E-ticaret konusunda eğitim görmüş delikanlı “E-ticaret uzmanı alınacaktır” ilanını görünce firmaya gitmiş, iş görüşmesi sırasında aranan koşulların neler olduğunu öğrenmiş. Görüşme sonrası o koşulları sosyal medyada paylaşmış. Asabınızı bozmak isterseniz, buyurun:
. E-ticaret sitesi, içerik yönetimi, ürün yönetimleri, dijital pazarlama ve organizasyon, vb. süreçlerde deneyimli...
. Web site tasarım ve fonksiyonel ihtiyaçların belirlenmesi...
. Belirlenen stratejiler doğrultusunda web sitesinin ziyaretçileri ve trafiğinin artırılmasına yönelik aksiyonlar
alınması, vb.
. Sosyal medya stratejisi oluşturma, reklam yönetimleri konusunda deneyimli...
. Analiz becerileri gelişmiş, yeni fikirler geliştirmeyi seven...
. Türkçeye hakim, editoryal yetenekleri olan, özgün içerik üretebilen...
. Her platform için haftalık veya
aylık içerik planları oluşturarak düzenli paylaşım içeriği sunabilecek...
. Tercihan emailing, Google Adwords, SEO konusunda deneyimli... Adobe programlarına hakim...
. Parlak ürün çekimi ve rötuşu konusunda deneyimli... Konsept reklamlar üretebilecek... Görsel algısı yüksek ve detaylara önem veren...
. Analitik düşünen, çözüm ve sonuç odaklı çalışabilen...
Önerilen ücret mi? Dolgunmuş...
Ayda 2500 TL...
İZMİR'İN SERVETİ...
İzmir’in en büyük serveti nedir? İzmir Milli Kütüphanesi’dir.
1912 yılında kurulmuş, 1933 yılında mimar Tahsin Sermet’in imzasını taşıyan görkemli binasına geçmiş, çoğu müzelik değere sahip demirbaş eşyası ve 1 milyonu aşan kitap ve dergi varlığıyla İMK bir kültür hazinesidir. Atatürk İMK’yi üç kez ziyaret etmiştir. Kütüphanede Cumhuriyet yıllarının tüm dergilerini bulabilirsiniz.
Ne var ki İMK son yıllarda hayli büyük ihmale uğradı, ayrıca tarihi binaya sığamaz oldu. İçindeki hazineyi korumak zorlaşıyor. Bir büyük ve modern binaya ihtiyaç var. Konu hem devletin hem belediyenin gündemine alınmalı. Bu kültürel servet gözümüz gibi korunmalı. Zenginleştirilmeli. Yeni belediye başkanı bu durumdan vazife çıkarırsa İzmir’e büyük iyilik yapmış olur.
NAZİ
Yeni Zelanda’da ırkçı katilin giriştiği katliama dünyanın barışsever insanları içten tepkiler gösterdi. Yeni Zelanda hükümet yetkilileri mağdur Müslümanları ziyaret ederek örnek bir dayanışma sergiledi. Olayı bu aşamada bir Müslüman-Hıristiyan hesaplaşmasına dönüştürmek barışa hizmet etmez. Biz de barışa katkı sunacak bir bakış sergilemeliyiz. Faşist katil Türkiye’de de kalmış. Muhtemelen Avrupalı Neo Nazi örgütlerinin desteğinde çalışıyor. Bu katilin Avrupa ve Türkiye’deki bağlantılarını ortaya çıkarabilirsek, insanlığa en büyük katkıyı yapmış oluruz. Çabamız ırkçı ve ayrımcı akımlara karşı dünyadaki barışçı ve demokrat cepheyi genişletmek yönünde olmalı.
DOMUZ
İşte size iyi haber...
Kuşadası’nda bir dişi yaban domuzu şehre inmiş, konutların yoğun olduğu Ege Mahallesi’nde doğum yapmış.
Civardaki avcılar yaban domuzunu ve doğurduğu 6 yavruyu vurup öldürmüş.
Diyeceğimizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz,
Tam tersine... Domuzun doğum yaptığı yerin etrafı çevrilmiş. Hayvanlara yem verilmiş, erişim yasaklanmış.
Birkaç gün sonra ana ve yavrular çevredeki ormanlık alana bırakılacakmış.
Yaban domuzu aç kalmadıkça kimseye zarar vermez.
Bunun anlaşılması da hoş bir şey...
MARS
İstiklal Marşı’nın kabulünün 98. yıl dönümünde yine aynı tartışma yaşandı. Efendim, marşın
müziği ile sözleri uyumlu değilmiş!
Sakıncası var mı? Hayır... Millet hem müziğini hem sözlerini büyük coşkuyla söylüyor. Marş hepimizi heyecanlandırıyor. Ya bizimki de İspanyol milli marşı gibi olsaydı...
Yani müziği olup sözleri olmasaydı...
Marşımız okunurken İspanyollar gibi aval aval havaya
baksaydık...
Daha mi iyiydi!