Amerika'da adamın biri oturmuş, işyerlerinde mesai saatlerinde alkolü serbest bırakmanın sağlayacağı faydaları sıralamış... Okuyalım:
1) İşyerinde stres azalır,
2) İlişkiler daha dürüst olur,
3) Maaş düşüklüğüne ilişkin şikayetler hafifler,
4) Maaş artışına ilişkin hayaller güçleneceğinden motivasyon artar.
5) İşçiler amirlere onların duymak istediklerini değil kendi içlerinden geçenleri söylemeye başlarlar,
6) Kışın işyerini ısıtma masrafları azalır,
7) İşe devamlılık artar, mazeret izinleri azalır,
8) İşini sevmeyenler artık buna aldırmaz olur,
9) Çalışanlar birbirine daha güzel görünmeye başlar,
10) Müessese yemeklerine ilişkin şikayetler azalır,
11) İşçiler akşam barda harcayacakları vakti işyerinde harcayarak fazla mesai yapmış olurlar,
12) Herkes düşüncelerini daha açık söyler,
13) Çalışanların öğle yemeklerinde içki içmeleri problem olmaktan çıkar.
Çiş bombası...
Uche, Amokachi gibi sevgili siyah futbolcularımızın memleketi Nijerya'da, aynen Türkiye'de olduğu gibi stadlara giriş sıkı kontrol altındaymış. Seyircilerin üzerinde bulunan bozuk paralar ve fırlatılmaya müsait malzeme kapıda polisler tarafından toplanıyormuş. Ne var ki bu önlemler Nijeryalı fanatik seyircileri yıldırmamış.. Son zamanlarda yeni bir saldırı silahı keşfetmişler... Ne o diye soracaksınız... Efendim stada girerken ceplerine küçük naylon torbalar koyuyor, maç sırasında bir ara tuvalete giderek bu torbayı idrarla dolduruyor, ağzını bir güzel bağlıyor ve dönüp rakip takımın taraftarlarına fırlatıyorlarmış... Son yapılan Dünya Gençler Futbol Şampiyonasında Nijerya - Kostarika maçında rakip takımın futbolcu ve taraftarlarına bombalardan birkaç adet sallamış... İsabet de kaydetmişler...
Tanrı bizim stadları korusun...
Ortanın neresi?
ÖDP'den İzmir milletvekili adayı olan Şair
Can Yücel, Radikal gazetesinin yaptığı röportajda siyasi konulara açıklık getiriyor. Son yıllarda tanımı zorlaşan
"ortanın solu", "ortanın sağı" gibi kavramlardan söz açıldığında
Can Yücel yanıtı yapıştırıyor:
"Onu bilmeyecek ne var; sabah pantolonunu giyerken maslahatını sağa koyarsan ortanın sağı olursun, sola koyarsan ortanın solu..."*
Cihan Demirci’den LAFORİZMAŞunu anlayamadık gitti..."Sessiz çoğunluğun sesi" Mesut Yılmaz mı yoksa Mahsun Kırmızıgül mü oluyor?..`İnternet fakiri'
Bayram günlerinde gazetelerde yayınlanan A.A. kaynaklı haber
"Türkiye internet fakiri" başlığını taşıyordu...
Kendi adı altındaki internet bölgesinde 3 bin 740 adet WEB sunucusuna sahip olan Türkiye, OECD'de sadece binde 6 paya sahipmiş...
Dünyada, geçen yıl ilk 7 aylık dönemde WEB sunucularının sayısı yüzde 41.4 gibi büyük bir artış kaydederken, Türkiye'de artış yüzde 9'da kalmış...
Türkiye'nin "TR" kodu altındaki ana makina sayısı 27 bin 861 olup bu kategoride OECD içinde sadece 400 bin nüfuslu Lüksemburg'u geçebiliyormuşuz...
Uzun sözün kısası...
Elektronik iletişim dünyasında geri kalıyoruz...
İleri ülkelerle aramızdaki fark açılıyor...
Nedir bunların anlamı?
Profesör
Erol Manisalı, geçenlerde yayınlanan
"Kırık Çizgiler" adlı kitabın bir yerinde
William Knoke'un
"Cesur Yeni Dünya" adlı kitabından söz ediyor... Bu kitabın vardığı sonuçları şöyle özetliyor:
- Üstün ekonomiler iletişimde, bilgi üretmede, teknolojik gelişmede yeni boyuta (dördüncü boyuta) giriyorlar.
- Alt basamaklardaki ülkeler, bunu yalnızca seyredecekler, aynen bir Hollywood filmi seyreder gibi, bu boyuta ancak seyirci olarak "katılabilecekler".
- Gelişmiş - gelişmemiş ülke farkları daha da açılacak. Bilgiye ulaşmada, yeni araçlar, onlara da (fakirlere) bazı yeni olanaklar sağlayacaksa da, bunlar ancak bireysel bazda ve dar bir çevre tarafından kullanılabilecek. Üstün ülkelerin olanaklarına, ulusal boyutta katılım olamayacak.
Prof.
Erol Manisalı devam ediyor:
...Bütün bunların anlamı, galiba şu: Yeni ve görünmez bir dünya imparatorluğu kurulmakta olup teknolojide ileri ülkeler (ya da toplumlar) bu imparatorluğun yöneticileri olacaklar.
...Dünya, iletişim ve bütünleşme bakımından sanki tek bir devlet olacak. Ancak, bu üstün teknolojileri ellerinde tutanlar,
"görünmez efendiler" olarak dünya imparatorluğunun görünmez merkezinde bulunacaklar.
***
Geleceğin fotoğrafında yukardaki çerçeveye girebilecek güçlü bir Türkiye göremiyoruz. Durumu bilelim, geleceğimize sahip çıkmaya çalışalım.
*İstanbul'un en zarif semtlerinden Yeniköy... Yeniköy'ün ana caddesinin kenarında geniş bir kaldırım... Büyükşehir Belediyesi getirmiş,
"Halk Ekmek" satış kulübesini tam kaldırımın üzerine yerleştirmiş. Ne estetik kaygısı, ne şehircilik ilkesi, ne insana saygı, ne birlikte yaşama duygusu... Bunların hiçbiri yok kenti yönetenlerde... O yüzden köye döndü bu canım şehir... Hem de en pejmürde cinsinden...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr