Zor zamanlarda, maddi krizlerde, hastalıklarda, olağanüstü şartlarda insanların, camiaların, toplumların değerleri törpülenir. Normal zamanlarda hoş karşılanmayacak işler, davranışlar normalleşir, Olağandışı krizlerin olağandışı davranış biçimleri vardır. Tıpkı bugün Galatasaray'da olduğu gibi.
Bugün Galatasaray'da en aklı başında camia üyelerinin bile açıkça dillendirdiği bir görüş hakim: "Aman Canaydın gitsin de...". Bu önüne geçilemez duygunun ortaya çıkardığı en güçlü başkan adayı Mehmet Cansun'un 'Her şey Galatasaray için Platformu'nda yaptığı konuşma ise ne kadar alkış alırsa alsın yukarıda bahsettiğim atmosferin bir sonucu.
"Seneye şampiyon olacağız. Kadro dışı bırakılan oyuncularımızı affedeceğiz. Stadımıza döneceğiz. Fenerliler seviniyor, ama biz onlara 30 puan fark atıp UEFA ve Süper Kupayı aldık, başımızı eğmeyiz. Scolari gelecek, Rivaldo gelecek. Gerekli krediyi bulduk". Bunlar size de Galatasaray'ın değil ezeli rakiplerinin bir başkan adayının vaadleri, seçim konuşması olarak gelmiyor mu?
Halbuki gerçeklerden bahsetmek lazım. Borç 150 milyon doların altında değil. Ne kadar üstünde olduğunu yeni gelecek yönetim açıklar. En iyi kredileri bulsanız bile bu borcun yıllık faizini 7,5 milyon doların altına indiremezsiniz. Şampiyonlar Ligi geliri yok. Satacak oyuncu yok. UEFA'ya katılsan bile, bu kupadan para kazanabilmek için her turda Alman ve İtalyan (en yüksek TV yayın geliri bu ülkelerden geliyor) takımlarıyla oynayıp finale gitsen bile, kazanacağın para bile bu faizi karşılamaz. Zaten bu ekonomik buhran UEFA Kupası'yla başlamadı mı?
Ali Sami Yen 20 yıldır boya dışında bakımı yapılmayan bir stat. Oradan apar topar çıkılmasının nedeni bir gün kafamıza yıkılma tehlikesi. UEFA'nın bu stadı Avrupa maçlarından men etmesinin nedeni de bu. Genel hatlarıyla üzerinden geçtiğimiz bu durumdan kredi buldum, şampiyon olacağız diye çıkılamaz. Bugün Galatasaray'ın faiz ödemeleri yüzünden eline geçen para ortalamanın altındaki bir Anadolu kulübüyle eşit. Galatasaray eline geçen paraya bakıldığında bir "büyük değil". Buradan çıkış yolu bellidir. Bu ortalama seçim vaatleriyle, kaptanın affıyla, yıkıntı stada dönüşle olmaz... Çünkü sahip olunan değerlerin törpülene törpülene yok olma tehlikesi vardır. Bunları ülkece yaşamadık mı?
Duvara toslamak
Bu borç, borçla ödenecek seviyeyi geçti. Yönetimden, teknik heyetin içinden en güvenilir isimlerden duyabileceğiniz bir cümle bu: "Bu iş bitti, duvara tosladık." Ancak bu kaza çıkış için duvarda bir delik de açtı. Görebilene, şahsi hırs ve menfaatlerini bir kenara bırakabilene ışık gözüktü.
Bunu görmek için 3 yıl önce daha derin bir maddi buhrandan çıkıp bugün en zenginler arasında yer alan Real Madrid'in modeline bakmalı. Florentino Perez seçimi kazanırken, Figo'yu alacağını söylemişti. Ama asıl söylediği bazı kaynaklara göre 660 milyon dolara dayanan borcu ödemekti. Bunu başardı. Evet, cebinden 114 milyon dolar para koyarak ve yine evet kredi bularak. Ama asıl para 300 milyon doları aşkın bir miktar karşılığı antrenman tesislerini belediyeye satarak elde edildi. Perez, bunun için politik bağlantılarını kullandığı için eleştirildi. Ama en azından değerli bir araziyi, Ciudad Deportiva'yı satarak aldı parayı. Meclise gidip kazandığı kupaları satmaya çalışmadı. Ve bugün salonun etrafına 4 büyük gökdelen yapma çalışmaları devam ediyor. Bununla birlikte ellerindeki fonun 800 milyon dolara kadar çıkması bekleniyor.
Biz o kadar zengin bir ülke değiliz. Bu paralar hayal. Ama Galatasaray'ın borcunu kapatacak, simgesel anlamı olmayan değerli araziler var. Florya, Riva gibi. Bunları satmak şirketi satmaktan daha doğru bir çıkış yolu. Dürüstçe bu işe girmeli. Herkesin aklındaki bu çözümü camiya anlatmalı. Çıkış burada...
Şirket dedikoduları
Kimse açıklamadığı için dedikodudan öteye gitmiyor. Ama herkes kapalı kapılar ardında olup bitenin gerçek olduğunu bilerek ya da buna inanarak konuşuyor. Bazen küçük haberlerle küçük kaçaklar veriyor kapalı kapılar. İki hafta önce Mehmet Cansun'un, Ünal Aysal'la ortaklığa girdiği Fanatik ve Milliyet'de yer aldı. O günden bu yana herhangi bir yalanlama yok. Ortaklık yeni olduğu için henüz İTO'da gözükmüyor. Ama bugünkü yönetimin ağır toplarının elinde konuyla ilgili bir belgenin dolaştığı da biliniyor. Ünal Aysal'ın iyiniyetli, başarılı ve zengin bir Galatasaraylı olmanın dışında bir portre çizdiğini bize söyletecek ciddi bir kanıt yok. Ama şunu söyleyebiliriz. Vadesi ne olursa olsun, bu gelir kalemleri, borç tablosu ve nakit akışıyla 22,5 milyon doların Aysal'a ödenmesinin olanaksızlığını herkes gibi Aysal da biliyor olmalı. Bu yüzden eğer kendisi ya da bu ortaklık yarın öbürgün başka bir hamle yapmayı planlıyorsa şimdiden açıklanmalı. Moda deyim biliyorsunuz. Önce şeffaflık...
Alp Yalman 60 milyon dolarlık bir krediyi de bulan bir Avrupa firmasıyla Ali Sami Yen'in inşası için anlaştığını açıkladı. Kredinin 10 yılda geri ödeneceğini, koşulların çok uygun olduğunu da. İddiaya göre dünyanın her yerinde stat yapmış bu firma ve bu kredi çok önce bulunmuş. Ve yine iddaya göre bu proje Yalman tarafından Özhan Canaydın'a geçen yıl iletilmiş. Canaydın ABD'den gelecek krediyle birlikte bu krediyi de almak istediğinden Yalman'dan anlaşmayı bekletmesini istemiş. bekletmişler... Bakalım darısı kimin başına...
Fatih Terim takımdan ayrıldı ama hâlâ başında. Peki 3 hafta için bile olsa takımı bırakacak ehliyette bir yardımcısı yok mu? Eğer güvenebileceği birisi yoksa bu nasıl yeterli bir teknik ekip olabilir? Bu tavır 'Terim'in yetersiz yardımcılarla yola çıktığı' iddiasının bizzat kendisi tarafından doğrulandığı anlamına gelmez mi?
SPOR
FENER'İN SON PRENSİ
At yarışları
Avrupa Ligleri
Aslan perişan: 112-83
İkinci Lig Puan Durumu
Finley uçurdu
Artık ateşi yaktık
YA HEP YA HİÇ
Kartal'a hayat öpücüğü
Gençler'e sürpriz
Aslan'ın yolu tıkalı
Aktuğ çıtayı yükseltti
Böyle mi olacaktı!
Şiddet Yasası veto yedi
Kupalara ambargo
Protesto etti ve gitti
Hakeme meydan dayağı
Haber turu...
Şampiyonluk ve Bülent