Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Bizim politikacıların yalanları, beceriksizlikleri, ülkenin kaderiyle oynamadaki sorumsuzlukları herkesin malumu... Ancak eğri oturup doğru konuşalım. ABD Başkanı Clinton'un bizimkilerden aşağı kalır yanı var mı? Yoksa o fersah fersah ileride mi?..
       Saksafoncu Başkan'ın marifetlerine bir bakalım...
       Oval ofisi, oral ofise dönüştürüp memurlarıyla seks yapıyor, marifeti ortaya çıkınca yalan söylüyor... Soruşturmalar sonucunda yalan söylediği kesinleşiyor; azledilmesi gündeme geliyor. Kongreyi kendi lehine etkilemek için Birleşmiş Milletler'i, hatta kendi Savunma Bakanlığı'nı ıskalayıp Irak'a operasyon başlatıyor. Kongre buna rağmen toplanıp azil kararı alınca bombardımanı durduruyor...
     Â"Amaçlarımıza ulaÅŸtık" diyor. Hangi amaca ulaşılmış?..
       Azil kararı çıktı... Saddam koltuğunda oturmaya devam ediyor. Irak bundan böyle UNSCOM'un çalışmalarına izin vermeyeceğini bildiriyor. Böylece Irak'ın bundan böyle kimyasal silahlar üretip gerçekten tehlike yaratmasına zemin hazırlamış oluyor. Irak'ın ambargonun kaldırılması isteği biraz daha haklılık kazanmış bulunuyor. Arap dünyası kendi arasında birleşiyor. Ortadoğu'da ABD ve İngiltere'ye karşı genel bir güvensizlik oluşuyor. Yapılan 1 milyar dolarlık harcama ve Irak'ta öldürülen onlarca masum ve sivil de cabası. Bütün bunlar Clinton'un pipisinin keyfi için yapılıyor.
       Çok kötü liderler gördük, ama böylesi bize bile gelmedi...

       Bir ingiliz yurttaşı Daily Telegraph'ın okur mektupları köşesine yazmış:
     Â"Tarihimiz askeri zaferlerle doludur. Biz bir zamanlar dünyanın dev ülkeleriyle savaşırdık. Gele gele, ABD'nin kuyruÄŸunda, savunmasız bir ülkeye bomba yaÄŸdırmayı zafer sayacak noktaya mı geldik?..
       Irak Başbakanı Tarık Aziz, İngiliz Başbakanı Tony Blair'i "Çöl tilkisinin kuyruğu" olarak tanımlıyor.
       Üzerinde güneş batmayan imparatorluğun geldiği noktaya bakınız...

       Okul yıllarında kız öğrenciler erkeklere göre daha başarılıdır.
       Daha az haylazlık eder, daha çok ders çalışırlar. Acaba neden?
       Sebeplerinden birini öğretim üyesi bir dostumuzun mektubunda, satır arasında bulduk. Diyor ki:
     Â"Okul yılları, özellikle Türkiye gibi ülkelerde kızlar için özgürlüklere giden bir yol, erkekler için ise yaÅŸanabilecek birçok özgürlükten vazgeçme olarak algılanmaktadır..."
       Doğru ve hoş bir saptama olarak kenara kaydedelim..

       Ankara'da kısa süre önce ekmeğe zam yapıldı. 200 gram ekmeğin fiyatı 40 bin liradan 50 bin liraya çıkarıldı. Fırıncılar Odası tarafından tespit edilen fiyat görünüşte üst sınır... Ancak bütün fırınlar aynı fiyatı uyguluyor. Daha aşağı fiyattan satmaya kalkışan olursa (örneklerini geçmişte verdik) başına birtakım kazalar geliyor. Bu arada... Belediye büfelerinde 250 gram ekmeğin satışı 25 bin liradan devam ediyor.
       Bir gariplik daha... Bakkal ve marketlerde 50 bin liraya satılan ekmek fırınlarda da 50 bin lira. Ekmeği bakkallara 34 bin liradan veren fırınlar vatandaşa 50 bin liraya satıyor. Kar katmerleniyor.
       Yıllardır "Ekmek tröstünün" belirlediği fiyatlarla ilgili olarak yazıp çiziyoruz... Ne Ticaret ve Sanayi Bakanlığı'nın, ne de Rekabet Kurumu'nun umurunda... Oysa ki 7 Aralık 1994 tarihinde kabul edilen "Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun"nun 4'üncü maddesi, böyle bir eylemi "Hukuka aykırı ve yasak" olarak tanımlıyor. Geçen yıl bu sütunlarda, ekmek fiyatlarını defalarca dile getirince Rekabet Kurumu resen araştırma başlatmıştı.
       Rekabet Kurulu Başkanı Aydın Ayaydın'a göre Kurul'un incelemesi geçtiğimiz yaz bitecekti. Eğer serbest rekabete aykırı bir durum saptanırsa (ki manzara gayet açık) sorumlularına büyük cezalar verilecekti. Aradan 6 ay daha geçti. Rekabet Kurulu'ndan ne bir ses, ne bir nefes... Kurul çimento, beyaz eşya gibi malları da incelemeye almıştı. O konularda da tık yok.

       Japonya Başbakanı Keizo Obuchi, bir televizyon röportajında söz Clinton'ın zamparalığından açılıp kendisine gelince şöyle diyor:
     Â- Ä°ÅŸler o kadar yoÄŸun ki, karımı aldatacak vaktim yok.
       Sonra da ekliyor:
     Â- Zaten kendi karısının güvenini kaybeden bir siyasetçinin mesleÄŸinde baÅŸarılı olmasına imkan yoktur.
       Bizim politikacıların Clintonvari marifetleri neden yok?
       Gerçi "Bir o eksikti!" diyeceksiniz ama, vakıa bu işte...
       Sizce neden yok?
       a) Bizimkiler çapkınlık yapamayacak kadar beceriksiz.
       b) Eşlerinden çok korkuyorlar.
       c) İktidarsızlık onlarda genel bir hastalık haline gelmiş durumda.
       d) Tek bir kadınla ilişkiden alacakları zevkin kat be katını zaten milletten alıyorlar.
       e) Çok dürüst ve ahlaklılar.
       Sizce hangisi?





Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr