Mehmet Demirtaş

Mehmet Demirtaş

mehmet.demirtas@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçtiğimiz hafta dostlarımın daveti üzerine İzmirspor Taraftar Merkezi’ne ziyarete gittim. 45 yılını tribünlere adayan Lemi Ölçer Başkan’la İzmirspor’u konuştuk.

İzmirspor taraftarı çok basit bir ifadeyle bir mühür gibi sol göğüslerinde taşıdıkları armalarında şehrin isminin yazdığının hatırlanılmasını ve İzmirspor’a sahip çıkmanın kente sahip çıkmak demek olduğunun bilinmesini istiyor.

Cumhuriyet’le yaşıt tarihi, bırakın bu satırları cilt cilt kitaplara sığmayacak İzmirspor ve semtin aşıkları üvey evlat muamelesi görmek istemiyor.

Haberin Devamı

***

Türk futbolunun ‘’Taçsız Kral’’ı Metin Oktay’ı bünyesinden çıkarmakla övünen İzmirspor, geçmişte Bülent Buda, Cevdet Çapar, Hamza Hamzaoğlu, Levent Eriş gibi birçok değeri yetiştiren kulüp olarak bilinir.

Profesyonel liglerde peş peşe gelen başarısızlıkların ardından 11 yıldır BAL’da yeniden eski günlere dönebilmenin mücadelesini veriyorlar. Bir takımın başarısında ya da başarısızlığında önemli etkenler vardır. Bunlardan ilki ve en büyüğü; kulübün yönetimidir.

Yapılmaması gerekenler; ekonomiyi iyi yönetememek ve gelir gider dengesini sağlayamamak, kulübün kaynaklarını çarçur etmek. Menajerlere teslim olmamak. Hesap verebilir ve şeffaf olmamak.

İkincisi; şehir. İş adamları, seçilmiş ve atanmışların kulübe olan katkısı. Eğer bu katkı doğru yapılmıyorsa; kalıcı gelirler ve destekler yerine, günlük ‘keş’ yardımlar yapılıyorsa ve bu yardımların nereye harcandığı takip edilmiyorsa, yardım yapılırken kulüp değil, kulüp yöneticileri ile ilişkiler ön planda tutuluyorsa, işin içinde siyaset ve şahsi ilişkiler varsa; şehrin başarılı olduğu söylenemez...

Üçüncüsü; kulüp üyeleri. Genel kurul delegeleri ellerini kaldırıp indirirken, yapılacak her icraata ortak olduklarını bilmeleri gerekir. Yönetimi aklama maddesinde tercihlerini kulübün çıkarları doğrultusunda yapmalılar.

Dördüncü etken, taraftara gelince; onlar hep aynı noktada. Renklere karşı sevgi ve coşku var.

Bugünlerde ne kadar acı çekseler de, umut ediyorum ki iyi günleri de göreceğiz.

Bu yazdıklarımızı cebimize koyduk. Şimdi ivedilikle ne yapmalıyızı tartışalım.

Haberin Devamı

***

Mevcut başkan Emin İşletir yazılı bir açıklama yaptı, “Kulübümüz açısından büyük bir fırsat olarak değerlendirdiğimiz 72 ayda ödenecek toplam kamu borçlarımız takriben 4 milyon olarak yapılandırılmış olup, SGK dahil ilk taksitler toplam 122 bin lira borç almadan ödenmiştir. Bu doğrultuda kulübümüz faiz ödemekten, icra ve temliklerden kurtulmuş olacaktır.

Böylece eski başkanlarımız, yöneticilerimiz, camiamız ve seçilmiş yöneticilerimizin İzmirspor’a yapacakları yardım ve bağışların bundan sonra borçlara, icralara gitmeyeceğini, şampiyonluk için A Takım’a gideceğini bildikleri için seve seve her türlü desteği vereceklerine içtenlikle inanmaktayım. Şimdi geçmişten dersler çıkartarak yüzyıllık çınarın etrafında birlik beraberlik içerisinde, sen ben demeden hepimizin İzmirspor için el ele tutuşmanın tam zamanıdır”

Evet sevgili başkan teşhisi koymuş, tespiti yapmış ve reçeteyi de sunmuş. Artık top İzmirlilerde!...

***

Gelelim madalyonun diğer yüzüne. Dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Tire’ye bir stat armağan etti.

Haberin Devamı

Şehir merkezinin 100 kilometre ötesine yerel kaynaklarla bir stadyum yapmak elbette sorgulanması gereken bir karardı ve hala da sorgulanmalıdır.Çünkü 2018 yılında UEFA standartlarında inşa edilen, uluslararası karşılaşmalara da ev sahipliği yapabileceği düşünülen 15 bin kişilik stat bugünlerde atıl bir durumda bulunuyor.

60 milyon lirayı bulan maliyetinin yüzde 75’i Büyükşehir Belediyesi, yüzde 25’i Tire Belediyesi tarafından karşılandı. İnsan sormadan edemiyor. Bu kadar parayı atıl durumda kalacak stada aktarabiliyorsak futbolun ilk oynandığı şehir olarak tarihin tozlu yapraklarında yerini alan, İzmir’in ismini taşıyan tek kulüp unvanına sahip olan “İzmirspor”a neden sahip çıkılamıyor?

Her platformda “İzmir’de futbol iklimi” diye böbürlenip durduğumuz noktada neden İzmirspor için elimizi taşın altına koyamıyoruz?

Sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’in değil İzmirliyim diyen, ekmeğini İzmir’den kazanan ve büyüyen her bireyin “İzmirspor’a sahip çıkması” en büyük görevi olmalıdır.

İzmir’in bu köklü çınarı İzmirspor, amatör ligde adı sanı duyulmamış takımlarla oynuyor. Bu ne camiaya ne de kente yaraşır bir olay değil.

Eğer ki biz, karanlıklarda tutulmuş taraftarların içini bir nebze de olsa rahatlatabilirsek, İzmir’in asil beyefendilerinin kulübünü ayaklandırırsak kazanan hepimiz olacağız.

Profesyonel liglerin ilk golünü atan bu camia için şehir olarak onlara bir gol de biz attıramazsak vay halimize!