Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Fenerbahçe - Şekerspor maçından önce iki şikecinin Şeker kalecisi Murat'a Fenerbahçe adına 100 bin dolar teklif ettiklerini bu sütunda yazdık. Kuşku altında kaldığı halde Fenerbahçe kulübünün konuyla ilgili hiçbir açıklama yapmamasını garipsediğimizi, spor basınının kulüpçülük adına ahlak dışı bir olayı görmezden gelmesini ayıpladığımızı, federasyonun olaya duyarsız kalışını anlamadığımızı ekledik. Bütün bunları yazmamıza rağmen ilgili çevrelerden yine ne bir tek ses, ne bir nefes... Ne de en küçük cevap geldi.
       Geçen akşam Şekerspor Kulübü Başkanı Cengiz Sezer'le tesadüfen karşılaştığımızda bu konuyu konuştuk. Cengiz Bey herşeyi tek cümlede özetledi:
     Â- Aslında ilgili taraflar size cevap vermeyerek cevap vermiÅŸ oldular.
       ***
       Abdi ipekçi cinayeti davasında yargılanan Oral Çelik'in Malatyaspor Başkanı olması üzerine Başbakan Mesut Yılmaz, DYP lideri Tansu Çiller ve diğer kimi siyasetçiler kendisine kutlama mesajı yollamışlar. Hazır rastlamışken Şekerspor Başkanı Cengiz Sezer'e sorduk:
       - Bu muhterem zevat kulüp başkanı olduğunuzda sizi de kutlamışlar mıydı?
     Â- Hayır, dedi Cengiz Sezer; üstelik ben birinci lige terfi eden bir kulübe baÅŸkan olmuÅŸtum. Yine de kendilerinden hiçbir kutlama mesajı almadım.

       Başbakan Mesut Yılmaz, kendisini yanıltan emniyet mensuplarına ne gibi bir muamele uyguladığını soran gazetecilere;
     Â- Onları dış görevlere gönderdim, diyor.
       Ciddi bir Başbakan, kendisini yanıltan emniyet mensuplarına işten el çektirir. Eğer kasıt varsa, haklarında soruşturma açtırır. (Eskiden böyleleri en azından Doğu'ya sürgüne gönderilirdi.)
       Bizimki, onları yurt dışına göndererek ödüllendirmiş. Kendi başına iş açan emniyet mensuplarını, başkalarının da başına iş açması için görevlendirmiş anlayacağınız. *********** Ayrıca kim bunlar? Merak etmemek olası değil... Emniyetin üst düzeyi olduğu gibi yerinde durduğuna göre, Başbakan kritik meseleleri kimlerle konuşuyor? Kimler tarafından yanıltılıyor? Komiser muavini düzeyindeki emniyet mensuplarıyla mı fikir alışverişinde bulunuyor?..

       Genç adam ormandaki gezinti sırasında "yaşamın anlamı ve evrenin sırrı" gibi derin konulara dalmıştı. Bir süre sonra, yanıtı yüzyıllardır bulunamamış sorulardan bunalmış vaziyette gökyüzüne doğru kaldırıp başını seslendi:
       - Tanrım!.. Ey tanrım!..
       Yukardan cevap geldi:
     Â- Ne var evladım?
       - İzninle birkaç soru sormak istiyorum Tanrım...
     Â- Sor bakalım!..
       - 1 milyon yıl senin için ne anlam ifade eder?..
     Â- 1 saniyeden öte anlamı yok benim gözümde...
       - Peki 1 milyon dolar?..
     Â- 1 liradan bir kuruÅŸ fazla etmez...
       Genç adam tüm cesaretini toplayıp son bir soru daha sordu:
       - O halde tanrım, rica etsem, "1 lira" verir misin bana?..
       Tanrı tereddütsüz cevap verdi:
     Â- Tabii ki veririm evladım. Yalnız "bir saniye" bekle lütfen!..

       SİYAH - BEYAZ Türk filmleri yıllarında hayallerimiz hep PEMBE idi. O zamanlar PEMBE panjurlu evlerdi moda olan... Sonra SARI sendikalarımız oldu. Ecevit MAVİSİ gömlekler giyildi bir zaman. LACİ'leri takım elbise rengi olarak gördük. Bizim bulutlarımızın rengi hep GRİ idi. ELA gözlülerin peşinden koştuk. SİYAH gözlüklü insanlar görülür oldu cenazelerde. Ve derken KIRMIZI bültenlerle aranan insanlar çıktı meydana. Sonra bir kadın BEYAZ bir sayfa açtı ve derken MORARMIŞ demokrasimiz çetelerin elinde YEŞİL'lendi!..

       İstanbul'un fethini dün bir kez daha törenlerle kutladık. Başka ülkeler kendilerine ait toprakların kendileri tarafından fethini kutlamazlar. Eğer böyle yaparlarsa, "Bu kent bizim değildi, zorla aldık" mesajını vereceklerini, dolayısıyla o kent üzerinde başkalarının iddialarını haklı çıkarır duruma düşeceklerini hesaplarlar. Fethin, yani bir yeri zorla ele geçirmenin, artık çağdışı bir kavram ve uygulama olduğunu bilirler. Bunlarla vakit geçirecekleri yerde, kenti her alanda daha ileri götürerek, yeni eserlerle süsleyerek, dosta düşmana orada yaşamayı hak ettiklerini gösterirler.
       Neyse, boşuna nefes tüketmeyi bırakalım, gelelim fetihle ilgili olarak son yıllarda yazılmış en güzel yazıya... Rahmetli Metin Çakmak arkadaşımız, 1990 yılında İstanbul'un fethini bakınız nasıl anlatıyor:
       * İstanbul'un fethi tüm coşkusu ile sürüyor...
       * Topkapı surlarının önündeki yiğitler İstanbul'un fethi için saldırıyorlar...
       * İşte Adanalı üç yiğit ellerindeki lahmacun sandıklarıyla surlara tırmanmaya başladılar...
       * İstanbul'un fethi için Anadolu'dan ve Trakya'dan şehirlerarası otobüsler Topkapı'ya yiğitleri taşımaya devam ediyor...
       * İşte Öz Ağrı otobüsünden inen 8 yiğit, sırtlarında yorganlarıyla Topkapı surlarından içeri girmeye çalışıyor.
       * Durum kritik... İstanbul düşmek üzere.. Nevşehir'den gelen traktörize soğan - patates birlikleri şehre girmeye muvaffak oluyorlar...
       * Bu sırada Beyoğlu'nun da lahmacuncu ve pilavcı yiğitler tarafından ele geçirildiğini, cafeler ve pastanelerin teslim olduğunu öğreniyorum...
       * İstanbul'un fethinde en ön sırada yer alan Karadenizli kahraman yiğitlerin şehrin her yanındaki kahvehanelerle fırınları ele geçirdikleri de gelen haberler arasında...
       * Erbakan'a bağlı mücahitler de Fatih, Sultanbeyli, Beykoz gibi semtleri kontrol altına aldılar...
       * Homoseksüel yiğitler Elmadağ ve Pürtelaş Sokağı'nı ele geçiriyorlar...
       * Hayali ihracatçı yiğitler de Caddebostan, Suadiye, Etiler gibi İstanbul'un mutena semtlerini düşmandan alıyorlar...
       * Şehri terk etmek isteyen bir avuç kişi Kumkapı, Samatya, Üsküdar, Kadıköy, Bakırköy gibi semtlere çekilmek zorunda kalıyor ve ümitsizce direnişlerini sürdürüyorlar...
       * Boğaz'ın karşı tarafı da müteahhit yiğitler tarafından ele geçiriliyor, tepelere Türk bayrağı ve villalar dikiliyor... Villaların bir kısmı parti, ordu ve basındaki yiğitlere tahsis ediliyor...
       İstanbul'un fethi tamamlanmak üzere... Betondan göz gözü görmüyor, arabesk sesinden kimse kimseyi duymuyor, lahmacun kokusu genizleri tıkıyor ve evet işte İstanbul'un fethi, pardon işgali tamamlanıyor...



Yazara E-Posta: masik@milliyet.com.tr