Melih AŞIK
"
Bu grubun (ANAP Grubu) üçte ikisi cüruftur." Erhan Göksel, bu sözleri söylediğinde Başbakan
Mesut Yılmaz 'ın özel danışmanı sıfatını taşıyordu. Ancak sözlerin köşemizde yayınlanıp kamuoyuna mal olmasından birkaç saat sonra Grup Başkanvekillerinin girişimiyle bu görevden alındı.
Erhan Göksel'e soruyoruz:
-
Böylesine büyük bir tepki bekliyor muydunuz? - Bu kadarını beklemiyordum. Cüruflar, olayı fazla abarttılar.
-
Niye? Sizinle alıp veremedikleri birşey mi vardı ki? - Bir değil, birçok şey vardı. Hatırlarsınız,
Mesut bey, Başbakanlığının ilk günlerinde Susurluk'la ilgili çok iddialı laflar etmiş, her ne pahasına olursa olsun bu olayın üzerine gideceğini söylemişti. Yine hatırlarsınız, onun bu çıkışı ANAP içinde bazı rahatsızlıklar yaratmış, hatta bazı Genel Başkan yardımcıları işi,
Abdullah Çatlı 'ya kendilerinin kefil olduklarını söyleyecek kadar ileri götürmüşlerdi. Ben, bunun üzerine,
Mesut beye, bu partinin içinde Susurluk'a bulaşanlar var. Onları yanınızdan uzaklaştırmadan bu konuda bir sonuç alamazsınız demiştim. Sonuçta, onlar yerinde kaldı, ben parti danışmanlığından
Mesut beyin özel danışmanlığına geçmek zorunda bırakıldım.
-
Başka ?- ANAP'ta, işi gücü iş takipçiliği yapmak olan milletvekilleri var. Onlar da bu fırsatı kullandılar tabii..
-
Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz? - Öteki işlerimle ilgileneceğim. Ama cüruflar, zannetmesin ki benden kurtuldular. Nefesim sürekli enselerinde olacak. Yeni oyunlarını da bozacağım.
-
Ne gibi?
- Bunlar, dün, Mesut beyin Susurluk olayının üstüne gitmesini nasıl engelledilerse, bugün de irticanın üzerine gitmesini engellemeye çalışıyorlar. Eğer başarılı olurlarsa, bundan hem ülke, hem de
Mesut bey çok büyük zarar görür. O yüzden çok sıkı izleyeceğim onları.
İstanbul 3 numaralı Koruma Kurulu, Sarıyer'den Beşiktaş'a, Beykoz'dan Üsküdar ve Adalar'a kadar, İstanbul'un rant yönünden en zengin 5 bölgesini kontrol ediyor. Bu bölgede imar kurallarını delmek isteyenler hükümetlere baskı yaparak Kurul kadrosuyla oynuyor, dürüst üyeler zaman zaman hallaç pamuğu gibi atılıyor, kıyıma uğruyor. Kimi zaman da akla hayale gelmedik komplo senaryoları uygulanıyor bu kurul üzerinde. Sonuncusunu arzedelim.
İstanbul'u korumak için çırpınan bir avuç uzmandan biri olan Mimar
Oktay Ekinci, 3 No'lu Kurul üyeliğinden arazi kurtlarının hışmına uğrayarak alınmıştı. Danıştay
Ekinci'yi göreve döndürdü. Kültür Bakanlığı da kendisini 18 Mart 1998 tarihinde göreve başlattı.
Oktay Ekinci haftada bir yapılan toplantıların ilkine gitti. O gün çoğunluk sağlanamadı. İkincisine gittiğinde gördü ki; yine çoğunluk yok... Üyelerden ikisi, her iki toplantıya da gelmemiş...
Ekinci, görüşme gündemindeki konulara baktı. Bunlar geçmişte önlerine gelmiş olup
"ret" kararıyla geri döndürülmüş kimi projelerdir.
Ekinci'nin bu projelerle ilgili oyu bellidir. Derken üç gün önce Akşam, Takvim ve Gözcü gazetelerinde bir dizi haber yayınlanır... Haberler adeta aynı kalemden çıkmıştır:
"Ekinci'nin atanmasına tepki", "Oktay Ekinci'ye tepki büyüyor" vs... gibi başlıkların altındaki haberlerde ortak cümle şudur:
- Ekinci'
nin atanmasına tepki olarak Kurul üyelerinin toplantılara katılmadığı, bu nedenle 3 No'lu Koruma Kurulu'nun toplanamadığı ve vatandaşların mağdur olduğu ifade edildi...
Manzaraya bakınız... İki Kurul üyesi toplantıları boykot ediyor... Kurul toplanamadığı için dosyalar birikiyor... Ve bunun sorumlusu
Oktay Ekinci oluyor. Kimi gazeteler bu ısmarlama haberleri basarak komplo senaryosunda hiç de onurlu olmayan bir yer alıyor...
Kurulan tuzak
Oktay Ekinci'ye değil, bizatihi İstanbul kentinedir... Sebep: Yağmacı ve talancıların oyunlarının bozulmasıdır... Kurul içinde kimi üyelerin ve kimi gazetelerin bu tezgaha alet olması son derece üzücüdür...
Plansız ekonomi sonucu... Ülkemizde tıp fakültelerinin sayısı 47'yi buldu. Her yıl 6 bin doktor mezun veriyor fakülteler. Ortalık işsiz doktordan geçilmiyor. Ve resmi gazetede dün Sağlık Bakanı
Halil İbrahim Özsoy'un seçim bölgesi olan Afyon'da - Kocatepe Üniversitesi'ne bağlı bir Tıp Fakültesi'nin kurulması kararını okuyoruz... Ankara Tabip Odası bir önlem olarak diyor ki:
"Bundan sonraki sağlık bakanlarının tıp fakültesi bulunmayan illerin milletvekilleri arasından seçilmemesini öneriyoruz!.."
Kahramanmaraş Valisi devleti korumak adına önemli bir karar aldı...
Ankara Ekin Tiyatrosu'nun Nobel Ödüllü Yazar Dario Fo'ya ait "Bir anarşistin kaza sonucu ölümü" adlı oyununu Kahramanmaraş'ta yasakladı.
Aynı oyun Ankara'da Devlet Tyatrosu tarafından oynanıyor.
Kahramanmaraş'ta özel tiyatro tarafından oynanması yasak...
Sonra da "Batı bizi neden dışlıyor" diye merakla soruyoruz...
Sekreterler kimi zaman Türkçe noksanlığından, kimi zaman nazik olma çabasından, iki hatayı sıkça tekrarlıyorlar... Soruyorsunuz:
- Müdür Bey yerindeler mi?
Yanıt:
- Dışarı kadar çıktılar efendim...
("Kadar"a ne gerek var?)
veya
- Kendileri yoklar efendim...
(Zaten söz konusu olan başkası değil,
"kendisi"... "Yoklar efendim" yeterli...)
Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr