Cumhurbaşkanı, komutanlar ve CHP liderinin Meclis Başkanı Arınç'ın davetine icabet etmemesine birçok köşe yazarı arkadaşımız tepki gösterdi.
Bir meslektaşımız dün soruyordu:
- Modern toplum projemiz bu mu? Kadınların evlerine hapsolacağı bir toplumu mu özlüyoruz?
Soru yerinde.. Ancak bir başka muhatabı daha var.
Eşini türban takmaya zorlayan Sayın Meclis Başkanı'nın ve o düşüncede olanların projesi nedir?
Kadının modern yaşama katılması mı?
Yoksa kendisinin bile modern saymadığı bir kıyafeti modern topluma kabul ettirmek ve toplumu bu doğrultuda değiştirmek mi?
Yeni şarkı
"Bugün 23 Nisan, türbana dolaşıyor insan..."
Taksim'deki Atatürk Anıtı çevresindeki afişler kaldırıldı. Beyoğlu Kaymakamlığı ve Valiliğe teşekkürler...
Turgut Özal vatana ihanet yasasını neden yürürlükten kaldırdı, sorusuna Zaman gazetesinde Turan Alkan ile birlikte kimi okurlarımız yanıt yazdı... Genelde söylenen bu yasanın çağdışı kaldığı ve işlevini yitirdiği için kaldırıldığı...
Zaten kritik nokta da orası...
Turgut Özal neden yasalarda onca çağdışı madde dururken bir tek bu maddenin kaldırılması için direktif verdi? Neden rahatsız oldu?
AKP'nin kadrolaşma çılgınlığı ve medyanın bu konudaki duyarlılığı konusunda eski Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan çarpıcı bir örnek veriyor:
- SSK'nın 144 hastanesi var. Bunlardan 41 tanesi İSO belgesi sahibi... Yani başarısı uluslararası düzeyde tescil edilmiş hastaneler... Çalışma Bakanı Murat Başesgioğlu, sadece geçen hafta ve sadece bir gün içinde bu 144 hastaneden 52'sinin başhekimini görevden aldı. Haber bile olmadı. Ben bakanlığım sırasında bir tek Kartal Hastanesi başhekimini görevden almıştım da Türkiye yerinden oynamıştı. Akıl almaz bir duyarsızlık yaşıyoruz...
'İkinci Cumhuriyet Tartışmaları' adlı 1993 yılında basılmış kitapta Recep Tayyip Erdoğan'la yapılmış bir röportaj yer alıyor. Röportajda o gün RP İstanbul İl Başkanı olan Tayyip Erdoğan'a şu soru soruluyor:
- Başkanlık sistemi için neler söyleyeceksiniz.
Yanıt:
- Türkiye şimdilik buna hazır değil. Başkanlık sisteminin ortaya çıkışı bir özentinin sonucu ya da Amerikan emperyalizminin bize bir tavsiyesi. Bunun oluşması için siyasette serbest piyasanın oluşması lazım.
Hmmm... Demek Amerikan tavsiyesiymiş...
Profesör Stefanos Yerasimos geçen ağustos ayında Türkiye Bilimler Akademisi'nde "Birinci Dünya Savaşı ve Ermeni Sorunu" konulu bir konferans verdi. Konferansın bir yerinde verdiği bilgi şöyleydi...
- 1912'nin son aylarından başlayarak Osmanlı Ermeni kuruluşları doğudaki 6 vilayette özerklik istemektedirler. Osmanlı'nın çözülme sürecinde bu özerkliğin bağımısızlığa giden yolun ilk kademesi olacağı herkesin malumudur. Rusya'nın baskısı ve dönemin altı büyük Avrupa devletinin katılımıyla özerklik projesi hazırlanıp Mart 1914'te Osmanlı Hükümeti'ne kabul ettirilir. Bu projeye göre 6 vilayet birleştirilecek, Ermenilerin çoğunlukta olacağı bir vilayet meclisi kurulacaktır. Ancak Ermeniler bu olaydan hiç söz etmezler. Neden? Çünkü bu olay orada bir bağımsızlık hareketinin başladığını gösteriyor.
Ermeni diasporası, soykırım iddialarını zayıflatacak yukardaki türden kimi gerçekleri yok saydığı gibi Türk tarafı da yıllarca aynı tavrı takındı. Karşılıklı reddiyeler çatışmayı büyüttü.
1915 Ermeni sürgününde ölenlerin sayısı Türkiye'ye göre 300 bin, Yerasimos'a göre 600 ile 800 bin arasındadır. Ortada bir soykırım yoksa da mazereti olmayan trajik bir kırım vardır. Ruslar ve Ermeniler tarafından 1915 - 18 arasında öldürülen Türklerin sayısı da yüz binlerle ifade edilmektedir. Bu gerçekler iki yanlı görülmelidir. Tarihi gerçeklerin gün ışığına çıkarılması tarihçilere bırakılmalı, geçmiş nesillerin hataları bugünkü nesillere ödetilmemelidir... Profesör Taner Timur'un "Türkler ve Ermeniler" (İmge Yayınevi) kitabı barışçı yaklaşımlar için iyi bir eserdir.
Çocuklarımıza düşmanlık değil barış ve dostluk öğretilmelidir.
23 Nisan türban krizini atlattık... 19 Mayıs'a kadar başka krizlerle uğraşacağız...