Bir arkadaşımız şu notu geçti:
"Dün gece Aksaray Orduevi'nde kardeşimin nişan töreni vardı. Merasim sonunda final şarkıları çalınıp söylenirken sahnedeki solist kapanış şarkısı olarak ne çaldı biliyor musun? 10'uncu Yıl Marşı'nı... Hem de Kenan Doğulu'nun ritmiyle değil normal marş şeklinde... Önce herkes hafif bir şok geçirdi. Çünkü bir önceki şarkı "Dönülmez akşamın ufkundayız" idi. Ardından herkes ayağa kalkıp en coşkulu tavrıyla bağıra çağıra marşı söyledi..."
Arkadaşımızın şaşırdığına biz şaşırmadık. Maçlarda İstiklal Marşı'nı söylemek adet olduğu gibi orduevindeki nişanlarda da 10'uncu Yıl Marşı söylenebilir.
Anlamlı ve duygulu bir marş...
Bizim marşı her dinleyişte şaşırdığımız bir başka nokta var.
Bu marş malum 1923 - 33 yılları arasındaki sosyal ve ekonomik zaferleri anlatıyor...
Bir yabancı bu marşı dinlese de bize:
- Cumhuriyet'in ilk 10 yılındaki savaşlardan açık alınla çıktığınızı anladık. Peki geri kalan 65 yılda ne yaptınız, nerede son 65 yılda yaptıklarınızın marşı, diye sorsa...
Ne yanıt vereceğiz?..
Dilmiz varmıyor şarkısını yazmaya, mı diyeceğiz?..
Bizim Oscar'lar...
Milletçe iyiden iyiye dağıttık.
Bu kargaşada Oscar'ları bir de biz dağıttık.
En iyi Film:
Er Bakan'ı KurtarmakEn İyi Yönetmen:
Steven Erbakan
Filmin Konusu:
Er Bakan irtica hayallerine tutsak düşmüştür. Bir grup küskün,
Er Bakan'ı kurtarmak üzere yola çıkarlar. Bir süre sonra
"Yahu kendi düşen ağlamaz. Biz kendimizi kurtaralım" derler.
En İyi Erkek Oyuncu:
Euyip Aşıq (Aşık Çete Pir filmindeki performansıyla)
En İyi Kadın Oyuncu:
Dean Su Chiller (Paçayı Kurtarmak filmindeki rolüyle)
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu:
Hüsam Jean Doruk (Er Bakan'ı Kurtarmak) filmindeki performansıyla
*Cihan Demirci’den LAFORİZMA
Erbakan bu yıl şeytan taşlama yerine kendi partisi Fazilet'i taşlamayı tercih etti!..
Sivil toplum
Radikal Gazetesinde bir başlık:
"Sivil toplum ayaklandı".Devamı şöyle:
"TÜSİAD'ın ardından dün de İstanbul Sanayi Odası ve İhracatçılar Meclisi seçim sürecini kendi kişisel çıkarları uğruna engellemeye çalışan milletvekillerine sert tepki verdi..."
***
Radikal'in aynı sayfasında altta minik bir haber...
"Sanayi üretiminde geçen yılın tümünde kaydedilen artış yüzde 1.8 oldu. Üretim artışı kamu sektöründe YÜZDE 5, özel sektörde BİNDE 4 oldu. DİE verilerine göre üretim geçen yılın son 3 ayında yüzde 5.1 geriledi..."
Not: Sivil Toplum(!) boşuna ayaklanmıyor yani...Demokrat Meclis!
Siyaset bilimcisi Profesör
Zafer Üskül, TBMM'nin hal - i - pür melalini yorumluyor dün geçtiği notta.. Okuyalım:
...21 Mart Pazar günü TBMM'de yaşananlar utanç vericiydi. Küskünler hareketi baştan yanlıştı. Fazilet Partisi, kendisini yok etmenin yolunu açacak yanlışlar yaptı.
Bütün bunlar doğru.
Peki, 22 Mart Pazartesi günü, hükümet hakkındaki gensoru üzerine verilen güvensizlik önergesinin reddedilmesinden sonra, Anayasa'nın 83'üncü maddesinin değiştirilmesi için verilen önergenin görüşülmesi sonucunda alınan karar doğru muydu?..
83'üncü madde, milletvekili dokunulmazlığıyla ilgili. Önerge, dokunulmazlık zırhını küçültmeyi öngörüyor. Hazır TBMM toplanmış ve konuyu görüşüyor. Halkın istekleri doğrultusunda bir Anayasa değişikliğini yapmak için fırsat çıkmış. Peki, TBMM ne karar veriyor?..
Pazartesi akşamı, TBMM'nin bu konuda yaptığı oylamanın sonucunu öğrenebilmek için neredeyse bütün TV kanallarının haber programlarını dolaştım. Hayır, bu konu haber olmamıştı.
Salı sabahı gazetelerden öğrendim: Anayasa değişikliği önerisi kabul edilmemiş. Bu önergeyi kabul etmeyenler arasında, ANAP'tan, DYP'den, DSP'den yeniden milletvekili seçilecek çok sayıda milletvekili olsa gerek. Oylama sonucu bunu gösteriyor.
Bu arada, hazır TBMM toplanmışken, DGM'lerle ilgili Anayasa değişikliği neden gündeme getirilmedi? Başbakan
Bülent Ecevit, böyle bir değişiklik için TBMM'nin toplanmasını olanaklı görmediğini açıklamıştı daha önce. Ama, madem ki TBMM toplandı, DGM'nin
Öcalan'la ilgili olarak vereceği kararın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde mahkum edileceğini bile bile,
Ecevit konuyu neden gündeme getirmedi?..
Bu sonuç, 19 Nisan'da oluşacak TBMM'den, demokratikleşme doğrultusunda çok da umutlu olmamak gerektiğini gösteriyor.
Çok yazık...
*
Hergün bir sürü pop şarkıcısı türüyor.Toplum olma sürecinden poplum olma sürecine gidiyoruz... Kenan TunçMotordan sesler
Uçak kalkış için aprondan ayrılmış, bir süre piste doğru ilerledikten sonra geri dönmüş, apronda tekrar beklemeye koyulmuş. Yolculardan bu gecikme için özür dilenmiş. Aradan bir saat geçmiş. Nihayet uçak tekrar piste doğru ilerlemeye başlamış. Yolculardan biri meraklanarak hostesi çevirmiş:
- Ne oldu söyler misiniz?
- Önemli birşey değl, demiş hostes,
uçağın pilotu motordan garip sesler duyduğunu söyleyerek geri döndü. Yeni bir pilot bulunması zaman aldı...
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr