Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Gazeteciler Cemiyeti'nin düzenlediği yerel eğitim semineri için Artvin'e giden Nail Güreli ağabeyimiz turizm bürosuna giderek Artvin'le ilgili broşür istedi. Büroda Antalya ile ilgili broşür vardı. Ama Artvin ile ilgili broşür yoktu. Bir kartpostal aradı. O bile yoktu.
     Güreli gülerek dedi ki:
     - Artvin'de futbol sahası yok. Bunun anlaşılır bir sebebi var. Çünkü düz alan yok. Ama broşür veya kartpostal niye yok. Onu anlamadım...
     
     Hükümet şimdi de sahilleri satacakmış. Baktılar memleket yönetemeyecekleri kadar büyük, taksit taksit elden çıkarıyorlar.
     Süleyman Demirel Kars'ta "Kurtar bizi baba" sloganıyla karşılanmış. Millet Baba'dan medet umuyorsa bu iktidardan da umudunu kesti demektir.
     THY'nin Kızıltoprak'taki bürosundan dün uçak bileti satın alan dostumuz dedi ki:
     - İşlemleri bitiren hanımefendi önüme bileti koydu, yan taraftan da bilet kabını alıp biletin yanına koydu. Bileti kabın içine koymak onun işiydi, bana bıraktı. Üstelik o anda ben ondan daha meşguldüm. Küçücük bir olay gibi görünüyor. Ama bu küçücük olay aynı zamanda bir memurun işine ve müşteriye saygısının da göstergesi değil mi?
     
     SİT alanları, Hazine arazileri, ormanlar...
     Dünyanın ve halkın ortak malı olan değerleri AKP hükümeti babasının malı gibi satmaya çalışıyor... Karşılığında üç beş kuruş para ve çok daha önemlisi yağmacıların siyasi desteğini alıp, halkın malını ranta dönüştürecek.
     Yapılan muhalefet ve eleştiriler hava cıva...
     Bu iktidarın sözünü dinlediği sadece üç güç var; TSK, ABD ve IMF...
     Hiç dinlemediği üç güç ise halk, sivil toplum örgütleri ve medya...
     Bu iktidar "demokrat" olabilir mi? Bu düzene demokrasi denebilir mi?
     
     Profesör Tahir Balcı yazıyor...
     "Almanca ve Fransızca Öğretmenliği mezunu olup İngilizce okumuş gençler, İngilizce öğretmenliğine atanmak için Adana Uğur Mumcu Alanı'nda bir gösteri düzenlediler. Basın kuruluşlarına telefon ederek gösteriyi haber veren Derya Acar'ın bir haber ajansından aldığı yanıt şu oldu:
     - Arkadaşlarınız coplanacak mı?
     - Anlamadım!
     - Coplama olayı olacaksa geliriz yoksa gelemeyiz...
     Gösteride coplama olmadı. Medya da gençlerin sorununu yazmadı."
     
     Ege'de Yatağan, Yenice, Yerköy, Tavşanlı, Soma, Tunçbilek termik santralları ya üretimlerini tamamen durdurdu, ya yüzde 5 - 10 kapasiteyle çalışıyor. Çünkü hesapsız doğalgaz yatırımları su ve termik santrallara ihtiyacı ortadan kaldırdı.
     Ancak komediye bakınız ki... Aynı bölgede yeni termik santrallar inşa ediliyor.
     Örneğin Çanakkale'ye bağlı Çan'da TEAŞ'ın işleteceği termik santral altı ay sonra hizmete girecek.
     Yetmiyor... Biga'nın Marmara Denizi' ne açılan kıyısında İÇDAŞ adlı şirket bir başka termik santral inşa ediyor.
     İÇDAŞ şirketler grubu ihaleyi 1997'de almış. 1998 yılında Çanakkale Valiliği'ne verdiği dilekçede yakıt olarak "doğalgaz" kullanacağını bildirmiş. Ruhsat almış. Ancak geçen yıl sonunda Çanakkale Valiliği'ne yaptığı yeni başvuruda yakıt olarak "gaz, kömür, fueloil" kullanabileceğini bildirmiş.
     Valilik de ya boş bulunmuş... Ya da başka etkenler rol oynamış.
     Santral için "çevresel etkileri önemsizdir" raporu vermiş.
     Biga'da insanlar çevre kirliliği yaratacak termik santrala karşı isyan halinde. Hele de 20 kilometre ötede Çan santralı inşa edilirken...
     Konuyu dün Enerji Bakanı Hilmi Güler'le konuştuk...
     Yeni termik santrala ihtiyaç olup olmadığını sorduk...
     Hilmi Güler:
     - İhtiyaç var, dedi, çünkü enerji üretimini tekrar doğalgazdan termik ve su santrallarına doğru kaydırmayı planlıyoruz...
     Yeni termik santrala gerçekten ihtiyaç var mı? Çok kuşkuluyuz.
     Termik santralların kirletme etkisini azaltacak önlemler alınıyor mu?
     Ondan da kuşkuluyuz... Biga halkı santrala isyan etmekte haklı...
     
     SARS'tan şimdiye dek 700 kişinin ölmesi büyütülürken, sigaradan her 7 saniyede 1 kişinin ölmesi neden anımsanmıyor?