Bayram mutluluğunu yaşayamayanların başında cezaevlerinde gün sayan mahkumlar gelir... Onlara biraz moral vermek için bir Amerikan dergisinden aldığımız kıyaslamayı aktaralım... Bakalım işyerleri mi daha özgür, yoksa cezaevleri mi?
* Cezaevinde üç öğün yemek yersiniz. İşyerinde sadece bir öğün. Onun da parasını da cebinizden ödersiniz.
* Cezaevindeki tüm masraflarınız vergi mükelleflerince ödenir. Kolunuzu kıpırdatmanız bile gerekmez. İşyerinde ise tüm masrafları ödediğiniz yetmiyormuş gibi cezaevindekiler için de sizden vergi keserler.
* Cezaevinde gardiyan tüm kapıları sizin için açar ve kapar. İşyerinde (sürekli cebinizde taşıdığınız güvenlik kartıyla) bunu kendi kendinize yapmak zorundasınızdır.
* Cezaevinde televizyon izleyebilir, oyun oynayabilirsiniz. İşyerinde bunları yaparsanız yanarsınız.
* Cezaevinde sadece bir yere gitmeniz gerektiğinde kelepçe vururlar. İşyerinde eliniz kolunuz zaten hep bağlıdır.
* Cezaevinde aile ve yakınların ziyaretleri için özel günler düzenlenir. İşyerinde onlarla öyle dakikalarca görüşmeniz mümkün değildir.
* Cezaevinde zamanınızın çoğunu 10 x 15 metre ebatlı koğuşta geçirirsiniz. İşyerinde ise daracık bir odaya hapsolursunuz.
* Cezaevinde gardiyanlar çalışmanız için sizi zorlamaz. İşyerinde işten kaytardınız mı yandınız...
Zeki İngiliz!
NATO karada Türk askerine güveniyormuş... Bir İngiliz askeri yetkili,
"Kara harekatı gerekirse NATO, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Güneydoğu'nun dağlık bölgelerindeki yüksek tecrübesine güveniyor. NATO generalleri önce Türk ordusunu kullanmak için planlar yapıyor" demiş...
Şöyle de diyebilirdi muhterem:
"Türk askerini kurbanlık koyun gibi görüyoruz..."- Yürrüüü, derler böylesine...
***
Kurbanlık bir koyunun kesim günü bugün, bizim kesim günümüz ise 18 Nisan!..
***
Sözü öze indirgemek
Sözü öze indirgemek hayatı derinliğine yaşamış bilge insanlara mahsus bir yetenektir. Bu yetenek sahipleri arasında Fransız yazar
La Rochfoucauld'nun ayrı bir yeri vardır.
Rochefoucauld'yu birkaç
"özdeyiş"i ile analım...
* Bizce aklı başında adam yalnız bizim gibi düşünendir.
* Asıl yiğitlik, insanın herkesin karşısında yapabileceği şeyi hiç şahidi olmadan yapmasıdır.
* Malı ve parayı hor gören çoktur ama veren az.
* Yaşlılar artık kötü örnekler verecek halde olmayışlarının acısını unutmak için iyi öğütler vermekten hoşlanırlar.
* Sevgililerin birlikte bulunmaktan sıkılmamalarının sebebi daima kendilerinden bahsetmeleridir.
* Bize hayran olanların hepsini severiz, fakat hayran olduklarımızın hepsini sevmeyiz.
* Bizden başka bilen olmadığı zaman kusurlarımızı pek çabuk unuturuz.
* Bir şeyi iyi bilmek için, teferruatını bilmek lazımdır; bu da hemen hemen sonsuz olduğuna göre bilgilerimiz daima yüzeysel ve eksiktir.
* Çok kere yapılan iyilikler, ceza görmeden kötülük yapabilmek içindir.
* İnsanı, sahip olduğu meziyetlerden çok, sahip olmayı tasarladığı meziyetler gülünç duruma düşürür.
* Etkilerine bakarak hakkında bir hüküm vermek lazım gelirse, aşk, dostluktan ziyade kine benzer.
* Zeki bir adam, ahmaklar meclisinde çok kere ne söyleceğini şaşırır.
* Az sözle çok şey anlatmak zeki adamların harcı olduğu gibi, boş adamlar da, tam tersine çok konuşup birşey söylememek melekesine sahiptirler.
* Değerimiz bize seçkin insanların takdirini kazandırır, talihimiz de avamın.
* Nehirler nasıl denize dökülürse, faziletler de öyle menfaat denizinde kaybolurlar.
* Kötü iptilalarımız bizi terk ettikleri zaman, sanki biz onlardan vazgeçmişiz gibi bununla övünürüz.
* Gülünçlüğü hiç göze çarpmamış insanlar varsa, bunun sebebi, kendilerine pek dikkatli bakılmamış olmasıdır.
* Nankörleri minnettar etmek büyük bir felaket değildir ama ahlaksız bir adama karşı minnet yükü altına girmek tahammül edilmez bir beladır.
* Kıskançlık, daima aşkla birlikte doğar, fakat her zaman onunla birlikte ölmez.
***
KURBANEkonomi IMF kurbanı.
Yollar trafik canavarı kurbanı.
Ücretler enflasyon kurbanı.
Gençler işsizlik kurbanı.
Devlet bürokrasi kurbanı.
Çevre yağma kurbanı.
Aydınlar çete kurbanı.
Hoşgeldin Kurban Bayramı...
***
Kurban'la röportaj!
Röportajlarına kurban olduğunuz! gazeteci
Fahrettin Fidan, eline teybini aldı, kurban pazarlarından birine daldı.
- Merhaba kurban kardeş, sizi tanıyabilir miyiz? - Merhaba bilader! Adım
Kahraman. Karamanoğulları sülalesinden geliyorum, Karamanlı'yım.
- Belki de hayatının son günlerini yaşıyorsun, duygularını öğrenebilir miyim? - Hay haaayyy... Ama öncelikle şu hususun altını çizmek isterim ki, şahsen ölümden hiç korkmuyorum.
Che'nin dediği gibi; Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin, hoş geldi sefa geldi.
- Bırak şimdi ajitasyonu da duygularını anlat. - Beni asıl korkutan sizin durumunuz. Her Kurban Bayramı'nda siz bizden daha çok telefat veriyorsunuz be abicim. Ne şehittir ne gazi, otobanda gitti
Niyazi hesabı...
- Bize acımak sana mı kalmış lan? Hem, devletimiz karayollarında çok sıkı önlemler almaya başladı. Kalıbımı basarım, bu yılki zayiatımız yüzde 1 - 2'yi geçmeyecek!- Ya bizi kesmek isterken sakarlıkları yüzünden kendilerini kesen şaşkınlar?
- Hıh, onda sanki sizin hiç suçunuz yok. Nasıl olsa kesilip gideceksiniz, boş yere direnip bizimkilere zarar vermeniz insanlığa... pardon koyunluğa sığar mı? - Tabii, senin, (Direnme Hakkı) diye bir haktan haberin yok ki koyun kafalı herif...
- Bu hakaretini aynen sana iade ediyorum. Hem sen konuyu saptırma da sorduğum soruya cevap ver. - Veririm, n'olacak? Bak, şu etrafta gördüğün bizim arkadaşlar var ya...
- Eee?- Yüzde 90'ı 10 yıldır buraya getirilir. Peki, getirilir de ne olur? Çoğunuzun açlıktan nefesi koktuğu için burada 5 - 10 gün yer içer, sonra da getirildiğimiz gibi geri götürülürüz. Ama sizinkiler öyle mi? Allah inandırsın, seninkilerin hiçbirini üç bayram üstüste göremedik.
- Anlaşıldı, anlaşıldı, sen bir türlü asıl konuya gelmeyeceksin. Peki, son sözlerini alayım o zaman? - Önce ben seninkini alsam!
- Hadi ordan... Ben kurbanlık koyun muyum ki son sözlerimi alacaksın ağzımd...(Vıııjj...İieejjj... Küüütt!)
-...Huooppp! Huoooppp lan sakar muavin! Bu, bugün manevra yaparken ezdiğin üçüncü adam be...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr