Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir adı da Çılgın Proje olan Kanal İstanbul’un bir büyük şaka olduğunu düşünmek istiyorduk. Ne var ki iş giderek ciddileşiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan kanal projesinin temelinin bu yıl sonu veya 2018 başında atılacağını söylüyor.
Proje çılgın, çünkü ne ekonominin ne doğanın mantığına uyuyor.
Marmara’yı Silivri üzerinden Karadeniz’e bağlayacak, uzunluğu 50, kilometre genişliği 150 metre, derinliği 25 metre bir kanal...
Çıkan toprak ile kanalın iki ucunda denizde üç ada oluşturulacakmış.
Adalar da turizme açılacak, buradan para kazanılacakmış!
Finansmana gelince... Kanal için yapacağınız 15 milyar liralık yatırımı nasıl karşılayacaksınız?
Montrö Antlaşması’na göre barış zamanlarda tüm gemiler boğazlardan ücret ödemeden geçerler.
Bir başka kanaldan geçmeye zorlayamazsınız.
Diyelim zorladınız... Boğaz’dan günde geçen 150 geminin tümünü kanala sevk ettiniz. Ve her birinden 5 bin lira gibi astronomik bir ücret aldınız. Bu halde bile yatıracağınız 15 milyar lirayı ancak 50 küsur yılda çıkartırsınız.
Boğaz’ın uzunluğu 30 kilometre, eni en dar yerde 700 metre... Kanal’ın ise uzunluğu 50 kilometre, eni 150 metre olacakmış. Kanalda trafik mecburen tek yönlü olacak. Boğaz geçişi 2 saat sürüyor. Kanal en iyi ihtimalle iki katı zaman alacak... Gemiler bu zahmete neden girsin?
Bugüne dek tek bir uzman bu proje lehinde konuşmadı. Hadi hayırlısı...

MARMARA

Çılgın proje üzerinde ciddi uzmanların beş dakika bile kafa yormadığını Profesör Cemal Saydam’ın şu açıklaması da gösteriyor:
“Doğal olarak oluşmuş bir sisteme öyle yapay müdahaleler yaparsanız, ne olacağını kestiremezsiniz.
İstanbul’un kanalizasyonu Boğaz’ın altına veriliyor ve bu su Karadeniz’e gidiyor. Daha açık bir ifadeyle Marmara Karadeniz’e bir musluktan boşalıyordu, şimdi ikinci musluğu açar Karadeniz’deki su dengesini değiştirirseniz, ne olacağı kestirilemez.”

NOT

Değerli okurlar...
Açık Pencere bugüne dek salı, perşembe ve pazar günleri yayımlanıyordu. Bu haftadan itibaren pazarı cumartesiye aldık. Bundan böyle her hafta Salı, Perşembe ve Cumartesi günleri buluşacağız... İlginize...

MUT

Bir dostumuz dedi ki dün:
- Artık gazete okumuyorum, televizyon da izlemiyorum, dünya yansa umurumda değil...
Kendileri mutluluğu ancak bu şekilde buluyormuş...
Birçok kişi kuşkusuz aynı yolu izliyor.
Çözümü gündemden kaçmakta arıyor.
Bertrand Russel ise diyor ki:
- İnsanın ülkesinde ve dünyada olup bitenlerle ilgilenmemesi... Tiyatroya gidip oyunu seyretmemesi demektir...

YÖK

YÖK Başkanı Yekta Saraç, üniversiteye giriş sistemine ilişkin düzenlemeleri bugün düzenleyeceği basın toplantısı ile açıklayacak.
Bakalım paketin içinden civciv mi çıkacak kuş mu çıkacak?
Uygar ülkelerde bu kadar çok insanı ilgilendiren konular önce tasarı halinde açıklanır... Üzerinde enine boşuna tartışılır. Eleştiriler de hesaba katılarak sistem son şeklini alır.
Bizde bu tür çözümleri gizlice hazırlamak ve tartışmaya sunmadan açıklamak yöntem oldu. O yüzden model yürürlüğe girdikten iki üç yıl sonra değiştiriliyor. Çünkü hazırlayanlar işi beceremiyor.
Ama yine de biz yaparız olur yönteminde ısrarlılar...