CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Kumbaracıbaşı, Cumhurbaşkanı Demirel'in başkanlık sistemine zemin hazırlamak için sarfettiği "Sistem tıkandı" sözüne yanıt olarak diyor ki:
     Â- Otobüsü ehliyetsiz ÅŸoföre emanet ederseniz kazaların suçunu otobüse yükleyemezsiniz.
      Yani demek istiyor ki:
     Â- Otobüsü yenileseniz de aynı ÅŸoförlerle akıbet farklı olmaz.
      Başkanlık sistemini Özal ortaya atmış, Demirel o zaman karşı çıkmıştı. 28 Kasım 1990 tarihli Cumhuriyet'te Demirel, Özal'ın başkanlık sistemi talebine lafı şöyle yapıştırıyor:
     Â"Önce mevcut anayasaya uy!.."
      Söz açılmışken duyarlı okurumuz Metin Karadağ'ın "Cumhurbaşkanı'na" yazdığı açık mektuptan birkaç satır sunalım:
      ...Son zamanlarda "ısrarla" gündem haline getirmeye çalıştığınız "Başkanlık Sistemi" önerinizin altını doldurmakta güçlük çekmektesiniz.
      Güçlük çekmektesiniz, çünkü gerekçe olarak bugüne kadar ileri sürdüğünüz "şeyler" ancak bahane olmaya "yeterli" düzeydedir.
      Güçlük çekmektesiniz çünkü açıklamalarınızdaki "açığı" kapatacak "gerçek" gerekçeleri ağzınızdan kaçırmanız, bulunduğunuz makamı zor durumda bırakacaktır.
      Toplumun sorun çözme kabiliyetinin artırılması için tüm yönetimlerde; açıklık, hesap verebilirlik, öğrenme - bilme hakkı, denetleme hakkı, katılım, yönetişim, ortaklık... vb. kavramlar, uluslararası alanda ve her konunun gündeminde sıkça yer alabiliyorken; bu kavramları yok sayan ve neredeyse yok etmeye çalışan "Başkanlık Sistemi" gibi, ülkemiz için "hanedanlığın hortlatılması" anlamına gelen bir kavramla gündemi saptırmak "neye ve kime" yaramaktadır? Asıl hedef nedir?..
      ...Dikkatle incelenecek olursa "Başkanlık Sistemi"nin uygulandığı ülkelerdeki özellik, ya "federal yapı" niteliği taşımaları ya da sokaktaki yurttaşın bile kolayca hesap sorabileceği düzeyde gelişmiş "denetim mekanizmalarına sahip" olmalarıdır.
      Ülkenin bir yanını sular seller götürüyor. Ancak bu felaket dünyadaki kıyamet alametlerinden sadece bir tanesi. Ötekiler sayılmayacak kadar çok. Örneğin Kanada'nın bir yanında yağmurlar Ontario Gölü'nü yükseltirken, Alberta çevresinde sıcaktan ormanlar yanıyor. Meksika'daki yangınların dumanları Amerika'daki yol trafiğini etkiliyor. Hemen her ülke, beklenmedik felaketler yaşamakta.
      Sürpriz mi? Sanayi ülkeleri atmosferi böylesine kirletirken... Fakir ülkeler ormanları tahrip ederken... Doğa dengede durur mu?..
      Bir dostumuz anlattı. Vakti zamanında Yıldız Sarayı'nda bir küçük yangın çıkmış. Dalkavuklar hemen Padişah Vahdettin'in huzuruna fırlamış:
     Â- Harikten (yangından) ziyadesiyle müteellim olan zatı ÅŸahaneleri, diye söze baÅŸlamış ve yangından dolayı üzüntülerini sunmuÅŸlar.
     ÂVahdettin'in cevabı
     Â- Bu da biÅŸey mi, bina - yı devlet yanıyor, olmuÅŸ...
      Sel felaketzedelerine geçmiş olsun derken ekleyelim... Bizdeki felaket herşey değil... Dünya tümüyle felakete gidiyor...
      Almanya'da siyaset yapmış olan CHP Milletvekili Ercan Karakaş'a o ülkede parti kongrelerinin nasıl yapıldığını sorduk. Anlattı:
      - Almanya'da partilerin temel politikaları ve programları tabanın katılımıyla saptanır. Önceden örgütlere gönderilen taslaklar uzunca bir süre tartışıldıktan sonra (kapsamlı program tartışmaları ve örgütsel yenileme ile ilgili öneriler en az bir - iki yıl tartışılmaktadır ve bu tartışmalara üye olmayan kimseler de katılabilmektedir) bunlar Kurultay da son şeklini alır.
      Parti örgütleri de (semt örgütü dahil) kurultaylara siyasi ve örgütsel konularda karar tasarıları sunma hakkına sahiptir.
      Genel Merkez Karar Tasarıları Komisyonu, gerekli düzenlemeleri yaptıktan sonra tabanın bu istekleri kurultayın tartışmasına ve onayına sunar.
      Bazen bir kurultayda çeşitli konulardaki karar tasarılarının sayısı bini aşmaktadır.
      Kurultaylar dört - beş gün devam etmekte ve asıl işleri politika belirlemek ve tabandan gelen karar tasarılarını sonuçlandırmak olmaktadır.
      Organ seçimleri kurultayın son gününde "en çok bir saat" zaman alır.
      Milletvekili adayları seçimlere bir yıl gibi bir süre kala yerel örgütlerin, kongre delegelerince ön seçimle saptanır.
      Alman Sosyal Demokrat Partisi, seçimlere 6 ay kala bir seçim kurultayı topluyor. Bu kurultayda Başbakan adayını belirlemenin yanı sıra, seçim programına da (bildirgesine) son şeklini veriyor.
      Parti içi düşünce grupları ve kanatları, eleştiri ve muhalefet hakkı doğal sayılıyor, kimse dışlanmıyor ve görevden alınamıyor. Seçimle gelen seçimle gidiyor.
      ***
      Özetle... Ciddi sosyal demokrat partiler, kongrelerinde değişen koşullara paralel yeni politikalar, yeni kararlar üretiyor... Bizde ise tek çaba, Genel Başkan'ın her dediğine evet diyecek bir Padişah, pardon Parti Meclisi oluşturmak. Onun parti içi iktidarını sağlamlaştırmak. O yüzden CHP'de yeni politikalar değil, sabah akşam yeni "parti meclisi"ne ilişkin dedikodular ve ayak oyunları konuşuluyor...
      Medyadaki çarpıklıkların net fotoğraflarını çeken, basında dürüstlüğü ve doğruluğu savunan "Kuvayı Medya" dergisi, maddi sorunlar yüzünden dağıtımdan çekildi. Kuvayı Medya artık bayilerde satılmayacak. Dergi bundan sonra sadece abone olanlar sayesinde yaşayacak. Aksi halde kapanacak.
      Kuvayı Medya'nın abone ücreti bir yıl için (52 sayı) 6.5 milyon, altı ay için (26 sayı) 4 milyon lira.
      Bu yürekli derginin yaşamasını istiyorsanız abone olunuz ve abone bulunuz.
      Kuvayı Medya telefon ve faksı: 0312 468 91 21 ve 22
      Cumhurbaşkanı Demirel, Karadeniz komşumuz Ukrayna'yı ziyaret ederken bu ülkeden iki şekerleme aktaralım...
      Ukraynalı Vladimir karısına mektup yazıyor:
     Â- Senin üstüne kadın olmadığını dün gece bir kez daha anladım ÅŸekerim...
      ***
      Ukraynalı erkekler hayatın ne zaman başladığını tartışıyorlarmış.
      Biri demiş ki:
     Â- Hayat tohumun ana rahmine düştüğün gün baÅŸlar.
      Diğeri:
     Â- Bence hayat bebeÄŸin dünyaya geldiÄŸi gün baÅŸlar.
      Üçüncüsü konuşmuş:
     Â- Bence hayat, karım ve çocuklarımın birlikte tatile çıktıkları gün baÅŸlar...
Yazara E-Posta: masik@milliyet.com.tr