CHP Lideri adalet yürüyü-şüne katılanları dün uyardı..
‘Ne yaparlarsa yapsınlar alkışla cevap verin’ dedi ve ekledi; ‘biz bir dava için, huzur için yürüyoruz’
Dava ne?
Daha fazla adalet!.
Adil yargı..
Adil yargılanma..
Keşke iktidar partisi de ilk günden karşı çıkmasaydı..
Keşke yürüyüşe karşı pozisyon almasalardı..
Haftaya nasıl başlarsan öyle biter mi derler..
Haftayı nasıl bitirirsen yenisi öyle başlar mı demişler..
Bilemedim..
Noktayı koydum..
Daha doğrusu virgül atıp bir haftalığına kaybolurken demiştim ki; iktidarcı yazarlar; ‘Yürüyüşten ekmek çıkmadı, CHP’ye vuralım’ taktiğine başvurdular..
Haksızlık etmemişim..
Kendilerini izledim..
Yürüyüşü itibarsızlaştırma yarışında ipi göğüslemek için söylemediklerini bırakmadılar..
Geçen hafta son dönemde hasret kaldığımız bir tartışmaya tanık olduk..
Daha doğrusu karşı koyuşa..
Belediyeysen belediyeliğini bil, tarihi katledemezsin haykırışına..
***
İstanbul Belediyesi, Üsküdar’a yürüyüş yolu yapmaya karar verdi..
Kazık çakıp denizi doldurarak.. Bir baktık ki; kazıklı yol Mimar Sinan’ın denize sıfır yaptığı Şemsi Paşa Camii’nin de önünden geçiyor.. Camii denizden uzaklaşıyor..
Bu kadar mı tarih cahilisiniz diyen isyan bayrağını açtı.. Muhafazakarı, liberali, sağcısı, solcusu, mütedeyyini, seküleri ortak tavır aldı..
Yapılan çevre düzenlemesi değildi..
Adalet yürüyüşünün sekizinci günü bitti.. Bugün dokuzuncu gün..
İktidarcı yazarlar umduğunu bulamadı..
Daha doğrusu, ekmek çıkmadı..
Ellerini ovuşturarak bekliyorlardı.. CHP bi tökezlese.. Yürüyüş fiyasko olsa..
Ne bileyim..
İtiş kakış olsa.. Demokrasi dışı sloganlar atılsa.. Sağa sola dalaşılsa.. Adalet yürüyüşüne adaletsizlik gölgesi düşse..
Hiçbiri olmadı, muhalefete muhalefet etmeyi görev edinen yazarlara ekmek çıkmadı..
***
Hayat, Ümraniye’de bir gecekonduda bulunan el bombalarıyla değişti..
El bombası deyip geçmeyin..
El bombası başına onlarca müebbet hapis düştü..
Operasyonlar operasyonları izledi..
Birinci dalga..
İkinci dalga
Üçüncü dalga..
Beş, altı, yedi.. On altı, on yedi, on sekiz derken ucu bucağı kaçtı..
Tartışma program- larının başat konusu Enis Berberoğlu’nun hapse atılması ve Kılıçdaroğlu’nun uzun yürüyüşü..
İzliyorum, iktidara yakın duranların ağzından bol miktarda.
‘Fakat’lı..
‘Ama’lı..
‘Ancak’lı cümleler çıkıyor..
Mesela..
Yürüyüşe karşı çıkmıyorlar, Enis’in tutuklanmasını alkışlamıyorlar ama..
‘Ama devlet sırrı’, ‘Ama FETÖ’, ‘Ama yayının zamanlaması’ gibi girizgâhlarla yan yollara sapıyorlar..
Yeni bir âdet başladı..
Kim iktidarın hoşuna gitmeyen bir söz sarf etse, bir duruş sergilese..
İktidardan önce, iktidara destek veren çevreler parmak sallamaya başlıyor..
Siyasetçisi, yazarı çizeri..
Saldırı sözcükleri klişe.. Şöyle..
***
FETÖ’nün ekmeğine yağ sürüyorsun..
FETÖ’cüler gibi konuşuyorsun..
Damatlardan biri sağlık nedeniyle diğeri ikametgahının sabit olduğu gerekçesiyle tahliye edilmişti..
Toplumda infial yarattı..
Ben dahil, eleştirmeyen kalmadı.. Çünkü; damatlar serbest bırakılırken aynı durumda olan yüzlerce kişi için ‘tutukluluğuna devam’ kararı verildi..
Öfke bunaydı..
Damatlar evlerinin yolunu tutarken şöyle konuşuluyordu:
‘FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalıymış.. Boş laf.. FETÖ’nün damat ayağına bile el sürülemiyor!’
***
Sadece muhalefet eleştirmedi.. İktidar partisine yakın yazarlardan da eleştiriler yükseldi..