Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Melih AŞIK

ABD'nin, Anayasa Mahkemesi'nde süren bir dava konusu olduğunu bile bile RP'nin kapatılmasına karşı çıkması bazılarımızı şaşırttı. Oysa ABD hanidir Henze, Fuller, Huntington gibi misyonerleri ve onların "İkinci cumhuriyetçi" uzantıları eliyle Atatürk Cumhuriyetine karşı "Özalcı - Amerikancı - Kürtçü - Şeriatçı" ittifakı oluşturuyor. Türkiye'nin temelinden Atatürk ilkelerini söküp yerine Siyasal İslam'ı yerleştirmek istiyor. Neden?.. ABD "servis"lerinin Atatürk ve Kemalizm ile alıp veremediği nedir?.. Cumhuriyet'te Ahmet Taner Kışlalı geçen cumartesi günkü yazısında bu soruya kısa ve net bir yanıt veriyordu. Aynen aktarıyoruz:
* "Ilımlı İslam"la bütünleşmiş yarı çağdaş bir Türkiye, Batı'nın çıkarlarına - yani "Yeni Dünya Düzeni" ne - daha uygundur.
* Petrol zengini, Batı'nın uydusu Ortadoğu ülkelerindeki çağdışı rejimlerin varlığını koruması açısından Kemalist model tehlikeli bir örnektir.
* Kemalizm'in temelinde ulusal birlik ve tam bağımsızlık ilkeleri vardır. Oysa Türkiye'nin ne yıkılması ne de bağımsız hareket edebilecek kadar güçlenmesi Batı çıkarları ile bağdaşır.
* Türkiye'nin Kürtlere özerklik vermesi, giderek federasyonu peşinden getirir. Bir adım sonrası, komşu devletlerin parçalanması ile bağımsız bir Kürt devletinin oluşmasıdır. Böylece hem - petrol bölgesinde - Batı'ya muhtaç bir "kukla devlet" oluşacaktır.. hem de Türkiye'nin Ortadoğu'da büyük bir güç haline gelmesi önlenmiş olacaktır. Oysa Atatürk'ü yıkmadan Türkiye'nin "üniter" yapısını bozma olanağı yoktur.
* Yeni Dünya Düzeni'nde uluslararası sermayenin önündeki tek engel "ulusal devlet" ve ekonomik devletçilik anlayışıdır. Bu engel de Türkiye'de Kemalizm ile bütünleşmiştir...

Devlet Bakanı Güneş Taner,
- Enflasyonla mücadele fiilen başladı,
dedi ve müjdeyi (!) verdi:
- 6 ay süreyle petrole zam yok...
Güneş Taner'in hesabına göre sadece akaryakıt fiyatlarının 6 ay dondurulmasıyla 1998 sonunda enflasyon yüzde 40 düzeyine çekilecek... KİT'ler ve özel sektörün de bu seferberliğe katılmasıyla 1998 sonunda enflasyon yüzde 15.4'e kadar düşecek...
"Ölme eşeğim ölme" demiyor, bu ince hesaplarının "tutma" olasılığı üzerine İktisatçı Arslan Başer Kafaoğlu ile sohbet ediyoruz. Diyor ki:
- Evet, enflasyonla mücadelede akaryakıtın çok önemli bir faktör olduğu doğrudur. Akaryakıt fiyatını sabit tutmak bir anahtar önlemdir. Ancak... Bu tek başına bizim irademize bağlı olan birşey değil. Ayrıca akaryakıt fiyatının yüzde 70'i vergidir. Bu durumda doğacak vergi açığı ne olacak?.. Ekonomide herşey birbirine bağlıdır. Öylesine "bağlı"dır ki, genel tedbirler alınmadan tek tek mal fiyatlarını dondurmak sonuç getirmez... Yani özetle, dövizi sabitlemeden, faizi kontrol altına almadan fiyatları dondurmak, gösteriş tebdiri olmaktan öteye geçmez; iki ay sonra vazgeçilir...
Bir başka dostumuz bu senaryonun hiç yürürlüğe girmeyeceğini, Güneş Taner'in sırf gazetelerin birinci sayfasında yer bulmak için desteksiz üfürdüğünü, kendisine ekonominin patronu havası verdiğini, bu havanın Mesut Yılmaz'ın canını sıkmakta olduğunu, bu sıkıntının da önümüzdeki günlerde köklü bazı değişiklikler yaratabileceğini söyledi... Bakalım n'olacak?..

Bilek güreşi milli takımımızın Hindistan'da yapılacak olan Dünya Bilek Güreşi Şampiyonası'na katılabilmesi için maddi desteğe ihtiyacı vardı. Spordan Sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Yücel Seçkiner'e çağırıda bulunarak yardım istemiştik. Sayın Seçkiner yardım için harekete geçti. Anavatan Partisi Kadıköy İlçe Başkanı Şeref Ekşi ile ANAP'lı Belediye başkanları Saffet Bulut ve Ahmet Çetinkaya ellerini ceplerine attılar. Para sağlandı. Bu anlamlı katkılarından dolayı yukardaki isimlere teşekür ediyoruz.

Meclis kulisi... DSP İstanbul milletvekili Erdoğan Toprak, bir grup RP'li milletvekiliyle sohbet ediyor...
-Sizler, zaman zaman bize çok büyük haksızlıklar yapıyorsunuz, diyor bir RP'li Erdoğan Toprak'a ve devam ediyor:
-İçimizdeki çok aykırı bazı tiplere bakıp bizim genelimiz hakkında nasıl yargıya varabilirsiniz ki?
Erdoğan Toprak'
ın yanıtı kısa ve öz oluyor:
-Patlıcanın acı olduğunu anlamak için sonuna kadar yemek şart değil!

Haber dünkü Hürriyet'te "Yağsız kokoreç cinayeti" başlığıyla yer aldı. Habere göre.. Beşiktaş iskelesinde seyyar kokoreççilik yapan Mustafa Beyazkendir'e iki müşteri gelmiş ve yağsız tarafından kokoreç siparişinde bulunmuşlar. Mustafa Beyazkendir, kokorecinin zaten yağsız olduğunu söyleyince müşterilerle arasında tartışma çıkmış. Tartışma büyüyünce "çılgına dönen" kokoreççi, bıçağını çekmiş ve müşterilerinden birini sekiz, diğerini altı yerinden yaralamış. Sekiz yerinden yaralanan Abdülkadir Özel hastaneye kaldırılırken yaşamını yitirmiş. Ağır yaralanan diğer müşterinin hastanede tedavisi sürüyormuş. Kokokeççi Mustafa Beyazkendir de yakalanarak gözaltına alınmış.
Görüldüğü gibi haber oldukça önemli... Ama gazetede ancak tek sütunluk bir yer bulabildiği için ayrıntılara, özellikle de kavgaya yol açan diyaloga yer verilmemiş. Yağsız kokoreçi çok seven, bu sebeple kokoreççilerle diyalogu oldukça iyi olan arkadaşımız Fahrettin Fidan, işte bu önemli eksikliği tamamladı. Cinayetle noktalanan "yağsız kokoreç" diyalogunu sizler için ayrıntıladı:
AÖ- Selam bilader! Bize iki porsiyon kokoreç... Kekiği bol olacak, tamam mı?
MB- Emrin olur abem.
MB, eline 50 santimlik kokoreç bıçağını alır, şişe dizili kokoreçten iki porsiyonluk parça kesmeye başlar.)
AÖ- Hüüoppp bilader, n'ooluyo?
MB- N'ooluyo?..
AÖ- Biz senden yağ istemedik, kokoreç istedik koçum.
MB- Biz ne veriyoz... Gazoz mu?
DK-Bak koçum, kulağını aç da iyi dinle; Abdülkadir abem diyo ki, senden yağ istemedik, kokoreç istedik. İstersen bi da anons edelim ha, ne dersin?
MB- Benim kokoreçte yağ olmaz, yağ olur diyen sağ olmaz! Yağsıza çok meraklı olsan sende o göbek olmaz be abem...
AÖ-Sen yarınki sayımda sayılmak istemiyosun galiba koçum?
MB-Valla ben sayılmak istiyom da, siz istemiyosunuz galiba...Hoş, sizi de adam yerine koyup sayan çıkar mı, onu da bilemem ya...
DK-Sen hiç şişte insan kokoreci yedin mi kokoreççi kardeş? Tavsiyem olur, harikadır yani!
MB-Peki, sen hiç kasabına kaşınan kurban gördün mü?
DK-Görmedim, haydi göster de görelim bakalım kokoreççi kardeş.
(Diyalog burada kesilir. Zira artık söz bitmiş eylem başlamıştır. A.Ö. ve D.K. birden boş kokoreç şişlerini kapıp rakibe hamle yaparlar. Kokoreççi MB, kıvrak bir eskrim çalımıyla hamleyi boşa çıkarır, az önce bileylediği güzelim bıçağını kurbanlarına saplamaya başlar. Bıçak, AÖ'ye 8, DK'ye 6 kez "giriş - çıkış" yapmıştır ki, MB. daha fazla devam edemez, çünkü iki yeni yağlı müşteri gelmiştir.)
- Selam bilader, şurdan iki porsiyon kokoreç versene...
- Yağlı mı yağsız mı abem?
- Sen nasıl münasip görürsen koçum...
MB, kokoreçi yağsız tarafından kesip parasını aldıktan sonra tüyer. Filim biter...





Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr