Mehmet Tezkan

Deniliyor ki; Türkiye ilk defa bu tip seçimle karşı karşıya..
Artık bir partiyi değil, bir kişiyi seçecek.. O kişi beş yıl boyunca ülkeyi yönetecek.. Eskiden de lider belirleyiciydi, eskiden de liderin performansı önemliydi ama sonuçta partiye oy veriliyordu..
24 Haziran’da iki ayrı oy vereceğiz..
Biri ülkeyi yönetmesini istediğimiz adaya, diğeri Meclis’te güçlü olmasını istediğimiz partiye..
Partiye verilen oy, cumhurbaşkanı adayına..
Cumhurbaşkanı adayına verilecek oy partiye gitmeyecek..

***

Yine deniliyor ki; yeni rejimin nasıl olacağı konusunda deneyimlimiz yok..

On ay oluyor.. Cumhur- başkanı bir gün çıktı dedi ki; ‘Ortaöğretime geçiş sınavı kaldırılmalı..’

Bakanlık ebelendi, debelendi.. Ikındı sıkındı..

Okullara yerleştirme sistemini değiştirdi.. TEOG denilen seçme sistemi kaldırıldı..

Sınavı kaldırırken dedikler ki; ‘Bazı okullar hariç, herkes istediği okula sınavsız girecek..’

İktidarcı gazeteler manşet çekti:

Eğitimde devrim..

***

Sınavsız sisteme medyadan büyük destek geldi ama sınavla girilecek elit okullara kim gidecek sorusu da soruldu..

CHP Lideri Kılıçdaroğlu dün siyaset tarihinde görülmeyen bir hamle yaptı..

Seçime sokulmama tehlikesi yaşayan İYİ Parti’nin önünü açtı..

Akşener’in cumhurbaşkanı adayı olmasını kolaylaştırdı..

Demokrasi adına önemliydi..

Demokrasi adına alkışlanacak karardı..

Hiçbir lider bu kadar büyük fedakarlığı göze alamaz..

Kılıçdaroğlu aldı..

***

Gören soruyor; kim kazanır?
Bilmiyorum..
Karşı taraf ısrar ediyor; siz gazetecisiniz, kulağınız deliktir..

Bunun kulakla ilgisi yok diyorum nabızla ilgisi var, seçmenin nabzını tutmakla alakalı..

Hele bi meydanlar şenlensin bakalım..

Şenlensin ki görelim!.

***

Soran kararlı;

Adına ne derseniz deyin, erken seçim deyin, baskın seçim deyin, yıldırım seçim deyin, oldubitti seçimi deyin, fark etmez..
Yeni rejime karşı olup olmamanın önemi yok..
Karşı olsanız da olmasanız da sonuçta iki ay sonra ülkeyi tek başına yönetecek kişiyi seçeceğiz..
Türk usulü başkanlık modeli resmen hayata geçecek.
Resmen diyorum çünkü fiilen zaten uygulanıyor..
Cumhurbaşkanı’nın partili olmasıyla biz zaten yeni rejime geçtik..
Farkı şu olacak..

Erken seçim bekleniyordu.. Çok yazıldı, çizildi.. Bu köşede de defalarca ele aldım.. Para musluklarının açılması, KGF’nin devreye sokulması, Nefes adıyla esnafa kredi verilmesi, taşeron işçilerin kadroya alınması erken seçimin işaretleriydi..
Cumhurbaşkanı her toplantıda seçim zamanında yapılacak diye ısrarla söylese bile, beklenti bu yöndeydi..

***

Beklenti vardı ama seçime bu kadar hızlı gidileceği tahmin edilmiyordu..
Buna bırakın erken seçim demeyi, baskın seçim bile denemez..
Resmen yıldırım seçim oldu..
Partilerin, cumhurbaşkanı adaylarının, milletvekili adaylarının kampanya yapması için.. Kendilerini tanıtması için zaman yok..

Bahçeli’nin ağzından seçim sözcüğü çıktı, herkesin aklına o soru geldi:

Danışıklı dövüş mü?

İktidar partisiyle, Beştepe’yle anlaşmalı mı?

Danışıklı dövüşse başka, değilse başka..

Niye mi?

Her şeyden önce şunu belirteyim.. MHP’nin erken seçim istemesinin bir anlamı yok.. Çünkü MHP ülkeyi yönetmeye talip değil.. Cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacak..

MHP’nin seçimden sonra pozisyonu değişmeyecek.. İttifak nedeniyle baraj sorunu da olmadığı için Meclis’teki yerini alacak..

O zaman erken seçim istemesinin anlamı yok!

Son operasyon kalıcı olacaklarının ilanıydı.. İngiltere ve Fransa’yı oyuna sokan, Almanya’nın desteğini alan ABD, bir gecede 240 milyon doları boşunu harcamadı..

Tanesi 1.6 milyon dolar olan Tomahawk füzelerini sadece Şam’ı cezalandırmak için atmadı..

Fırat’ın doğusu benim dedi..

***

Diyeceksiniz ki; bu senin yorumun..

Hayır, değil.. ABD açıkladı.. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Haley şu üç şey gerçekleşmeden Suriye’den çıkmayacaklarını söyledi ve sıraladı..

BİR: Kimyasal silah kullanımına izin veremeyiz. Bunun için mücadele edeceğiz.

İKİ: