Genel duruma bir bakalım. Göztepe’de tüm olumsuz koşullara rağmen Mehmet Sepil ve arkadaşları elini taşın altına koydu ve takımı Süper Lig’e kadar taşıdı.
Başkan Sepil, Göztepe’yi aldıktan sonra kulüp bambaşka bir havaya büründü orası kesin.
O yüzden Sepil’in Göztepe’yi bırakma kararı aldığında bu karara karşı çıkanlardan birisiydim. Bu kararından vazgeçmesi de Göztepe ve de Türk futbolu adına büyük şans.
Ancak aynı hataları yaparak farklı sonuçlar beklemek de doğru değil.
Bugüne kadar sabırlı davrandı. Günlük başarılar yerine uzun vadeli planlar yaptı, hedefler belirledi. İlk yıllarda taraftarın yüreğine de dokundu.
Gürsel Aksel Spor ve Sağlıklı Yaşam Merkezi Göztepe’ye değer kattı. Hayata geçirilen antrenman tesisleri en az stat kadar önemli.
Ancak 2 kere açılışı yapılmış olmasına rağmen ve de tüm Türkiye’nin ilgisini çeken özellikle çatısında yürüyüş parkurunun bulunduğu stat hala 7/24 yaşayan bir stat görünümüne bürünemedi!
Dünyada çatısında yürüyüş parkuruna sahip ilk stat olma özelliğine sahip Gürsel Aksel’in üst bölümünün ne zaman faaliyete geçeceği ise belirsizliğini koruyor.
Sezon öncesi yapılması gereken takviyeler yapılmadı, yapılan takviyeler ise bekleneni veremedi.
Bu konuda açıklamalarda bulunan Sepil’in satır başları şöyle:
“Futbolculara ve teknik direktöre güvenim tam” (Genelde bu açıklamalardan sonra hocaların kulüpteki görev süreleri uzun soluklu olmuyor)
“Bugüne kadar ki teknik direktörleri taraftarımızın isteği üzerine gönderdik” (İlhan Palut ve de Ünal Karaman’ın taraftar isteğiyle olduğunu düşünmüyorum. En önemlisi takımın kötü gidişatının sorumlusu teknik direktörler değildi. Eldeki malzemeydi)
“Ortada başarısızlık var. Evet bizim tahminimiz yanlış çıktı” (Mesela bu konuda ne gibi rasyonel kararlar almayı düşünüyorsunuz?)
“Göztepe’nin en büyük sorunu lobidir” (Bu konuda size artık katılamayacağım. İZVAK’la ilgili olan tüm çalıştay ve de basın açıklamalarında mottonuz “Biz birlikte güçlüyüz” ve “Futbolda İzmir İklimi!”ydi. Kaldı ki başkan vekiliniz Talat Papatya İZVAK’ta da başkan vekilliği konumunda. Gerek Torbalı tesislerinin elinizden alınması gerekse yeni bir yerin tahsisi konusunda Göztepe olarak oluşturamadığınız lobiyi İZVAK aracılığıyla da mı oluşturamıyorsunuz?)
“Benim hayalimdekinin daha iyisini yapacak bir yatırımın Göztepe’ye geldiğini görürsem bunu değerlendireceğim” (Sevgili başkan 8 haftada 1 galibiyetle 5 puana sahip ve de sahada izleyemediğimiz futbolun karşılığında hangi yabancı yatırımcı Göztepe’ye katkı sunmaya gelir?)
Birçok Göztepe sevdalısı gibi koyu bir Göztepeli olarak maalesef ben de o açıklamalardan tatmin olamadım. Bir de oynanan son müsabakada GZT Giresunspor’un kaptanı Zeki Yavru’nun Halil Akbunar’a müdahalesi bırakın futbolu hiçbir spor branşında karşılığı olmayan bir hareket. İmkan olsa çift kırmızı kart gösterilecek bir pozisyon fakat faul bile çalınmadı. Göztepe de sosyal medyasında bu anları paylaşarak eleştirdi hakemi.
Haklıydı da. Ancak bu biraz geç bir serzeniş olmadı mı? Maçın üzerinden 24 saat geçmişti. Maçın hemen ardından yapılmama sebebi neydi?
İtalya’nın efsane takımlarından Juventus, 2005-2006 sezonunda küme düşürülmüştü. Alt kategoriye -9 puanla başlamak zorundaydılar.
Pek çok ünlü futbolcu kulübü terk etti.
Direnenlerin sözcülüğünü yapan Nedved, “Bir takım küme düşerse futbolcular gider adamlar kalır” demişti. O adamlar -9 ile başladıkları ligde 85 puan toplayarak şampiyon oldular.
Seri A’ya geri döndüler. İşte Göztepe’de camia olarak bu sezon bu ruh eksik.
Göztepe bugünki sportif ve mali başarısı ne olursa olsun temeli sağlam atılmış köklü bir kulüptür. On binlerce seveni ile her zaman doğruyu bulmuştur.
Şimdi Göztepe’de taraftar, yönetim tüm camia şapkasını önüne koyup en azından devre arasına kadar elde var olanlarla büyük bir kenetlenme örneği göstermelidir.
Ustaya, “Her şeyi kaybettik, ne yapacağız?” diye sormuşlar. Ustanın cevabı; “Çay koy yeniden başlayacağız” olmuş.