Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Arkadaşımız Fahrettin Fidan, geçen gün, bir iş için gittiği Ankara Dedeman Oteli'nin lobisinde CHP Hatay milletvekili Fuat Çay'ı Küba Büyükelçiliği diplomatlarıyla sohbet ederken görünce meraklandı. Ertesi gün Meclis'te karşılaşınca sordu:
     - Kübalılarla ne konuştunuz Fuat Bey?
     - Benim kızın bu yılki doğum gününde ne gibi etkinlikler yapacağımızı konuştuk.
     - Anlayamadım!
     - Fidel Castro'yu çok sevdiğim için 1978 yılında doğan kızımın adını Fidel koymuştum. Yıllar sonra Küba Büyükelçiliği yetkilileri bunu öğrenince tanıştık, zamanla dost olduk, hatta ailece görüşmeye başladık. Bundan önceki Küba Büyükelçisi, ki onun da adı Castro'ydu, benim kızın doğum tarihinin 12 Temmuz olduğunu öğrenince daha da şaşırdı. Çünkü Fidel Castro da 12 Temmuz'da doğmuş. Bunun üzerine bana, sizin Fidel'in doğum günlerini bundan sonra bizim Büyükelçilik'te kutlayalım dedi. 1997 yılından beri her iki Fidel'in doğum gününü Küba Büyükelçiliği'nde kutlar, kendi çapımızda etkinlikler de düzenleriz. Bu arada Türkiye'de Fidel adını taşıyan yaklaşık 50 genç bulunduğunu sanıyorum... Bizim Fidel'ler bundan önce iki kez bir araya geldiler. Çok mutlular...
     
     Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Sezer'i halka şikâyet edecekmiş.
     "Yağmaya karşı üstelik hukuka çok bağlı" falan diyecektir...
     

     
     Başkomiserlikten emniyet amirliğine terfi kursu için Ankara'ya gelen 400 emniyet mensubu, Manisalı gençlere işkence yapmaktan 3.5 yıl ceza alan dönem arkadaşları Atilla Gürbüz'e yardım için aralarında 3.5 milyar lira para toplamışlardı. Bazı emniyet mensubu okurlar alınganlık gösterdiler. Hapse girecek polislerin ailelerine yardımın bir insanlık borcu olduğunu anımsattılar. Tamamen katılıyoruz. Bizim küçük iğnemiz, haberlerin işkence suçuna destek havasında verilmesineydi... Ailelere elbet yardım edilmeli...
     
     Yaşamanın iki yolu vardır:
     Ya her şey bir mucizeymiş gibi yaşarsınız
     ya da hiçbir şey mucize değilmiş gibi.
     

     
     Enerji fazlası nedeniyle termik santralların durdurulduğunu yazmıştık... Okurumuz Yasin Demirbaş diyor ki:
     - Bu elektrik fazlasına ve üretim kısıtlamasına rağmen 1. Kademe 2. Kademe gibi garip bir uygulama hâlâ devam ediyor. Bu uygulamaya göre 150 kilovatın üzeri daha fazla fiyattan tahsil ediliyor. Tüketim caydırılıyor. Sanırım bu uygulama Enerji Bakanlığı'nın elektrik kısıntıları döneminde başlattığı, sonra galiba yürürlükten kaldırmayı unuttuğu bir garip durum.
     Madem elektrik fazlamız var, neden tüketimi teşvik etmiyoruz.
     
     Saddam Hüseyin ABD saldırısından önce Irak Merkez Bankası'ndan 1 milyon dolar götürmüş.
     Bizim hortumcuların en kötüsü bu kadar götürdü, büyük haber olmadı...
     
     Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar, ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz'le son dönem ABD - Türkiye ilişkileri üzerine röportaj yapıyorlar. Wolfowitz, gerçeklerle, diplomatik nezaketle ve demokratik saygıyla hiç bağdaşmayan bir üslupla sürekli Türkiye'yi suçluyor. Özetle, Irak savaşında bize destek vermediniz, hatalısınız, özür dileyin, bundan sonra her dediğimizi yaparak kendinizi affettirin, diyor.
     Bekliyoruz ki, röportajı yapan meslektaşlarımız bu ağzından çıkanı kulağı duymaza dişe dokunur, onu rahatsız edecek bir tek soru yöneltsinler... Örneğin, Irak'a kitle imha silahları var, diye saldırdınız, hani, nerede bu silahlar, diye sorsunlar... Ya da, Türkiye'yi destek vermemekle eleştiriyorsunuz, dünyada kaç ülke sizi destekledi ki, türünden bir soru yöneltsinler. Veya eleştirdiği kararın bir Meclis kararı olduğunu Türkiye'nin demokrasiyle yönetilen bir ülke olduğunu hatırlatsınlar... Ne gezer? Sordukları soruların neredeyse tamamı "çanak"...
     Wolfowitz'in bu edepsizliğine "bizimkilerin", örneğin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün tepkisi mi?
     Wolfowitz, samimi açıklamalar yapmış! Türkiye'nin önemini vurgulamış!
     Hazret Wolfowitz'in söylediklerini tersten okuyor.
     Savunma Bakanı Vecdi Gönül ise yorum yapmaktan bile korkmuş. Bu sözleri yorumlamak zorunda değilmiş! Haklı!...
     Yorumlayıp başını derde, koltuğu tehlikeye niye soksun ki?
     MGK'da askerlere, Çankaya Köşkü'nde Sezer'e meydan okuyan! Kendisine en küçük eleştiri yönelttiklerinde hiç çekinmeden ağızlarının payını verdiği gazetelere sızdırılan Kasımpaşalı delikanlı mı? Arayın da bulasınız! Hazret tümden arazi... Dut yemiş bülbül!
     Heeeyyy, ulusal onur! Sana sesleniyoruz! Oradaysan ses ver!
     
     Amerikalı şahin Wolfowitz, tezkerenin reddinden TSK'yı sorumlu tutuyor. Yani TSK'nın Meclis'e müdahalesini istiyor. Bunların demokratlığı bu kadar.