Ankara'daki 9'uncu Ulaştırma Şurası'na sunulan, Demiryolu Ulaştırması Komisyon Raporundan kimi ilginç satırlar...
- Avrupa'da yapılan bir araştırmaya göre... Ulaştırma sistemlerinde ölüm riski 1 milyar yolcu / 1 km. başına demiryollarında 17 iken karayollarında 140; yaralanma riski demiryollarında 41 iken karayollarında 10 bin'dir.
- Ülkemizde (milyar yolcu / km başına) kaza sayısı, 1996 itibarıyle karayollarında 2 bin 200 iken, demiryollarında 100'dür. Yani karayollarında demiryollarına göre 22 kat daha fazla kaza meydana gelmektedir.
- Ülkemizde meydana gelen kazalardaki ölü sayısı (milyar yolcu / km başına) karayollarında 40 iken, demiryollarında kuruluşun hatalarından kaynaklanan kazalarda 5'tir.
- Demiryollarının hava kirliliğindeki payı yüzde 5 iken karayollarının payı yüzde 85 düzeyindedir.
- Karayollarındaki gürültü şiddetinin 72 - 92 desibel arasında değiştiği tesbit edilmiştir. Buna karşın, saatte 150 km. hızla giden bir trenin gürültüsü 65 - 75 desibel arasındadır.
Bütün bu gerçekler ortadayken son 50 yılda demiryollarını ihmal edip bütün yatırımı karayoluna yapmışız. Bu cehaletin, daha doğrusu ihanetin bedelini hergün 20 masum insanı trafik canavarına kurban ederek ödüyoruz.
Uçak Atlantik üzerinde bozulmuş. Tek motorla ağır ağır ilerliyor. Yolcular yarı panikte. Kimisi dua ediyor, kimisi ağlıyor. Genç ve dalyan gibi bir kadın ayağa kalkmış:
- Ben, demiş, kadın olarak dünyaya geldim, kadın gibi ölmek istiyorum...
Ve etraftakilerin şaşkın bakışları arasında devam etmiş:
- Bana ömrümün son demlerinde kadın olduğumu hatırlatacak bir erkek var mı aranızda?
Birkaç koltuk ilerde oturan boylu boslu, yakışıklı delikanlı "Ben varım" der gibi ayağa kalkmış. Ağır ağır üzerindeki gömleği çıkarmış. Kadına dönmüş:
- Al şunu ütüle, demiş.
***
Bu bir fıkra değil, olmuş vaka...
Yargıç, "Karımla zevklerimiz uyuşmuyor" diyerek boşanmak isteyen delikanlıya soruyor:
- Karınızla hangi zevkleriniz uyuşmuyor?
- Mesela onun erkek arkadaşını beğenmiyorum...
Adalet Bakanlığı koltuğunda oturan ancak bakanlığıyla ilgili sorunların çözümünden umudu kesmiş görünen Oltan Sungurlu'nun "memleketin çivileri çıkmış" sözü hayli ilgi çekti. Arkadaşımız Fahrettin Fidan, Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'yu dün Meclis'te buldu ve sordu.
- Edirne'deki olaya ne diyorsunuz efendim?
- Hatırlarsınız, bundan birkaç ay önce Edirne'deki iki savcının kavgası basına yansımıştı. Kadın meselesi yüzünden kavga eden bu savcılardan biri, arkadaşının yanısıra, Edirne Cezaevi'ndeki hukuk dışı uygulamalardan da söz etmişti. Söz konusu savcının kavga ettiği arkadaşıyla ilgili iddialarını müfettişlere incelettik ve her ikisini oradan alarak başka illere verdik.
- Ya Savcı Bey'in Edirne Cezaevi'ndeki olaylara ilişkin iddiaları?...
- O iddiaların yer aldığı gazeteyi ben görmedim. Bu yüzden de o konuda bir soruşturma yapılmadı.
- İyi ama o iddialar yerel bir gazetede değil, Milliyet gazetesinde yer almıştı. Milliyet gibi bir gazeteyi okumamış olmanız mümkün mü?
- Sanırım ilgili arkadaşlar, ceza alan bir savcının o kızgınlık içinde söylemiş olduğu şeylerdir, düşüncesiyle önemsememişler bu lafları...
- Olur şey değil, değil mi?
- Öyle ama, o savcının da hatası var bu işte...Gazeteye demeç veriyor ama iddia ve şikayetlerini iki satırlık bir yazıyla bakanlığa iletmiyor...Kabul edilir şey değil.
- Memleketin, bu arada cezaevlerinin çivisinin çıktığının anlaşılması için ille böyle bir olayın yaşanması mı gerekiyordu?
- Bakın ben size birşey söyleyeyim; Bana hergün yüzlerce talep geliyor. Bunların neredeyse tamamına yakını, şu mahkumu şu cezaevinden al, bu cezaevine naklet, şeklinde... Üstelik de aklınıza gelebilecek, gelmeyecek herkesten geliyor bu talepler. Ben daha ne söyleyeyim?
- Böyle bir skandal Edirne'de değil de, bir Avrupa ülkesinde meydana gelseydi, Adalet Bakanı ve diğer ilgili kişilerin hali nice olurdu?
- Ben bu soruya cevap vermem.
***
Arkadaşımız Fahrettin Fidan, Oltan Sungurlu ile bu konuşmayı yaparken yanlarına ANAP milletvekili Hayrettin Uzun geldi, Sungurlu'nun kulağına eğildi.
- Sayın Bakan, sizden halkım adına bir ricada bulunabilir miyim?
Sungurlu, hayrola, der gibi bakınca, Uzun, ricayı şöyle aktardı:
- Halk, Edirne'deki mahkumlara sağlanan olanakların ve tanınan hakların kendilerine de tanınmasını istiyor. Rica etsem şu işle bir ilgilenir misiniz? Sungurlu, ricayı duymazlıktan geldi.
Yazara E-Posta: masik@milliyet.com.tr