Son yıllarda gazete manşetlerinde patlayan nice
"ÅŸok haber" ve
"şok açıklama" sonradan fos çıktığı için
"Uğur Mumcu'nun katilleri yakalandı" haberine haklı olarak temkinli yaklaşıyor kamuoyu... Gerçi yetkililer bu defa çok umutlu. Ama görünürde de
"itiraf"tan başka bir kanıt yok. Sanıklar ifadelerinin baskı altında alındığını iddia edip yarın mahkemede kendilerini kurtarabilir. Temkinli durmakta yarar var.
      Yakalanan sanıklardan
Yusuf KarakuÅŸ ve
Abdülhamit Çelik, iki İranlı ajanın
Uğur Mumcu'nun arabasının altına bomba yerleştirmesine yardımcı olmuşlar.
      Suikast ilk bakışta İran kaynaklı...
      Ama bu ilk bakış soru işaretlerini gidermiyor.
      Biliyorsunuz, DGM Başsavcısı
Nusret Demiral ve savcı
Ülkü Coşkun başta olmak üzere birçok devlet görevlisi bu cinayetin aydınlanmaması için çalışmakla suçlanıyor. Devlet içinde 7 yıldır bu cinayetin aydınlanmasına karşı direnç var. İran ve Türkiye'deki uzantısı Hizbullah
"devlet" içinde bu kadar güçlü mü?
      Yoksa Avukat
Emin Değer gibi isimlerin iddia ettiği üzere...
      Ön planda İran bağlantılı ajanlar yer alırken perdenin arkasında ABD veya diğer Batılı ülkelerin istihbarat örgütleri mi gizleniyor?
      Göreceğiz...
"Ogıdak Olcek gali"
      Cumhurbaşkanı çıkaran Afyonluların keyfine diyecek yok. Afyonluların ağzıyla söyleyelim:
"Ogıdak olcek gali..."      Yeni Cumhurbaşkanının hayat hikayesinden anlıyoruz ki, ona sahip çıkacak başka yöreler de var... Yeni Başkan'ın ailesi Serez'den gelmiş. Trakya göçmenleri de
"bizden" diyecek. Ataları Trakya'ya Kafkasya'dan göçmüş; Çerkezler, Karaçaylar, Çeçenler, Dağıstanlılar da sahip çıkacak... Hanımının kızlık soyadından anlaşılıyor ki, yeni başkan Bitlislilerin de eniştesi.
"Kürümoğulları" üstelik
İsmet Paşa'nın sülalesi. Hemşerilik önemlidir. Ben de bir Afyonluyum. Afyon Lisesi'nde de okudum. Ancak orta okula kadar...
      Afyon'da liseyi bitirseydim, altılıyı belki ben tutturacaktım. Neyse çarkıfelek iyi döndü, cumhurbaşkanlığı koltuğu sonunda layığını buldu.
     Â
(İmza: Bir Afyonlu) Ortanca çiçeği
      Okurumuz mektubunda bu mevsimin çiçeği olan Ortanca'nın anlamını soruyor:
     Â
- Acaba ne uzun ne kısa olması dolayısıyla mı bu ad verildi bu hoş çiçeğe?      Hayır efendim... Fransızca
"Hortense"i almış evirmiş çevirmiş
"Ortanca" yapmışız. Durum bundan ibaret.
Yüzyılın Avrupalısı
      Hayatımızı güzelleştirmek ve tarihimizi kurtarmak için gösterdiği çabalar karşılığında çoğu zaman bir teşekkürü bile çok gördüğümüz
Çelik Gülersoy, dünyaca ünlü
"Baron's Who is Who" Ansiklopedisi'nde
"Yüzyılın en başarılı 500 Avrupalısından biri" sıfatıyla yer aldı...
"Baron's Who is Who" Ansiklopedisi Harward, Cornell, Stanford gibi köklü üniversiteler ile ABD Kongre Kütüphanesi'nin temel başvuru kaynakları arasında... Kendi alanında hayranlık uyandıran başarılara imza atmış, yeni yüzyıla ışık tutacak nitelik ve düzeye erişmiş 500 Avrupalı şahsiyet arasında; bilim adamları, sanatçılar ve devlet adamlarıyla birlikte sayıyor
Gülersoy adını...
Sezer'li anılar
      Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer'in
"Artık otomobilime atlayıp dolaşamayacak mıyım, çarşı pazarda alışveriş keyfinden mahrum mu kalacağım?" şeklindeki sözleri kimilerimize espri ya da fantazi gibi gelmiş olabilir. Ne var ki dostlardan duyup dinlediklerimiz
Ahmet Necdet Sezer'in bu sözlerinde tamamen samimi olduğunu gösteriyor. Hukuklu dostumuz
Mehmet Mumcu telefonda anlatıyor:
      - Yaklaşık iki ay önceydi. Gaziosmanpaşa Migros mağazasından alışveriş yaptım. Hesabı ödemek için kasaya yaklaştığımda baktım tam önümde
Ahmet Necdet Bey duruyor. Kendisiyle Hukuk Fakültesi'nde aynı sınıftaydık. Merhabalaştık.
Ahmet Bey hesabı ödemek için kredi kartını uzattı. Kasadaki delikanlı kredi kartını aldıktan sonra
"Hüviyetinizi görebilir miyim?" deyince ben eğildim,
"Delikanlı Anayasa Mahkemesi Başkanı'nı tanımadın mı?" diye soracak oldum. Delikanlı şaşkın şaşkın bakarken
Ahmet Necdet Bey,
"Aldırma Mehmet Bey, böylesi daha iyi" dedi gülümseyerek... Hesabı ödedi. Ayrıldık. İki elinde iki poşetle uzaklaştı. Dikkat ettim yanında ve çevresinde koruma polisi yoktu...
      ***
      Şu sıralarda kitap vitrinlerini süsleyen
"Bürokratlar Nereye Koşuyor" adlı kitabın yazarı
Teoman Yazgan anlatıyor:
      - 1964 yılında Ziraat Bankası Müfettiş Yardımcısı olarak Dicle ilçesindeydim.
Ahmet Necdet Sezer Bey de yargıç olarak Dicle'ye atanmıştı. Akşamları Ziraat Bankası'nın bahçesinde buluşurduk. Kaymakam
Nejat Yardımcı, diğer yargıç
Ayhan Önal ve Ziraat Bankası Müdürü
Zekeriya Çakan ile birlikte uzun sohbetlerimiz olurdu.
Necdet Bey düşünce ve davranışlarında dengeli, az ama öz konuşan bir kişiydi. Kadın - erkek eşitliği üzerinde durduğunu, bölge kadınlarının ezilmişliğini dile getirdiğini anımsıyorum...
      ***
      Dileğimiz... Sayın Cumhurbaşkanı'nın çevrenin yozlaştırma girişimlerine direnmesi,
"Halktan biri" kimliğini Çankaya'da da sürdürmesi... Zira yüksek koltuklarda
"Büyük adam(!)"a değil,
"Halka sırtını dönmeyen adam"a ihtiyaç var.
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr