AkÅŸamcıların müdürü!..

       Geçenlerde hediyelik eşya zarafetindeki Yunan rakı şişelerinden söz etmiş:
     Â"Bizim baba yadigarı rakı ÅŸiÅŸeleri de benzer biçimlerde tasarlansa, fena mı olur?" demiÅŸtik...
       TEKEL Alkollü İçkiler Müessese Müdürü Ali Gök, bu yönde bir çalışma içinde olduklarını bildirdi... Sohbet arasında terbiyevi bir içki efsanesi anlattı. Büyük Tufan'dan sonra Nuh ve adamları yeni bitkileri dikiyor. Sıra "asma"nın dikimine gelmiş... Demiş ki Nuh:
       "Yarım metre derinliğinde bir çukur kazın ve asma tohumunu içine koyun. Üzerine iki kürek toprak attıktan sonra bir kuş kesip kanını akıtın. Üzerine dört kürek toprak daha.. Sonra bir aslan kesin, kanını akıtın. Üzerine dört kürek toprak daha.. Arkasından bir merkep kesip onun da kanını akıtın. Sonra çukuru örtün..."
     ÂÇevredekiler bir anlam veremedikleri bu "merasim"in nedenini sormuÅŸlar Nuh'a... O da açıklamış:
     Â"Bakın, bu aÄŸacın meyvesiyle soyumuz ilerde içki yapacak. İçkiyi içenler ilk baÅŸta kuÅŸ gibi cıvıldaÅŸacaklar. İçmeye devam edenler aslan gibi kükreyecek. Durmayı bilmeyenlerse merkepleÅŸecek..."
       - İyi bir ölçü.. Peki sizin üretimdeki ölçünüz nedir?
       - Az sayıda insanın "çok" içmesini değil, çok sayıda insanın "az" içmesini isteriz biz...

       İşe geç gelip erken gidenlerle ilgili "beyaz çizgi" öyküsüne bir katkı da okurumuz Hüseyin Dolun'dan geldi. Sayın Dolun, 1992 yılında Başkanvekili olarak görev yaptığı Çankırı - Şabanözü Belediyesinin personel giriş kapısına:
     Â"En büyük hırsız iÅŸinden çalandır"
       şeklinde bir ibare yazdırmış. Çok etkili olmuş.

       Genç, güzel ve cici kız, bazı ufak tefek gençlik sorunlarından dolayı bir ruh hekimine gitmeye karar vermiş. Güvenli olması için yaşlı başlı birini araştırmış. Bulup randevu almış. Hekimin odasına adeta ayaklarının ucuna basarak ve biraz da ürpererek girmiş. Masasında birşeyler okuyan hekim genç kızı görünce asabi bir sesle:
     Â- Buyrun soyunun, demiÅŸ...
       Kız üzerindeki ceketi çıkarmış:
     Â- Soyunun soyunun...
       Genç kız ruhsal tedavi için soyunmaya gerek olmadığını biliyor ama... Karşısındaki ne de olsa hekim. Üstelik sesi otoriter....
       Genç kız sonunda bir sütyen, bir külot kalmış. Hekim:
     Â- Hadi kızım sabaha kadar seni mi bekleyeceÄŸim, diye gürleyince kızcağız üzerindeki son iki parçayı da çıkarıp atmış.
       Aynı anda hekim üzerine atlamış kızın. Oracıkta ırzına geçmiş.
       Genç kız henüz olayın şokunu yaşarken ahlaksız hekim giyinmiş ve demiş ki:
     Â- Benim sorunum çözüldü, sıra geldi sizin sorununuzu çözmeye. Anlatın bakalım derdinizi...
       ***
       Madem söz soyunmaktan açıldı... Hastalanan annesini doktora götüren genç kızdan da söz edelim. Hekim şikayeti dinledikten sonra kıza dönmüş:
     Â- Soyunun, demiÅŸ...
       - Fakat doktor, demiş kız, hasta olan ben değilim, annem...
       Doktor anneye dönmüş:
     Â- Dilinizi çıkarın bakayım hanımefendi...
       ***
       Kadın göğsünden rahatsızmış. Doktora gitmiş. Doktor şikayetini dinledikten sonra;
     Â- Buyrun, ÅŸurada soyunun hanımefendi, demiÅŸ.
       Kadın "Utanırım" demiş, "rica etsem, ışıkları kapatabilir misiniz?"
       Doktor ışığı kapatmış. Birkaç dakika sonra;
     Â- Elbiselerimi nereye koyayım Doktor Bey?.. diye sormuÅŸ kadın...
       Doktor da yanıtlamış:
     Â- Benimkilerin üzerine lütfen...

       Türk İş'te Başkan Bayram Meral'le çekişen kimi sendikacılar geçenlerde onun mütevazi mal varlığına dil uzattılar. Bayram Meral de üç sayfalık bir basın bildirisiyle onlara gereken cevabı verdi. Aşağıda bu bildiriyi özünü değiştirmeden özetliyor, İşçi kökenli Sendika Lideri'nin mal - mülk trafiğini izlerken başınızın dönmemesi için bir yere sıkıca tutunmanızı tavsiye ediyoruz. İşte bildiri:
       ...Benim MESA'daki evim on yıl önce 1988 yılında alındı. 60 milyara alındığı iddiası iftiradır. Acar Kent'te beş dairemin olabileceği söylentisinin ne kadar gayri ciddi olduğu ortadadır. Ayvalık Sarmısaklı'da Tokgözler sitesinde 64 metrekarelik kooperatif evini 1977 yılında teslim aldım ve daha sonra sattım. Karayolları eski genel müdürü Yaman Kök' ün Etiler'de kurduğu kooperatifte dayalı döşeli bir evim olduğu iddia edilmektedir. Böyle bir evim bir zamanlar vardı; ama epey bir süre önce satıldı. İzmir'de EVKA'da oğlumun üzerinde olduğu iddia edilen kooperatif evi doğrudur; ancak bu ev de satılmıştır. Mersin'de karayolcular tarafından kurulan kooperatifin inşaatı devam etmektedir. Gaziosmanpaşa'da halen oturmakta olduğum ev, 1978 senesinde alınmıştır. Altınova'da yazlığım vardır. 1984 yılında alınmıştır...Yorgunlar sitesinde olduğu ileri sürülen ev ise yalnızca 240 metrekarelik bir arsaydı ve bu arsa da satılmıştır...MESA Sitesi'ndeki daire ise 1988 yılında alınmıştır....Benim Karum'da 24 metrekarelik bir dükkanımın ve ayrıca Rüzgarlı'da pasaj içinde 18 metrekarelik büfe türü bir yerimin olduğunu gazeteler yıllarca yazdı. Bunlar, daha önce sözünü ettiğim kooperatif evlerinin satılması yoluyla edinilmiş gayrimenkullerdir.
       Bu iftiraları yaratanların bilmedikleri birkaç konuya daha açıklık getirmek istiyorum. Ülkemizin dört bir yanındaki Karayolcular, yörelerinde kooperatif kurduklarında beni üye yapmak istemektedirler. Bunun ana nedeni, Genel Başkanlarının da üye olduğu bir kooperatifin yarattığı güvendir...Bu nedenle birçok kooperatife neredeyse zorla üye yapıldım. Bursa'da Karayolcuların yaptığı kooperatifte evim vardı; bittikten sonra sattım. Aydın Akbük'te Karayolcuların yaptığı kooperatifte tripleks evim vardı; bunu da sattım. Yine Ankara'da Barış Yapı Kooperatifinde evim vardı; bitti ve sattım.İzmir Karşıyaka'da Emlakbank'ın yaptırdığı sıra evlerden bir yakınımdan devraldığım ev vardı; sattım. Yenimahalle'de (girişte) Karayolcuların yaptırdığı kooperatifte bir yerim vardı; sattım. Kayseri'deki kooperatif evimi de Altınova'da halen mülkiyetimde bulunan yerimle takas ettim. Şimdilik aklımda olanlar bunlar.
       NOT: Bizim aklımızda kalanlardan da DİSK yöneticilerinden Kemal Sülker var. Rahmetli "laf olur" diye hiçbir kooperatife girmemiş, kirada ölmüştü.


Yazara E-Posta: masik@milliyet.com.tr