İngiliz basını, eski başbakanlardan Harold Wilson'ın 1967 ve 1968'lerde Beyaz Saray'da Başkan Lyndon Johnson ile yaptığı "muhabbetleri" tefrika ediyor şu günlerde... Rivayet o ki...
     ÂWilson, o sohbetler sırasında gözlerini Beyaz Saray'ın pembe pancurlarına dikip ve derin derin iç çekip "51'inci eyaletiniz de biz olsaydık keÅŸke!" dermiÅŸ Johnson'a...
     ÂWilson'ın mesai arkadaÅŸlarınca doÄŸrulanmayan bu iddia üzerine ünlü tabloid gazetesi Sun diyor ki:
     Â"Neden olmasın! Geç kalmış sayılmayız! `Avrupa BirleÅŸik Devletleri' rüyasından tez elden uyanıp hemen o an ABD'nin 51. eyaleti olalım!.. ABD'ye katılmamamız için hiçbir sebep yok. Katılmamız içinse onlarca sebep var!.."
     ÂVe sebepleri de sıralıyor Sun:
      * ABD'de vergiler İngiltere'den daha düşük. Mesela.. İngiltere'de yüzde 20 olan gelir vergisi oranı ABD'de yüzde 15... Üstelik Avrupa Birliği vergi oranlarını daha da yükseltmek için baskı yapıyor.
      * ABD'de skandallar daha seksi. Özel hayatını sır gibi saklayan Avrupalı politikacıların tersine ABD'li politikacıların kirli-temiz tüm çamaşırları ortalık yerde...
      * ABD'de Viagra daha kolay bulunabiliyor. Sırf Viagra mı? İğneden ipliğe herşey.. Hem de İngiltere ve Avrupa'dan daha ucuza...
      * Amerikalılar, Avrupalıların çoğundan daha iyi İngilizce konuşuyor.
      * ABD'de işsizlik oranı daha düşük, maaşlar daha yüksek, suç oranı hızla düşüyor, insanlar daha uzun yaşıyor ve şehir içi telefon konuşmalarını bedava yapıyorlar.
      * Amerikan müziği İngiliz ve Avrupa müziklerinden daha etkileyici. Sabah akşam İspanyol, Alman veya Fransız pop müziği dinlediğinizi düşünsenize bir! Dayanılır mı?
      * Hollywood filmleri çok daha sürükleyici. Sanatsal Avrupa filmlerinin ne anlattığını çözebilmek için ise göbeğiniz çatlıyor.
      ***
      Türkiye'de binlerce faili meçhul var.
      Kendimize sormamız gereken soru
      Meçhule giden bir ülke mi kalkar bu limandan...
      ***
      Adayı biliyoruz... Aday adayını biliyoruz... Ama takoz aday nedir, onu ilk kez duyuyoruz, diyeceksinizdir herhalde... Biz de bilmiyorduk, dün CHP Balıkesir milletvekili Önder Kırlı'dan duyduk. Ne miymiş?
     ÂKırlı'ya kulak veriyoruz:
      - Biliyorsunuz, her parti kendisine başvuruda bulunan milletvekili aday adaylarından bağış adı altında bir miktar para ister. Bu para, genelde, bayan aday adayları için 250, erkek aday adayları için 500 milyon lira gibi bir rakamdır. Bayan aday adayları açısından teşvik edici olsun diye bu miktar bizim partide düşük tutuldu ve 50 milyon lira olarak belirlendi. Rakamın böylesine düşük tutulmasının bir hayli yararı oldu ve çok sayıda bayan aday adayı milletvekili olmak için partimize başvuruda bulundu. Ammaaaa... Birtakım uyanık aday adaylarımız bunu fırsat bilip ne yaptılar, biliyor musunuz? Aday adaylığını aklından bile geçirmeyen partili bayanlardan bazılarını, parası benden deyip önseçime girmeye ikna etmeye başladılar. "Parayı nasıl olsa kendim ödemeyeceğim ama ya kazanırsam!" diye düşünen pek çok bayan bu işe evet deyince, bayan aday adayları sayımızda müthiş bir patlama oldu. Aday adayı sayısında patlama olunca ne olacak? Delegelerin önseçimde kullanacakları oylar, aday sayısı çok olduğu için ister istemez dağılacak. Dağılınca ne olacak? Tabii ki bundan bu tezgahı hazırlayanlar karlı çıkacak ve seçilme şansı artacak. En azından hesapları bu... Haaa, bu hesap ne kadar tutar? Yoksa tutmaz da ters mi teper? Onu ileride göreceğiz.
      ***
     ÂCihan Demirci'den LAFORÄ°ZMA
      Senin oy hakkını bile çok gördüğün Almancılara, Almanlar çifte vatandaşlık hakkı vermiyor diye kızmaya hakkın var mı?
      ****
      Amerikalı yetkililer nazik insanlar... Irak'a attıkları füze ve bombaların 11 kişiyi öldürüp yaklaşık 20 kişiyi yaralamasından üzüntü duyduklarını açıklamışlar:
     Â- Fakat, demiÅŸler, bunun suçlusu Saddam Hüseyin'dir... Irak semalarında devriye uçuÅŸu yapan Amerikan uçaklarını tehdit etti...
     ÂKörfez'deki Amerikan birliklerinin Komutanı Orgeneral Anthony Zinni, Irak'ın hava savunma radarlarını ve askeri tesislerini vurmaya devam edeceklerini bildirdikten sonra bunu da mantıklı (!) bir sebebe baÄŸlıyor:
     Â- Irak'ın düşmanca hareketlerinin artması...
     ÂABD ve Ä°ngiltere, Irak hava sahasının üçte ikisini Irak uçaklarına yasak bölge ilan etmiÅŸ. Burada istedikleri gibi uçuyorlar. Irak kendi hava sahasında uçan uçakları radar takibine alınca "düşmanca" hareket etmiÅŸ oluyor.
      Irak'ın UNSCOM (casus) heyetinin denetimlerine güçlük çıkarması üzerine:
     Â- Vaaay BM kararlarına karşı çıkıyor!
      diye ayağa kalkan hukukseverler ABD'nin baştan aşağı BM kararlarına aykırı saldırılarını ise atari oyunu izler gibi boş gözlerle izliyor.
      Amerika: "Saddam'ı devireceğim" diyor...
     ÂSaddam'ı devirince dünya petrol rezervlerinin yüzde 10'unu elinde bulunduran Irak'ı kontrol altına alacak. Ancak Saddam kolay kolay devrilecek gibi görünmüyor. Peki o zaman ne yapacaksınız? Onu devirmeyen Irak halkını cezalandıracaksınız. ÇoluÄŸu çocuÄŸu aç bırakacaksınız.. Yetmedi mi? Yanlışlıkla halkı bombalayacaksınız... Ki Irak'lılar isyan etsin, Saddam'ı devirsinler. Devirmezlerse kendileri bilir...
      Bu çirkin oyun aynı zamanda Amerikan halkının dikkatini Clinton'dan uzaklaştırmaya yarıyor. Clinton içerde sıkıştıkça Irak'a saldırıyı yoğunlaştırıyor. Iraklı çoluk çocuk bir yandan da Clinton - Lewinsky aşkının günahını ödüyor. Okurumuz Ş. Süleyman geçtiği notta şöyle diyor:
     Â"...Yıllardır açlık ve ilaçsızlıkla ölüme mahkum ettiÄŸi savunmasız sivilleri uzaktan kumandayla katletmeyi kahramanlık sayanlara ÅŸu ya da bu ÅŸekilde destek veren ya da sessiz kalan devletler de bu insanlık suçuna ortak olarak tarihte yerlerini alacaklardır. Gönül isterdi ki, bu sıralamada Türkiye'nin adı geçmesin."
      Gönül öyle isterdi. Ama Türkiye bu işe bulaşmaktan kendini kurtaramayacak gibi görünüyor.
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr