Derbiden aklınızda ne kaldı. Futbol adına aklınıza ne düştü. İkinciliği kabul etmez iki camianın ortaya koyduğu kalite neydi ? İki takımın yönetimleri, hocaları, oyuncuları sahaya ne koyabildiler? Futbol adına ne yaşadık. Peki, bu kalitesizlikte, Aydın'ın çok kaliteli bir yönetim göstermesini beklemek hakça mı?
Bin bir hata yaptı Ali Aydın. Tıpkı hafta içinde Portekiz - İtalya maçında Totti'nin, yan hakem saha içindeyken kullandığı serbest vuruşta, Vieri'nin faul yaparak attığı golü nizami sayması kadar büyük hatalar. Peki derbide gollere yol açan kararları için aynı kesin yargıyı koymak mümkün mü? Aydın'ın, Galatasaray'ın attığı golde art arda verdiği devam kararları kitaplara geçecek muhteşemlikteydi. Necati faul yapmıyor, Cordoba topu elinden kaçırıyor. Top Necati'nin eline çarpıp önüne düşüyor. Necati vuruşu yaptığında Orhan iki Beşiktaşlı oyuncuyla hizada ve topa vurmuyor. Üç müthiş tespit. Ama Lig TV, ofsayt kamerasından görüntü alamamasına rağmen, Erman Toroğlu'na iyisıhhatte olsunlar, pozisyonun ofsayt olduğunu fısıldıyor.
Kötü örnek
Beşiktaş'ın ilk penaltısında hakeme itiraz etmeyen tek oyuncu Suat. Çünkü rakibi çektiğini biliyor. Peki penaltı mı? Bunun cevabını vicdanımızı yırtarak bulamayız. O zaman duraklamadan 'hayır' deriz. Gerçek ancak şu sorularla ortaya çıkabilir: 1- Suat rakibini çekti mi? Bu bir faul müdür? Evet ve yine evet... O zaman pozisyon penaltıdır. Efendim, bu pozisyonlardan bin tane oluyormuş da hepsi çalınmıyormuş (Tıpkı Cem Papila'nın 5 kırmızı kartına Beşiktaşlıların yaptığı itirazlar gibi). O zaman o pozisyonlar için eleştirin hakemleri, bunlar için değil. Çünkü kötü örnek, örnek değildir.
Gelelim ikinci penaltıya. Penaltıyı yorumlayan ve yok sayan değerli yorumcumuz "Penaltı, penaltı gibi olmalı" adlı kendisine has kuralın devamını sahneye koyuyor. "O darbeyi alan böyle mi düşer ?". Hangi FIFA seminerinde öğrendiyse. Halbuki pozisyonda bakılacak oyuncu Yasin değil, Sabri'dir. Topa dokunuyor mu? Hayır. Hareketi rakibinin yolunu kesiyor mu? Evet. Darbe var mı? Yine evet. O zaman penaltı. Evet, Zago'nun Hasan'a yaptığı hareket de penaltıdır, Ümit'in, Cordoba'ya yaptığı ise faul ve sarı kart. Ayrıca oyun içinde bu temposuzluğa bile ayak uyduramadı Ali Aydın. Çok, ama çok formsuz. Feci durumda, darmadağın. Ama en azından bazı yorumcular kadar kötü niyetli değil. Garip kurallar uydurmuyor, 10 kusurlu hareketi "Penaltı, penaltı gibi olmalı" basitliğine indirmiyor. Önemli olan da budur. İyi niyet. Bu, kurallara bakarak yapılmış bir yorum. Gönlümden geçenler değil. Siz de kurallara bakarak tam tersi bir yorum yapabilirsiniz. Ama hakem yorumcuları kurallara uygun yorum yapmıyor. Yapsalar 5 hafta sonra herkesin kuralları öğreneceğini ve işsiz kalacaklarını biliyorlar. Bu curcuna bundandır.
En fakir lig
Eğer "Hayır, Aydın kötü niyetli, zaten bu işte binbir dolap dönüyor" diyorsanız, o zaman iş değişir. Eğer öyleyse takımınızın yine bu hakemler ve federasyonla kazandığı şampiyonluklara sevinmekten vazgeçin. Eğer federasyonun, 45 sezon tamamlanmış olmasına rağmen 47 şampiyonluk için yıldız dağıtması sizi rahatsız ediyorsa o zaman durum farklı. Avrupa'nın 4 şampiyonla en fakir ligine sahip olmamızdan şikayetiniz varsa apayrı. Ama o zaman, 3 sezon önce Gaziantep'e, geçen yıl Gençler'e yapılanlar da sizi boğmalı.
Sadece siz mağdur olunca haykırmamalısınız. Yoksa basit bir fanatikten başka bir şey olmazsınız.
Cumartesi günü Fenerbahçe Stadı basın tribününde sürekli oturduğum yerin çevresinde alışık olduğumuz doluluk yoktu. Merakla etrafıma bakarken Başkan Onur Belge açıkladı sebebini: "7 gazeteci Bursa maçında Fenerbahçe'nin golüne aşırı sevinç gösterdikleri için bir hafta men cezası aldılar." Onur Belge ve TSYD yönetimini kutlamak bizden, yorum sizden.
Trabzonspor'un geçen hafta kamuoyuna açıkladığı "Hedef 100 bin üye projesi" taraftardan yoğun ilgi aldı. Bu projeyle hedeflenen sadece Trabzonspor için değil, tüm kulüpler için en sağlıklı çıkış yoludur. Maddi ve yönetimsel katkının tabana yayılması büyüme demektir. Gerçek bir büyüme, bugüne kadar olduğu gibi balon gibi şişme değil. Ve aslında bu yöntem Türkiye için belki de şirketleşmeden daha uygundur. Toptan bir şirketleşmenin kulüpleri tabandan, şehirden nasıl kopardığını defalarca gördük. Zamanında Malatya'nın, son dönemde Adanaspor ve İstanbulspor'un durumuna iyi bakmak lazım. Trabzonspor'un seçimi belki de en doğrusu. Zaman ve talepler bize gerçeği gösterecek.
Üçleme tamamlandı. Üç yabancı hoca, üç büyüklerin başında. Hagi 1996'dan bu yana sadece bir yıl Türkiye dışındaydı. Tam 6 sene. Lucescu 4. senesini tamamlıyor. Daum 94 yılında ülkeye geldi. 10 yıllık Türkiye mazisinde 3. tam senesini dolduruyor. Ama hiçbiri hâlâ bir kelime Türkçe konuşmuyor. Lucescu ve Daum'un tercümanlarının yüksek performansı nedeniyle bu durum gözümüze çarpmaz olmuştu. Ama bu hafta, belki Hagi kadar Türkçe konuşabilen tercümanını görünce durumun vehametini hatırladık. Gittikleri her ülkenin dilini 6 ayda kapan bu üç zeki adamın kamuoyuyla dilimizde iletişim kurmamaları ayıptır. Katalanlar'ın, Rüştü'ye 'İspanyolca öğren' diye yaptıkları baskının yarısını bu teknik adamlara yapma hakkımız var. Katalanların can düşmanları Kastilyanların lisanına verdikleri önemi biz de kendi dilimize verebilmeliyiz.
Geçen hafta Trabzonspor'un tüzüğündeki "Kulübün renkleri açık mavi ve bordodur" maddesini hatırlatmıştım. Zira Trabzonspor yaklaşık 10 yıldır gerçek renkleriyle sahaya çıkmıyor, açık mavi yerine laciverte yakın bir koyu mavi giyiyordu. Tıpkı uzun süre lacivert yerine mavi formayla sahaya çıkan Fenerbahçe gibi. Bunu yazarken taraftarın da zaten aklında olan bir konuda kamuouyu oluşturmayı amaçlamıştım. Böylece kulüp durumu düzeltebilirdi. Sonuçta kamuoyu oluştu. Bana karşı. Aldığım mesajları terbiye sınırına çekersek ana fikri şu: "Sen nasıl İstanbul'da oturup, Trabzon'un renklerine hakaret edersin". Ne demeli bilmiyorum.
SPOR
CİM-BOM DİKKAT!..
At yarışları
Avrupa Ligleri
Aslan'ın gücü yetmedi: 77-74
İkinci Lig Puan Durumu
Sacramento takipte
Play-off haftası
Geçmişler olsun!
Bilgili ateş açtı
FENER cumhuriyet TÜRKİYE cennet
Onurlu davransın
Trabzon'dan destek
Fransız olacak!
Aydın sezonu kapadı
Gözyaşı Lav oldu
Haber turu...
Penaltı gibi mi olmalı?