Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Haliç üzerinde tartışma başlayınca projenin ilk sahibi Bedrettin Dalan elbette suskun kalmayacaktı. O da tartışmaya katıldı. İstanbul Belediyesi Çevre Koruma Daire Başkanı Mustafa Öztürk, yaptıkları çalışmalar sonucu Haliç'in bu yılın ikinci yarısında temizleneceğini, artık kokmayacağını, içinde sandalla dolaşılacağını söylemişti. Bedrettin Dalan bu sözler üzerine dedi ki:
       - Haliç benim zamanımda temizlenmişti. Eyüp'e uzun yıllardan sonra ilk kez vapur yanaştı. Koku kalmamıştı. Haliç'e balık girmişti. Rotary Kulübü üyeleri Haliç'te yarım saatte 27 tane balık tuttular. 1988 yılında Birleşmiş Milletler bu yüzden bana çevre ödülü verdi.
       - Ancak benden sonra gelen Nurettin Sözen, Haliç'ten boşalan su Marmara Denizi'ni kirletiyor diye Güney Haliç kolektörünü durdurdu. Koku o zaman yeniden başladı. Eski Galata Köprüsü'nün Balat'a çekilmesiyle Haliç'teki su dolaşımı iyice durdu ve çamurlanma arttı.
       - Dubalarıyla akıntıyı önleyen eski Galata Köprüsü orada durdukça Haliç'in çamuru temizlenmez. Bugün temizlenir yarın dolar.
       - Güney Haliç kolektörünü çalıştırın, koku yirmi günde gider. Güney Haliç kolektörüne büyük paralar harcadık. İptal ettiler. Bu harcamadan dolayı beni mahkemeye versinler, giden suyun Marmara'yı kirletmediğini ispat edeyim. İspat edemezsem parasını ödemeye hazırım.
       - Özetle... Haliç'i ben temizlemiştim, başkasının "ben temizledim" demesi geçmişe haksızlık olur.

       Şampiyon Galatasaray'ı kutluyoruz... Yüz binleri gururlandıran Antrenör Fatih Terim'i... Yardımcılarını... Sessiz ama çalışkan yöneticileri... Sezon sonu olmasına rağmen canla başla savaşan oyuncuları... Ve o yollarda beraber yürüyen.. O yağmurda beraber ıslanan... Fedakar ve cefakar seyircileri... Sevgiyle kucaklıyoruz...
       Bu başarıda Fatih Terim elbette herkesten çok alkışlanıyor... Gazete köşelerinden takımı yönetmeye kalkışan çokbilirlerin saldırı ve hakaretlerine... Fener'den 9 puan geriye düşmelerine ve türlü talihsizliğe rağmen... Yılmadı... Gelmiş geçmiş en iyi Galatasaray'ı yarattı. Herkes Fatih'in bir başka başarısını yazacak bugünlerde... Az yazılacak bir başarısını da biz anımsatalım. Genelde antrenörler ilk 11'de belli futbolculara yer verir... yedekte kalanlar burulur... kimileri hakkının yendiğini, kimileri yabancılara haksız yerine ayrıcalıklı davranıldığını, kimileri "hoca"nın kendilerine düşman olduğunu düşünür. Yedekler bir süre sonra mutsuzlaşır, formdan düşer. Galatasaray'da bu olmuyor. Yedekler de her zaman asiller kadar formda... Ve hiçbiri mutsuz değil. Çünkü hiçbir futbolcu hakkının yendiğini düşünmüyor. Kim biraz daha formda ise o forma giyiyor. Galatasaray ligi hemen hemen aynı forma sahip 18 - 20 futbolcuyla götürüyor.
       Gelmiş geçmiş en iyi Galatasaray'ı yaratan... Gelmiş geçmiş en iyi Türk antrenörü olan Fatih'i bir kez daha kutluyor, "daha nice başarılara" diyoruz.

       Nisan ayında enflasyon oranı yüzde 93,6 oldu. Güneş Taner'in takvimine göre (11 Kasım 1997'de Milliyet'te yayınlandı), Nisan ayı enflasyonunun yüzde 85,47 olması gerekirdi... Ki yıl sonunda yüzde 51'e düşebilsin. Enflasyon yapılan programın şimdilik yüzde 8 üzerinde seyrediyor.
     ÂGüneÅŸ Taner de ne zaman görsek futbol maçı seyrediyor.
       ***
       Geçen hafta Rekabet Kurulu Başkanı Aydın Ayaydın ile konuşuyorduk. Çimentoya 5 aydır zam yapılmadığını söyleyen Ayaydın dedi ki:
     Â- Oysa daha önce çimentoya her ay düzenli zam yapılmaktaydı. Biz Rekabet Kurulu olarak çimento fiyatlarını incelemeye alınca zam furyası durdu. Demek ki çimentonun üzerinde aşırı bir kar varmış.
       ***
       Aslında rekabet piyasası koşulları sağlansa enflasyon pekala düşecek. Ancak enflasyon, serbest piyasa adı altında üreticilere istedikleri anda istedikleri kadar zam yapma fırsatı veren tekelci ekonomi uygulandığı için düşmüyor.
       Bu arada 1 dolar 250 bin lira oldu. l980 yılında 1 dolar 42 bin liraydı. Aradan geçen 18 yılda Türk Lirasının kaybı yaklaşık 6000 kat...
       Ekonomideki bu kanamayla yakından ilgilenen İktisatçı Teoman Yazgan dün geçtiği notta dedi ki:
     Â- Pakistan'da son 18 yılda enflasyon yüzde 215 oldu, bizde ise yüzde 600 bin... Ne bir savaÅŸ geçirdik, ne bir doÄŸal afet... Bu kadar yüksek bir enflasyonu izah edecek hiçbir olay yok...
       Ya da var: Türkiye'deki orman piyasasının kurtları, doğal afetlerden veya yabancı düşman istilasından daha insafsız bu halka karşı... Siyaseti ve devleti ele geçirmişler... Ülkeyi kasıp kavuruyorlar...

       Yaklaşık 7 - 8 yıl önce... Bir dostumuz Dolmabahçe Sarayı'ındaki paha biçilmez eserlerin envanterinin tutulmadığını, Saray'daki eserlerin her an ortadan kaybolabileceğini söylemiş; biz de bu tehlikeyi o zaman kaleme almıştık. Ertesi gün Dolmabahçe Sarayı'nın o zamanki müdürü Türkan İnce Hanım'dan durumu yerinde görmemiz için bir davet aldık. Saray'a gittik. Türkan Hanım orada bize envanter çalışması yapan elemanları ve envanter ciltlerini gösterdi. İnandık. Rahatladık.
       Aradan yıllar geçti. Ve önceki gün Hürriyet'te Uğur Dündar'ın Dolmabahçe Sarayı ile ilgili şu satırlarını okuduk:
     Â"...Çürüyen ya da kaybolan parçaların sayısı bilinmiyor. Çünkü 1952'den bu yana envanter tutulmamış. Gelip giden müdürler, zimmetlenen eÅŸyaları kağıt üzerinde alıp birbirine devretmiÅŸler."
       Ne oldu o envanter kayıtları? Yoksa uyutulduk mu? Meraktayız... Uğur Dündar bu akşam yayınlanacak Arena'da dehşetengiz bilgiler yer aldığını söylüyor. İzleyip manzarayı göreceğiz...




Yazara E-Posta: M.Asik@milliyet.com.tr