Okurumuz Semih Kalkanoğlu yazıyor:
“Adana’da, Antalya’da çiftçiden kilosu 2 liraya alınan bir kilo kabak evimdeki soframa 25 liraya geliyor. Üreticiden kilosu 3 liraya alınan bir kilo domates evimdeki soframa 15 liraya geliyor. Üreticiden kilosu 4 liraya alınan patlıcan, evimdeki soframa 35 liraya geliyor.”
Semih Bey ayrıntılı hesap yapmış. Bir kilo kabağın taşıma masrafını, aracı kârını üzerine koymuş. Bir kilo kabak evimize 7 liraya ulaşıyor. Peki, neden 25 lira? Aradaki 18 lira kimlerin cebine gidiyor?
İşte bunun sırrı yıllardır çözülemiyor!
Yıllardır yeni hal yasası, üreticiden tüketiciye doğrudan pazarlama, kooperatifleşme gibi masallar dinleriz. Bunlar bir türlü gerçekleşmez. Çünkü üretici ve tüketici örgütsüzdür. Aracı-tefeci takımı örgütlüdür, siyaset üzerinde etkilidir.
Bir başka soru. Neden yeni bir tarım planlaması yapılmaz? Örneğin, neden İstanbul Ankara gibi illerin çevresindeki topraklar daha çok sebze tarımına ayrılmaz? Geçmişte İstanbul’un ihtiyacı İstanbul çevresindeki tarlalardan karşılanırdı. Böylece akaryakıt masrafı büyük ölçüde önlenecektir. Bu tür konularda ziraat odaları, ziraat mühendisleri neden konuşmazlar!
KAYRA
Elimizdeki küçük mütevazı kitap “Cahit Kayra Anısına” adını taşıyor. Uzun yıllar devlette bürokrat olarak çalışmış, bakanlık yapmış, ömrünün en verimli dönemini ise son yıllarda kitap yazarak geçirmiş olan Cahit Kayra abimize bir veda kitabı bu. Onun dostları olarak bizler izlenim ve anılarımızı yazdık. Ölümünün birinci yılında bu kitap çıktı ortaya. Tarihçi Kitabevi kitabı yayımladı, biz dostları geçen hafta sonu Tarihçi Kitabevi’nde küçük bir toplantıda onu andık, selam, sevgi ve saygılarımı gönderdik kendisine.
Kitapta Anais Martin, Bilsay Kuruç, Bingür Sönmez, Buket Uzuner, Cüneyt Akalın, Ersen Gürsel, Halil Akıncı, Hilmi Yavuz, Hasan Mani, İdil Biret, Melih Ziya Sezer, Mine Kırıkkanat, Murat Katoğlu, Sabri Ulaç gibi Cahit Kayra dostlarının anlatımları var. Cahit Bey’in 104 yıl süren onurlu yaşamının dostlarına yansıyan pırıltılarını bu kitapta bulacaksınız.
DAViD
Aydın Arkeoloji Müze Müdürü Abdülbari Yıldız eski eser kaçakçılığı suçundan tutuklanmış. İnternet ve gazete haberlerine göre, bir araçta yapılan aramada Donatello’nun ‘David’ isimli heykeli bulunuyor. Aydın Müzesi’nden rapor isteniyor. Müze heykelin sahte olduğunu, sahibine iade edilmesi gerektiğini belirtiliyor.
Heykel daha sonra Ege Üniversitesi’nde iki ayrı uzman tarafından inceleniyor. Tarihi eser raporu veriliyor.
Donatello’nun David heykeli Floransa’da Bargello Sarayı adlı müzededir. Belli ki ele geçen heykelcik orijinal eser değil. Değerli veya değersiz bir replika (bire bir kopya) olabilir. Haberlerde bunun belirtilmesi gerekirdi. Oysa haberler ele geçen heykelcik orijinalmiş gibi düzenlenmiş. Haberi veren gazeteler ve internet sitelerinde David heykelinin aslının nerede olduğunu bilen veya araştırma gereği duyan kimse yok mu?
KULE
Bir sanat kültür sayfasında Galataport meydanındaki kuleden saat kulesi diye söz edilmiş
Düzeltelim. O saat değil sancak kulesidir.
Öyle olduğu tepesindeki uzun direkten bellidir
Saat kuleye sonradan konulmuştur.
Böylece, biz de ukalalık hakkımızı kullanmış olalım!