Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Beşiktaş’la Gençlerbirliği arasında oynanan o muhteşem kupa maçından akıllarda kalan onlarca detay arasında önemli bir düello da vardı. Muhteşem maçın içinde bir başka muhteşem maç. Gençlerbirliği’nin Yozgat’tan aldığı, sürpriz biçimde ligde parlayıp milli takım seviyesine yükselen kalecisi Gökhan ile İlhan Mansız’ın sözlü, hareketli, mimikli, şutlu, gollü, kurtarışlı düellosu. İki oyuncu arasında ilk yarıda başlayan elektrik, asla kaba kuvvete dönmeden yükselerek devam etti maç sonuna kadar. Keyifliydi, hem de çok. Bir meydan okuma, bir direnme, asla yılmama, zayıf duruma düşüp yeniden kalkabilme gösterisi.
İlhan sürekli dönüp "Seni yeneceğim!" diyordu Gökhan’a. O da "Buyur, gel de gör!" İlhan’ın üçüncü golü attıktan sonra orta sahaya kadar koşup hırsla gerilen yüzü ve kollarıyla bir tür boşalma yaşadıktan sonra yine Gökhan’a dönüp eliyle "4 geliyor!" deyişi; Gökhan’ın yenik ama dimdik karşısında gözlerini kaçırmadan duruşu. Bir bakıma soğukkanlı bir şekilde verdiği "Görüşürüz" cevabı bu modern zaman düellosunun sergilendiği sahnelerden biriydi. O gün o muhteşem maçın içindeki onlarca hoş detayın içinde apayrı bir festival...
İlhan "4 geliyor" demiş ve sözünü tutmak içinde elinden gelen her şeyi yapmıştı. Uzatma dakikalarında bu sözünü yerine de getiriyordu doğrusu. Artık yorgunluktan gitmeyen ayaklarını, ruhunun meydan okuması itiyordu ve yine Gökhan’la karşı karşıyaydı. Yorgunluk galip geldi topa ancak vurabildi. Normalde o topu çivi gibi çakması gereken İlhan, 4. golü atamadı ve Veysel dakikalar sonra takımın üst tura çıkaran sayıyı buldu. Bu düelloyu, bu karşılıklı meydan okumayı tabelada Gökhan kazanmış, İlhan da kaybetmişti. Bizce kaybedeni olmayan bu muhteşem, bu keyif verici mücadelenin sonucunun İlhan’ı kötü etkilediğini düşünüyorum. Çok derinden değil ama kötü... İlhan’ın Trabzon, Lazio ve Ankaragücü maçlarındaki performansında bunu görmek zor değildi. Tabii yine İlhan, İlhan’dı... Ama alıştığımız, bildiğimiz, hayran yaratan kendine güveninden biraz uzak. Topa vuruşları, hamleleri, taammüden çivi gibi şutları üç maçtır yok. Lazio maçında karşı karşıyada iki pozisyonu hatırlayın. Normal şartlarda İlhan atmasa da Peruzzi’yi bozardı.
Ve bence, perşembe öncesi Beşiktaş’ın sakatlıklar, eksikler gibi dezavantajlarından daha önemli sıkıntısı budur. İlhan’ı yeniden tek başına bir takım yapabilmek gerekir. Herhangi bir yerden vurduğu her topun, kaleci kim olursa olsun gol olacağına inancını yeniden kazandırmak. Her savunmacıyı geçebileceğine olan inancını diriltmek. Beşiktaş’ın önündeki en önemli problem bu. İlhan böyle bir güvenle, böyle bir meydan okumayla var olan bir tank. Her ne kadar çok eleştirsek de kavgayla var olan bir yıkıcı. Kartla değil gollerle sonuçlanacak o volkan dinamizmini yeniden var etmek gerek. İlhan’ın savaşına ihtiyaç var. Hem de çok...