Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Anton Çehov’un bir öyküsünü aktarmıştık... Adam yavru kediye dayakla fare tutmayı öğretiyordu... Yavru büyüdüğünde yaman avcı olmak ne kelime, her fare gördüğü yerde dayak korkusuyla yere siniyordu...
Sayın Yeşim Esemen bir başka deneyi aktarıyor bizlere...
"Bir laboratuvarda büyük bir akvaryumun içine bir büyük balık ve çokça küçük balık atılıyor. Büyük olanı haliyle acıktıkça küçükleri yiyor... Daha sonra akvaryumun ortasına dikey bir cam yerleştiriliyor ve akvaryum ikiye ayrılıyor. Büyük balık bir tarafa, küçük balıklar da diğer tarafa yerleştiriliyor. Büyük balık cam bölmeyi geçmek ve küçük balıkları yemek için defalarca deneme yapıyor. Bu durum tam 28 saat boyunca sürüyor. 28’inci saat sonunda büyük balık artık diğer tarafa geçmek için mücadele etmeyi bırakıyor. Ve sonunda cam bölmeyi kaldırıyorlar. O da ne! Büyük balık artık küçükleri yemek için hiçbir hamle yapmıyor... "
Buna psikolojide "öğrenilmiş acizlik" deniyor!
İstatistiklere göre, bir çocuk ergenlik yaşına gelinceye kadar ortalama 148.000 defa, anne babanın, öğretmenin, otoritenin, "yapma, elleme, dokunma.." gibi sözlerini duyuyormuş. Böylece cici çocuk oluyor. Büyüyünce etliye sütlüye karışmadığı gibi kendisine başkalarının izin verdiği büyüklükte (küçüklükte) bir dünya çizip içindeki monoton hayatıyla mutlu olmaya çalışıyor...

Filozofların aydınlatamadığı toplumları şarlatanlar aldatır.



ORAN’da nöbete yattım, Sayın Başbakanın evden çıkmasını bekliyorum. İcap ederse kendimi arabasının önüne atacağım, beni ezip geçmeden erken seçim yapamazsınız Sayın Başbakanım diyeceğim. Öyle de öldük, böyle de öldük nasıl olsa.
Gaffar Yakın

KAT KARŞILIĞI milletvekili, diye ilan vermiş, yetmemiş, altına da açık adımla cep telefonumu vermiş. Ben kat karşılığı satılacak adam mıyım lan şerefsiz! Su içinde en az üç apartman karşılığı ederim be.
Raci Rayiç

YEMEK ODASINI götürdük, yatak odası takımı kalsın dedim, dinlemedi. Yatak odası takımını götürürken adamla karısını yataktan düşürdü, anında enselendik. Ben bu kadar açgözlü hırsız görmedim abi.
Rakım Takım.

Mesut Yılmaz’ın memleketi Çayeli’nde hâlâ asılı duran pankart;
"Çayumuz elden gittu, avukati kayiptur Tek umudumuz kaldi, o da Recep Tayyip’tur."

Paris’in cadde, bulvar ve meydanlarına 100’den fazla matematikçinin adları verilmiştir...... Rue Ampere, Place Chatelet, Boulevard Carnot vb...
Newton, Galileo gibi Fransız olmayan matematikçilerin adlarına da rastlayabilirsiniz Paris sokaklarında...
Türkiye toprakları dünyaca ünlü 22 matematikçinin doğum yeridir...
Bunlar; Anexogoras, Anthemius, Apollonius, Autolycus, Callippus, Chrysippus, Dinghas, Eudoxus, Heraclides, Hipparchus, Leucippus, Menaechus, Philon, Proclus, Kadızade, Siuplucious, Sporus, Thabit, Thales, Theodosius, Theon, Xenocrates’tir...
Dünyaca ünlü tek Türk matematikçi Cahit Arf, Selanik doğumludur...
Türkiye’de tek bir sokak ya da cadde ünlü bir matematikçinin adını taşımamaktadır...
İzmirliler Theon’un, İstanbullular Proclus’un, Bursalılar Kadızade’nin, Kadıköylüler Xenocrates’in hemşerisi olduklarını bilmezler...
Çoğunluğu eski Yunan ve Roma’da yaşamış yukardaki ünlü matematikçilerin adları doğdukları yörelerde birer sokağa verilse en azından imaj açısından şık olmaz mıydı?
Geçelim cadde, sokak ve matematikçileri...
Türkiye’de bilim adamı adı taşıyan bir üniversite de yoktur..
Süleyman Demirel, Adnan Menderes, Sütçü İmam üniversiteleri vardır ama bir üniversiteye de örneğin Cahit Arf’ın adının verilmesi düşünülmemiştir. Genelde halkımız Medyum Memiş’i Cahit Arf’tan daha iyi tanımakta, Memiş’in daha çok şey bildiğine inananların sayısı hatırı sayılır bir yekûn oluşturmaktadır.
İlginç bir tesadüf(!) toplumumuz çağa ayak uyduramamaktadır...