Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Masamın üzeri yine CD’lerle doldu taştı. Bırakın bilgisayarı, çay koyacak yer yok. Alttan üstten rastgele seçip CD player’ın play tuşuna basıyorum.

Ayna / “Mavi Şarkılar”
Öncelikle müjdemizi verelim. Ayna’da bir dazlak gitti ama yerine başka bir dazlak gelmiş. Yani dazlağı dazlakla ikame etmiş Ayna. Bazı grupların iç dengeleri var ve bunların bozulmaması grubun ruhunu korumak açısından önemli. Misal Ayna’da bir dazlak bir de gözlüklü olmalı. Yüksek Sadakat’te en az bir dazlak, iki uzun saçlı, bir sakallı. Hatırlarsanız solist Cemil Demirbakan ayrıldığında bir başka dazlak olan Kenan Vural girmişti gruba. Bunun gibi...
Müzik nasıl diye merak ediyorsanız eğer, eski Ayna’nın aynısı. Hani “Akdeniz” diye bir şarkısı vardı ya Ayna’nın. Oradan devam... Ayna’ya Buena Vista Social Club tarzı giyim kuşamları, sarı ve mor pantolonlarıyla başarılar diliyorum. 2011’de değil de 1991’de olsaydık onlar için şahane bir gelecek olabilirdi.
Lenny Kravitz / “Black and White America”
Bizim 90’larda pop-rock - funk çizgisinde tanıdığımız, sonra bu çizgiden popa mükemmel bir geçiş yapan Kravitz yeni albümü “Black and White America”da 90’lara dönüyor. Funk, disko ve gitarlar bir arada. Marvin Gaye’vari vokaller, Boney M’vari disko vuruşları...
Jay Z ile yaptıkları “Boongie Drop”la hip hop’ı da
katmış müziğine (bence vasat bir şarkı).
Ama elbette bütün şarklarda Kravitz’in liseden beri hastası olduğu Led Zeppelin’i andıran gitarlar var. Kravitz’in Jimmy Page ve Slash gibi Gibson kullanan gitaristlerden olması bence tesadüf değil zaten. “Black and White America” bu hafta masama gelen en iyi albüm.
Fuel / “Fandango”
İspanyol ikili Fuel’in (solist Nita ve prodüktör Ale Acosta) “Biz organik dans şarkıları yapıyoruz” diye bir iddiaları var. Dinleyince ne demek istediklerini anlıyorum. “Vıcı vıcı ziyuvvvvv” falan diye kopup giden uzay efektleri yapmamışlar. Gitar, bas, davul temelli, klavyelerle ince işlenmiş dans şarkıları. Hepsi grupla çalınmış. Ele emeği göz nuru. Bana 90’ların Everything But The Girl’ün başını çektiği dans ekolünü hatırlattı. Akustik temelli ama elektroniğe doğru açılan müzikler. Bu anlamda eski kafalı ama dinlemesi zevkli.
Emre Altuğ / “Zil”
Gerçekten masa üzerimdeki en manasız albümlerden biri. 90’lardan kalma ritimler, demode klişe ötesi sözler, anlamsız albüm fotoğrafları... Kartvizit olsun diye çıkarılmış albümlerden biri. Allah’tan kartvizit sistemi var da müzik sektörü emekçileri, fotoğrafçılar, makyajcılar saççılar para kazanıp eve ekmek götürebiliyor.
Sağ ol Emre Altuğ. Stüdyo çalışanları, müzisyenler ve albüm esnafı adına ben teşekkür edeyim bari size.

Haberin Devamı

Onu bırak da sen ne dinliyorsun?

Madem sürekli bu soruyu soruyorsunuz, öyleyse alın bakalım şu ara en fazla dinlediğim albümler listesi. Bir nevi Hafif Müzik Top 10.
1) “Inner Speaker” / Tame Impala
2) “Stone Rollin’” / Raphael Saadiq
3) “Yuck” / Yuck
4) “I Learned the Hard Way” /
Sharon Jones and the Dap Kings
5) “Portamento” /
The Drums
6) “In the Grace of Your Love” / The Rapture
7) “I’m With You” /
Red Hot Chili Peppers
8) “Mirror Traffic” /
Stephen Malkmus
and the Jicks
9) “Piano Strings and Bossa Nova” /
Lalo Schifrin
10) “LP4” / Ratatat

İTİRAF EDİYORUM

* Bülent Ersoy’un yeni albümü için çektirdiği fotoğraflarda fotoşop sayesinde Arap Bacı’dan Marilyn Manson’a geçişini hayretle izliyorum. Bülent Ersoy’un bundan sonraki aşamada Ozzy Osbourne olacağını tahmin ediyorum. Gidişat o yönde.
* Tarkan’ın baştan sona alaturka bir albüm yapmasının zamanı geldi. Çünkü bu işi çok iyi yapıyor. Bülent Ersoy’a verdiği “Bir Ben Bir Allah Biliyor” isimli şarkıyı dinledim. Hiç fena değil.
* Yılın en fazla makaraya alınan klibi “Friday”i söyleyen ve bir ara internet alemlerinin kraliçesi olan Rebecca Black’in, kendisiyle dalga geçen arkadaşlarına dayanamayarak okulu terk etmesine üzülmedim desem yalan.
* Maçka Küçükçiftlik Park’taki Adidas partisinin sanatçı listesine bakınca Rolling Stone Türkiye partisinde gibi oldum. Hey gidi günler hey... Rolling Stone yazarı Melis Danişmend sahneye çıkan sanatçılardan, Rolling Stone editörlerinden Alper Bahçekapılı da gecenin DJ’i. Parti bu akşam, Sophie-Ellis Bextor, Datarock ve Sattas da var. Vaktiniz olursa uğrayın.

Masa üstünden notlar



Eric’in poposu, Kıvanç’ın baklavaları!

“True Blood”ın yeni sezonunu seyrederken fark ettim. Her bölümde Eric Northman’ın (Alexander Skarsgard) afedersiniz poposunu görmekten sıkıldığımda. Ortalığı sarışın, kaslı ve anadan üryan adamlar sardı. Kızlar, kadınlar, geyler hepsi çıldırmış bir şekilde sadece bundan bahsediyor. Eric’i gördün mü, Kıvanç’ı gördün mü...
“True Blood”ın Eric Northman’ı, “Kuzey Güney”deki haliyle Kıvanç Tatlıtuğ, bir de “Thor” filmindeki Chris Hemsworth.
“O ne koldu gördün mü? Gördüm abi gördüm. Baklavalar? Dizi dizi...”
Sanki kız arkadaşlarımla yemeğe çıkmamışım da mahalledeki spor salonundayım.
Kadınların seks objesi olduğu dizi ve filmlerden erkeklerin seks objesi olduğu dizi ve filmlere geçişi ilgiyle izliyorum. Bir yandan da kıl oluyorum.
Bu adamlar ortalıkta dolaşıp baklavalarını sergilediği sürece artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak gibi geliyor. Özellikle de spor salonunda aynaya bakınca (bkz gülüşmeler).
Şimdi “Scarlett’i gördün mü abi” şeklinde gelişen muhabbetler esnasında ne hissettiğinizi daha iyi anlıyorum sevgili kadınlar.
Her ne kadar bazılarınız “Ben onun beynine âşık oldum” dese de (ıyyy...) baklava aşkı baskın şu ara.
Ve RTÜK “erkek poposu” göstermeye izin verene kadar da baklavayla idare etmek zorunda kadınlarımız.

CUMARTESİ ALBÜMÜ

“Portamento” The Drums


İlk albümlerine bayıldığımız, dinlerken Smiths’in 2010’lara ışınlanmış dans müziği yapan versiyonunu dinler gibi olduğumuz The Drums’ın ikinci albümü yayımlandı.
İngiliz gibi görünen ve tınlayan ama Brooklyn’in bağrından olan bu ekip dağılma noktasına geldi ve gitaristleri Adam Kessler ayrıldı. Ama albümde hiçbiri hissedilmiyor. İlk albüme benzeten ve gelişme yok diyenler var. Bence sorun yok. Biz buna tarz diyoruz.
“Portamento” şahane bir cumartesi albümü. Dans ettiriyor, ergenlik aşklarını andıran kalbi kırık bir hali, naif sözleri, 80’lere selam çakan gitarları ve davulları var. Benim için yeterli referanslar. Yabancı müzik basını sevmemiş. Kendileri bilir.
Biz beğendik.