Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ulusal Kurtuluş Savaşımızın zafere ulaştığı gün olan 30 Ağustos’un yıldönümünde büyük Atatürk’e, O’nun silah arkadaşlarına, çilekeş Anadolu halkına ve her cephede kanıyla canıyla savaşan Mehmetçiğe minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz. Bu zafer hakkında Atatürk şöyle diyordu:

“30 Ağustos Zaferi, Türk Tarihi’nin en önemli dönüm noktasıdır. Ulusal tarihimiz çok büyük, parlak zaferlerle doludur, ama Türk Ulusunun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize değil, dünya tarihine yeni bir akım vermekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum... Bu alanda akan Türk kanları, bu göklerde uçuşan şehit ruhları, devletimizin, cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır.”

Yazar Falih Rıfkı Atay 30 Ağustos zaferi için şöyle yazmıştır;

“Neyimiz varsa, eğer bağımsız bir devlet kurmuşsak, hür vatandaşlar olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu Batı’nın pençesinden, vicdanımızı ve düşüncemizi Doğu’nun pençesinden kurtarmışsak, şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak, hepsini, her şeyi 30 Ağustos zaferine borçluyuz.”

Türk ordusunun kazandığı bu zafer Birinci Dünya Savaşı’nda mağlup olan bir devletin galipleri yenilgiye uğratmasının tek örneğidir. Tüm mazlum milletlere örnek olmuştur. Ne var ki son dönemlerde Kurtuluş Savaşı’na ve Cumhuriyet’e karşı yabancılaşma süreci yaşanıyor. Diğer ulusal günlerle birlikte 30 Ağustos önemsizleştiriliyor. Aslını inkâr eden, kahramanlarını tanımayan, tarihini unutan ulusların uzun süre yaşama şansı, başarılı olma ihtimali var mıdır?

KAYYUM

Mardin Valisi ve Kayyumu’nun devlet büyüklerine 600 bin liralık hediye verdiği iddiası gündemdeyken...

Bizim bir “Kamu Görevlileri Etik Kurulu”muzun bulunduğunu, 2004 yılında Avrupa Birliği’ne uyum için Etik Davranış İlkeleri Yönetmeliği çıkarıldığını hatırlatalım. Diyor ki yönetmelik:

“Kamu görevlisinin tarafsızlığını, performansını, kararını veya görevini yapmasını etkileyen veya etkileme ihtimali bulunan her türlü eşya ve menfaat hediye kapsamındadır. Kamu görevlilerinin hediye almaması, kamu görevlisine hediye verilmemesi ve görev sebebiyle çıkar sağlanmaması temel ilkedir. Kamu görevlileri, kamu kaynaklarını kullanarak hediye veremez, resmi gün, tören ve bayramlar dışında, hiçbir gerçek veya tüzel kişiye çelenk veya çiçek gönderemezler.” Köksal Toptan başkanlığındaki Etik Kurul ne diyor Mardin’e?

HEKİM

Kadıköy Osmanağa Muhtarı Zeynep Ayman mesaj geçmiş...

“Göreve başladığı günden bu yana güler yüzü ve donanımlı tıp bilgisiyle hastalarına hizmet veren Aile Sağlığı Merkezi doktorlarından Eyüp Borucu, sebep gösterilmeden görevden alınmıştır.” Ülkede yaşanan dramlardan biri de bu...Bir insan görevden alınınca gerekçesinin açıklanması gerekir. Gerekçe açıklanmayınca o kişinin çevresinde bir kuşku bulutu oluşur. Görevden alınan kişi kuşkuların altında ezilir.Adama suçlu muamelesi yapıyorsunuz. Ama suçunu açıklamıyorsunuz. Ne insafa sığar, ne vicdana...

GASTRO

Gastronomi yazarı Vedat Milor geçenlerde bir anket düzenlemişti:

- Menemen soğanlı mı iyi olur, soğansız mı?

Şimdi de yeni bir anket düzenlemiş:

- Balığa limon sıkılır mı, sıkılmaz mı?

Çoğunluğun fikrini anket sonuçlanınca göreceğiz... Radyo yıllarında rahmetli Eşref Şefik’in sohbetleri sırasında böyle sorular çokça sorulurdu.

Örneğin, bir defasında, dinleyici şu soruyu sormuştu:

- Lüferin ızgarası mı iyi olur, tavası mı?

Eşref Şefik şu yanıtı verdi:

- Izgarası iyi olur, ama tavası da fena olmaz...

Ve sözü şöyle bağladı:

- Bu soruyu da böylece cevaplamış olduk...

Haberin Devamı

LAMBA

Modern bir Çin hikâyesi...

Kadın, Alaaddin’in sihirli lambasını bulur.

Lambayı ovalamaya başlar ve cin her zamanki gibi çok geçmeden ortaya çıkar.

Kadın dileğini açıklar:

- Kocamın sadece benimle ilgilenmesini istiyorum. “Sabah kalkar kalkmaz, ilk iş beni düşünmesini, gittiği her yere beni de götürmesini istiyorum...”

Cin de kadının isteklerini anında yerine getirir, onu Iphone’a dönüştürür...