Önce TV'de Sivasspor - Kocaelispor, sonra İnönü'de buz gibi havada bir 90 dakika, ardından yine TV'de Gençler - Galatasaray maçı... Ardı ardına üç maçtan sonra benim gibi bir futbol manyağı için bile 4.'sü zor oluyor. İtiraf edeyim, bu benim işim olmasa Fenerbahçe - Diyarbakır maçını izlemezdim. Ve sonra, çok ama çok pişman olurdum.
Naklen yayında Deniz Hoca (Gökçe) bas bas bağırıyor: "Daha 10. dakika, ama maç muhteşem. Böyle devam ederse son yılların en güzel oyunlarından biri olacak." Deniz Hoca bizim TV'de görmediklerimizi de gören bir çift gözle bas bas bağırıyor, "Harika bir maç oluyor". Oluyor gerçekten de. 90 dakika en üst düzeyde bir fizik mücadele, skorlu, pozisyonlu, kaçmalı kovalamalı, sert, ama kırıcı olmayan bir oyun. Son dakikada Bakadal'ın kaçırdığı dramatik bir gol. Saha kenarında küskün bir ifadeyle yırtınan Sakıp Özberk. Öyle bir futboldu ki, öyle bir filmdi ki, öyle bir finaldi ki izlediğimiz... Seyirci maç boyunca standardının ötesinde bir spor seyircisine dönüştü. Maç bitince başladı, "PKK dışarı" bağırışları, Şenol'a gereksiz tepkiler. Maç bitince kendimize dönebildik. Sahadaki futbol biz olmamıza izin vermedi. Herkesi başka dünyalara götürdü. Gerçek futbolun dünyasına. 4. maçı seyretmek istemeyen ben, bu futbolla öyle bir gaza geldim ki, önce Barça - Atletico maçının ikinci yarısını, sonra Real - Valencia maçını seyrettim. Yetmedi...
Ve dün heyecanla gazeteleri açtım. Gözümden kaçtıysa yazı sahipleri kusura bakmasın, Yiğiter Uluğ, Kenan Onuk, Hasan Sarıçiçek, Tamer Bağlan, Can Bartu ve Ömer Üründül dışında bu kutsanması gereken maça azıcık değerini verene rastlamadım. Halbuki o maçın yazarlık, yorumculuk sınavı, ilk cümlede nasıl bir övgü bulunabileceğiydi. Sahada olan - hakem dahil - herkese bu maçı bize yaşattıkları için teşekkür etmenin yollarını aramalıydık. Olmadı... Yine olmadı. Kan kaybettik. Mesleğimiz pazartesi sabahı çıkan sayfalarda, yazılarda çok kan kaybetti. 3 maçın ardından bu karşılaşmayı seyretmeyenler, bu maçın sihrini, dramatik yapısını, ruhunu anlayamadılar böylece. Biz bu maçı insanlara anlatamadık. Yani olmadı...
Bunun nedeni bellidir. İki haftadır sürüp giden Beşiktaş tartışmalarında da görülmüştür. Futbola tepeden, renk körü olarak bakamamamızdandır. Cephelere ayrılmamızdan kaynaklanıyor bu olup biten. Tarafı olduğumuz takımların maçlarını izleyip, o taraftan bakıp yorumluyoruz çünkü. Böyle olunca Fenerbahçe - Diyarbakırspor maçındaki oyunu göremiyoruz, çünkü Fenerbahçe puan kaybetmiş oluyor. Zago'nun, İbrahim'in, İlhan'ın, Pancu'nun hareketlerinin kırmızı kartlık olduğu ama bunun sebebinin oyuncuları tahrik eden hakem olduğunu söylüyoruz. Çünkü bizzat biz tahrik oluyoruz. Çünkü biz de 10 metre önümüzde oturan taraftardan farklı olamıyoruz. Biz bazen yorumcu olamıyoruz. Ve böyle olunca da çok yorucu oluyoruz.
SPOR
CİM-BOM'A ATEŞTEN GÖMLEK
At yarışları
Avrupa Ligleri
Fener, İzmir'de güldü: 82-85
İKİNCİ LİG PUAN DURUMU
Batı'nın silahşörleri
Davranış bozukluğu
Dereyi görmeden...
Lucescu ile Ahmed Hassan konuştular, anlaştılar
Pierre şaştı bu işe!
'Rakip Cansun olsun'
Kaçan balık büyük olur
Arayış dönemi
Boğa'yı, Şahin kaptı: 1-0
Haber turu...
Ne istiyorsunuz?