İnsan; psikolojik ve sosyolojik olarak duygularını derinden yaşayan bir varlık. Güzel ülkemizin neresinde bir yangın, deprem, tsunami veya sel olsa, yüreğimizin en derininde hissederiz. Acımızı ortak yaşarız. Türk milleti olarak insafı kalplerimizin en hassas köşesinde hisseden bir milletiz. Mevzubahis insan sağlığı olunca dil, din, ırk, mezhep, renk ayırmaksızın yardım için var gücümüzle harekete geçeriz.
Hepimizin bildiği gibi Cuma günü saatlerimiz 14.51’i gösterirken çok acı bir depremle karşı karşıya kaldık.
Bu coğrafya, böyle depremleri, acıları birçok kez yaşadı. Ancak hayatımızı idame ettirdiğimiz bölgede böylesine güç bir durumda kalınca acıların önemini daha içten duyumsuyoruz.
6.6’lık bu depremden sonra insani duygularımızı bir kez daha gün yüzüne çıkardık. İzmir olarak öyle değerli olgulara sahibiz ki, bu tablo karşısında bir kez daha “İyi ki İzmirliyiz” dedik.
Göztepe, Altay, Altınordu, Karşıyaka, Menemen ve Buca taraftarları, renk ayırmaksızın yardım için seferber oldu. Böylesine birbirine kenetlenen, dayanışma içinde olan, kardeşlik duygusuyla sen, ben, o demeden biz olabilen bir şehirde yaşıyoruz.
Gerçekten insanlarımızın bu denli birleşmesi ve acıları paylaşması tüylerimizi diken diken ediyor. Her türlü ihtiyacın karşılanması için hemen olay yerine intikal eden herkese teşekkür etmeyi borç biliyorum.
İzmir'de yaşadığımız depremde 65 saat sonra Doğanlar Apartmanı'nda bir mucizeye tanıklık ettik. Enkaz altında kalan 3 yaşındaki Elif Perinçek, yaralı olarak kurtarıldı. Elif'in enkazdan çıkarıldıktan sonra kendisini kurtaran itfaiye görevlisinin parmağına sıkı sıkı sarılması, sanıyorum ki hepimizin hafızalarında yaşamımız boyunca kalacak. Elif bebek tüm ülkeye umut oldu, olmaya devam etmeli...
Diliyorum ki, bu vesileyle artık kavgalar, tartışmalar ve problemler bir kenara bırakılır. Kötü günlerde kardeşçesine tekvücut olabiliyorken bunu neden hayatımızın her anına yaymıyoruz ki?
Ayrıca Sakarya’dan, Elazığ’dan, Bolu’dan ve de ismini sayamadığım güzel ülkemizin dört bir yanından yardım için koşan herkese minnettar olduğumu dile getirmek istiyorum. İyi ki varsınız. Böylesine hem maddi hem manevi hem de psikolojik olarak zor bir sınavdan geçtiğimiz, yarınımızın belli olmadığı şu günlerde yardım eli uzatan her bir vatandaşımızı görünce bir kez daha gururlanıyorum.
Allah, ülkemize ve dünyanın hiçbir yerine böylesine bir olayı yaşatmasın. Ölen vatandaşlarımıza rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Yaralı depremzedelerimiz de umarım en kısa sürede sağlıklarına kavuşacaklardır.
Hayat, koronavirüs süreci ve deprem gerçeğiyle akmaya devam ederken, bazı İzmir kulüplerimizin karşılaşmaları ertelendi. Müsabakalarına çıkmak zorunda kalan Karşıyaka ve Bucaspor 1928, deplasmanda terlerinin son damlasına kadar savaştı. Karşıyaka, Çatalcaspor deplasmanında oynarken, Bucaspor 1928 de 1877 Alemdağ’la karşı karşıya geldi. Tabii, fiziksel olarak yeşil alanda mücadele eden futbolcuların akılları ve kalpleri İzmir’deydi.
Belki de profesyonel futbolculuk kariyerlerindeki en zorlu 90 dakikaya çıktılar. İzmir böylesine zor bir süreçteyken, insan sağlığı ve canı pamuk ipliğine bağlıyken futbolu düşünmek çok zor olsa gerek. Fakat onlar çok güzel mücadele ettiler ve her iki ekibimiz de sahadan 1-1’lik skorla ayrıldı, İzmir’e puanla döndü. Keşke Federasyonumuz, üst liglerde olduğu gibi alt liglerdeki kulüplerimizin de maçlarını erteleyebilseydi!
İzmir, tüm renkleriyle güzel bir şehir. Acımızı paylaşan, yaramızın iyileşmesi için bize dokunan herkese bir kez daha teşekkür ediyorum. En kısa sürede bu zor evreyi de güçbirliğiyle geride bırakacağız.
Biz biriz, birlikte güçlüyüz!