu bir yığın Denizlili bizi bekliyor. İşsizlikten yakınan az. Eğitim sorunları ağırlıklı. Bir anne ilkokuldaki kızının 49 kişilik sınıfta okuduğundan yakınıyor...
Zarif bir genç kız; Berivan Atalay, medyadaki magazin patlamasını irdelerken, buna biraz da halkın davetiye çıkardığını anlatıyor:
- Halkımız kendini yaşayamıyor. Eğer kendini yaşıyor olsaydı başkalarını bu kadar merak etmezdi.
Bir emekli öğretmen okullarda boş oturan müdür yardımcılarının derslere sokulmasını öneriyor... Emekli işçi okurumuz, asgari ücretin enflasyona endekslenmesini istiyor. Verilen bütün mesajları buraya sığdırmak mümkün değil. Ancak söz... Yarından sonra Açık Pencere’de o sorunlara mümkün olduğunca yer vereceğiz. Şimdilik özürle...