Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cuma günleri hutbe günü… Camilerde namaz öncesi hutbe okunur... Cemaat hutbeyi dikkatle dinler. Bu arada hutbelerde milli günlerin ve Atatürk’ün adının anılmaması sık sık eleştiri konusu olur. 

Diyanet İşleri Başkanlığını kuran Atatürk’tür… Ancak dahası... 

Hutbeyi Türkçeleştiren ve köylere kadar taşıyan da yine Atatürk’tür... 

Osmanlı döneminde köylerde cuma namazı kılınmazdı. 

Köylüler hutbe dinlemek ve cuma namazını kılmak için şehre inerdi... Ancak hutbe Arapça okunur o yüzden dinleyen de pek bir şey anlamazdı. 

Haberin Devamı

Hutbe, 1922 yılından itibaren adım adım Türkçeleştirildi. 

İlk Türkçe hutbe İstanbul’da Yeraltı Camisinde okundu. 

Diyanet İşleri Reisi Rıfat Börekçi’nin talimatıyla 1927’den itibaren hutbelerin Türkçe okunması mecbur kılındı. 

Aynı yıl Aksekili Ahmed Hamdi’nin içinde 50 hutbe bulunan “Türkçe Hutbelerim” mecmuası neşredilerek, köylere kadar gönderildi. 

Nihayet Din İşleri Yüksek Kurulu 16 Nisan 1933 toplantısında Cuma namazının köylere de farz olduğunu ilan etti. Cuma namazı yurdun dört bir yanına hem de Türkçe olarak o tarihten sonra taşındı. 

Türkçe Ezan 1950’den sonra Arapçaya dönüştürüldü. Ama hutbelerin Türkçe okunmasına devam edildi. İlginçtir... Ezanın tekrar Arapça okunması için büyük kavgalar verildi ama hiç kimse ne o zaman ne sonradan hutbelerin tekrar Arapça okunması için talepte bulunmadı. 

MADALYA

Kızılay, 10 defadan fazla kan veren vatandaşlara bronz, 25’ten fazlasına gümüş, 35’ten fazlasına altın madalya veriyordu. Altın madalya, 11 gram ağırlığında 14 ayar altından yapılıyordu. Kızılay yönetmeliğinde sessiz sedasız bir değişiklik yapıldı. Altın madalya gümüş üzeri altın kaplamaya dönüştürüldü. 

Yönetmelikten habersiz olup altın madalya beklerken kaplama madalya ile karşılaşan vatandaşlar şimdi Kızılay’ı sözünde durmamakla ve sahte madalya vermekle suçluyorlar. 

11 gram 14 ayar altın madalyanın bugünkü değeri 16 bin lira dolayında... 

Anlaşılan Kızılay bu rakamı fazla bularak tasarrufa gitmek istedi. 

Ne var ki, vatandaşlar da haklı olarak kurumun verdiği sözde durmasını istiyorlar. 

Haberin Devamı

Bu arada kimi bronz ve gümüş madalya hak eden vatandaşlar da madalyaların gecikmesinden yakınıyorlar 

Kızılay bu tür tartışmaların dışında kalmalıydı... 

KEMAN

Besteci ve keman üstadı Paganini’ye çağrılı olduğu bir davette keman çalması için ısrar ettiler. 

Paganini yanında kemanını getirmediğini söyleyince ev sahibi gidip kemanını alması için emrine bir araba tahsis etti. 

Paganini arabaya bindi, evine döndü, kemanını aldı, sürücüye verdi ve: 

“Buyurun davet sahibine götürün, benim gelmeme gerek yok. Kemanımı davet etmişler!” dedi. 

PELVAN

Rahmetli Bedii Faik’in “Matbuat Basın Derken Medya” adlı kitabını yeniden okurken birbirinden hoş nüktelere rastlıyoruz. İşte onlardan biri... 

Keçecizade Fuat Paşa’ya İngiliz Büyükelçisi sormuş: 

- Sultan Aziz’in büyük bir pehlivan olduğu ve bütün namlı pehlivanları dahi kolayca yenebildiği doğru mudur? 

Fuat Paşa: 

- Doğrudur ekselans, dedikten sonra eklemiş: 

- Yalnız unutmayınız ki, bizim pehlivanlarımız aynı zamanda birer diplomattır da... 

Atatürk bu fıkrayı çok sever, bürokratların katılığı yüzünden işler sürüncemede kalınca: 

Haberin Devamı

- Gel de Keçecizade’nin pehlivanlarındaki inceliği arama, dermiş... 

TEREYAĞ

Vatandaş yazıyor:
“1 kg tereyağı üretmek için ortalama 10 kg süt gerekiyor. Sütün toptan alım fiyatı 12 TL, yani 1 kg tereyağının maliyeti 120 TL, piyasa fiyatıysa en az 350 liradır.”
Aradaki fiyat farkını kim izah edecek...

OLİMPİYAT

Olimpiyat oyunları Paris’te başladı... 

Bu yarışmalar tarihte ilk kez Yunanistan’da Olimpia şehrinde başladı. Koşucular, güreşçiler, boks yapanlar hepsi genellikle yalınayak ve çıplaktı. Şampiyon olanlar madalya almaz onun yerine başlarına defne dalından bir taç takılır, ödül olarak birkaç testi zeytinyağı verilir, ömür boyu karınları doyurulurdu. 

Kadınlar ve köleler yarışmalara alınmazdı. 

Olimpiyat oyunları sırasında savaşlar unutulur, bir barış havası estirilirdi. 

Günümüzde ise olimpiyatlarda sporcular yarışırken savaşlar olanca hızıyla devam ediyor. Barış ve kardeşlik iddiasındaki spor düşmanlığa son vermiyor. Sadece tüketim ekonomisine hizmet ediyor.