AKP İstanbul Milletvekili Emin Şirin, partisinin bugün Antalya’da başlayan "milletvekillerinin dilek, öneri ve şikâyetlerini dinleme" toplantısına katılmayacak. Sebebini anlatıyor:
- AKP milletvekilleri, Başbakan ve bakanların yanıtlaması istemiyle bugüne kadar tam 159 tane yazılı soru önergesi verdi, ben de 34 önerge verdim. AK Parti Grup Yönetimi 159 önergeden sadece 66’sını, benim verdiğim 34 önergeden de sadece 8 tanesini Meclis Başkanlığı’na intikal ettirdi. Bu tutumun sebebini sordum, "Biz iktidar partisiyiz, yazılı soru önergesi şık olmuyor" yanıtını aldım. Milletvekilinin bir görevi de denetimdir. Denetim hakkımızın bu şekilde sansürlenmesi Anayasa’ya ve içtüzüğe aykırıdır. Kendi milletvekillerini muhatap almayan bu yönetim anlayışıyla Antalya’da ne konuşacağım?
Tüm araçlar vuruk çizik de "sürücü adayı" yazan arabalar ne hikmetse pırıl pırıl.
İlkelerin olacak
Seni satın alamayacaklar
Aptalların uydurduğu
Atasözlerine inanmayacaksın:
"Paranın satın alamayacağı şey yoktur."
"Herkesin fiyatı vardır."
Gibi sözlere kanmayacaksın
Onurunla, kimliğinle
ve beyninle
akıllı yaşayacaksın
üreteceksin, seveceksin,
sevileceksin
inançlarının arkasında duracaksın
sevgilerin karşılıksız, yardımların gizli olacak/
Seni attan, ottan ayıran özelliğin
farkına varacaksın
Çünkü sen insansın
Ve bunu yakaladığın gün
bembeyaz yaşayacaksın.
Bingöl’de insanları öldüren kusurlu müteahhitler ve denetçileri hâlâ bulunamadı. Gazetelere "İhale var, devlet inşaat yaptıracak" diye ilan verin, hepsi aynı gün çıkarlar ortaya.
CHP Milletvekili Kemal Derviş konuşmuş:
- Yerel seçimlerde başarılı olmamız için merkezden sola doğru tüm yelpazeyi kucaklamalıyız.
Kemal Bey’e sormalı:
- Tarafınızdan IMF çizgisine oturtulan CHP’nin solcu olmasına imkân var mı? Bir parti hem IMF’ci hem solcu olabilir mi? CHP’nin solcu olması sizden feragat etmesiyle mümkündür diye düşünen bizler acaba size göre solcu değil miyiz?
Amerikan Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz düzeltme yaptı:
- Türkiye özür dilesin demedim, hatasını kabul etsin dedim.
Bu sözler de boş... Çünkü Türkiye kabullenmesi gereken bir hata da yapmadı.
Tam tersine Türkiye kendi çıkarları açısından en doğru davranışı gösterdi.
Eğer ikinci tezkere Meclis’ten geçseydi şimdi Sabiha Gökçen Havaalanı’ndan ta Diyarbakır’a kadar en az 15 üste binlerce Amerikan askeri bulunacak, ülke işgale uğramış manzara arz edecekti. Gaziantep - Mardin arasındaki Amerikan üsleri yüzünden Suriye ile savaş gerginliği yaşanacak, turizm felç olacaktı. Türkiye, karikatürlere konu olduğu biçimde, para için komşusunu satan ülke damgası yiyecekti. Ordumuz Kuzey Irak’ta sonu belirsiz bir maceraya girecek, asker aileleri endişeli geceler yaşayacaktı.
İkinci tezkerenin reddi Türkiye’in kurtuluşu oldu.
Evet Erdoğan ve Gül ABD’ye tezkere geçecekmiş gibi umut verdiler, Washington’u yanılttılar. Ancak ABD kimin sözüne ne kadar güvenileceğini bilememişse hata Türkiye’nin olabilir mi? TBMM kararını neden beklemediler?
Birkaç söz de bizim Amerikancılara... Efendim Amerika’yı kızdırmamız çok kötü olmuş. Gelecekte büyük zararlara uğrayacakmışız.
Sanki tezkere öncesinde ABD ile aramız iyiyken Washington bizi âbâd etmişti...
Sanki IMF eliyle ABD tarafından krizden krize sürüklenen ülke biz değildik.