Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Ortalama bir futbolcu pazar akşamı Mahmut Hanefi'nin sergilediği kadar kötü oynayabilir mi? Attığı her pas hatalı, her hamlesi defolu olabilir mi? Şu bir gerçek ki Fenerbahçe yönetimi kendi hatalarından çok ders aldı, Fenerbahçe medyasında da az da olsa benzer bir eğilimi var. Bilmiyorum, belki başarı trenine binmiş olmaktan. Ama seyirci asla ilerleme sergileyemiyor. Saracoğlu'nu kendi oyuncuları için bir baskı arenasına çeviriyorlar. Bazı insanlar için güven duygusu güvenilebilecek insanların varlığıyla gelişir. Fenerbahçe taraftarı 10 yıllardır kendi oyuncularını yağmalıyor. Bundan vazgeçmek gerek. Şunu unutmamalı; Van Hooijdonk'un değil, Mahmut'un desteğe ihtiyacı var.

Fransa'nın 2002 Dünya Kupası'nda sürpriz elenişinin ertesi günü, Federasyon Başkanı Claude Simonet basına yaptığı açıklamayı şu cümleyle bitiriyordu: "Evet, zafer bir hapishanedir, ancak kuşkusuz, yenilgiden değerlidir".
Üst üste Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası'nı kazanmış Maviler, favori oldukları kupayı, ilk turda galibiyetsiz terk etmişti. Zafere mahkum olmuşlardı, serbest kalmanın burukluğunu yaşıyorlardı. Belki o başarılı günlere ulaşmalarında bir start çizgisi olarak gördükleri 17 Kasım 1993 gününden bile daha zor durumdalardı.
Fransa'nın başarısını araştıran, bunun üzerine kitap yazan birçok araştırmacı Mavilerin yeniden doğuşunu o güne dayandırırlar. Bulgaristan karşısında Paris'te alınan yenilgiyle yeniden uyandıklarını söylerler. Evet o gün bir beklenmedik son dakika felaketi yaşamış, 94 ABD'nin dışında kalmışlardı. Ve bazı şeyler kafalara dank etmiş ve uyanmışlardı. Sistemi gözden geçirme, eskiyeni değiştirme, bir yeniden kurmaya giriştiler. Ama sistemi yıkmadılar. Fransa o gün 40 yıl önce kurduğu sistemi yıkmak pahasına saçma sapan hamleler yapmadı. Lemerre'i gönderdi, Santini'yi getirdi.

Futbolcu fabrikası
Santini de tıpkı Jacquet, Houllier, Wenger, Lemerre gibi sistemin meyvesiydi. 26 yıldır Paris'in 60 kilometre güney batısındaki Clairfontaine'de üstlenmiş, Ulusal Futbol Teknik Merkezi'nin koordinasyonunda olgunlaşmış bir teknik adamdı. Ve onun yönetiminde, bugün, zafer mahkumları tüm maçlarını kazanarak Portekiz yoluna girdi. Santini'ye sormak mümkün olsa bu işi sadece kendisinin yapmadığını söyleyecektir. Bunu yapan kurulmuş mükemmel sistemdir. Son Fransa Milli takım kadrosuna bakmak bu sistemi anlamak için yeterlidir. Belçika maçı için 4 forvet çağırmış Santini; Luyindula, Govou, Marlet, Saha. 4 Fransız forvet say deseler, bu isimlerden hangisi aklınıza gelir. Henüz 20'lerinin başındaki Henry'ler, Trezeguet'ler, Anelka'lar, Cisse'ler varken. Bu kadar değil, bir de ümit milli takım kadrosundaki forvetlere bakın: Aboumeyang, Le Tallec ve Sinama - Pongolle. Avrupa futbol piyasasının en gözde oyuncuları. Dışarıda kalanlar saymakla bitmez. İşte sistem bunu getirir. Biz ise bir Hakan Şükür daha bulamıyoruz. 65 milyonluk fakir bir ülke, 350 milyon nüfuslu Türki Cumhuriyetler'den oluşan bir arka bahçe ve 4 milyonluk Avrupa Türk cemaati. Fransa siyahilerden yararlanıyor derken bunları unutmamalı. Biz de ekonomik olarak Avrupa'nın zencileri değil miyiz? Futbolcu daha kolay nerede yetişir?
Haluk Ulusoy'dan Simonet gibi edebi laflar etmesini beklemiyorum. Ama onun gibi çalışması tek görevidir. Şimdi Fatih Terim sonrası yıkılan sistemi onarma zamanıdır. Söylediği "Bizi Dünya Kupası'na götürecek bir hoca bulacağız" lafı, bu sistemi kurmak için iyi bir çıkış noktası değil. Bu nüfusu kullanabilecek bir futbol fabrikası lazım bize.

Terim-Yanal-Kocaman
Adres bellidir. Bunu en iyi sistemin en parlak çocuğu yapabilir. Türkiye'de çalışmayacağım diyen Fatih Terim, hemen Türk futbolunun başına getirilmelidir. Türkiye'de çalışması önemli değil, Türkiye için çalışmaya başlamalıdır. Teknik direktör olarak değil, futbolun başındaki planlamacı olarak. Teknik direktör ise bir 'kazanan' olmalıdır. Bu isim de tartışmasız Ersun Yanal'dır. Yardımcısı ve Ümit Milli Takım hocası olarak da Aykut Kocaman. Bu üç farklı egonun birlikte çalışmasının zorluğunu biliyoruz elbet. Bu işi kotarabilmek gerekir. Çünkü federasyon başkanının görevi de zaten aslında budur. Letonya yenilgisi, Fransızlar'ın Bulgaristan felaketiyle aynıdır. Bunu görmek gerekir. Bizi Dünya Kupası Üçüncülüğüne taşıyan sistemi kuran Şenes Erzik'in dediği gibi, "Zaman teknik direktör seçme zamanı değil, sistem kurma zamanıdır."
Ve bu sistemi 60'lı yıllarda ortalama işler yapmış emekli hocalarla kuramazsınız. Biz Dünya üçüncülüğü yoluna o devirleri arkamızda bırakarak, o günlerden kaçarak girdik. Ve sonra o isimleri devrimin başına koyduk. Zafer hapishanesinde yatmayan, çentik atmayı ne bilir?

Fatih Terim kararında ısrarcı olursa ya da federasyon böyle bir adım atmazsa adres bellidir. Bir Fransız. Misal Roger Lemerre. Lemerre'in, Tunus'ta yaptığı iş tam olarak anlaşılmadı kanımca. Mesele sadece aldığı kupa değil. O da tıpkı Houllier ve Wenger gibi. Gittiği ülkeye sadece kendisini götürmüyor. Clairfontaine bilgi birikimini, sistem bilgilerini de taşıyor yanında. Asıl aradığımız da bu olmalı. Bu ülkeyi bir futbol cennetine çevirecek yapılanma. Arama tarama, planlama, uygulama ve üretim. Fransız seçimi başka bir avantaj yaratıyor. Fransız, Avrupalı ama latindir. Demokrasinin batı medeniyetinin zirvesinde yaşar ama müslüman dünyayı çok iyi tanır. Bedevi bir kaptanın ismini Zafer Takının üstüne yazmakta sakınca görmez. Bizim dünyamızla kültürel sorunları daha azdır. Kısaca adres orasıdır. Bu iş Vogts'la, Capello'yla olmaz.

Biz gazetecilere yöneticiler bazı sızdırmalar yapar. Özellikle transferler konusunda. Dün bir gazetede böyle bir sızdırma haber vardı: "Galatasaray'ın ilk bombası Kapo." Bir gün önce Eurosport News'da altyazıyla geçilen bir haberi hatırladım. "Sezon sonu sözleşmesi bitecek olan Auxerre'in genç yıldızı Kapo, Juventus'a imza attığı haberini 'Şu an için transferi düşünmüyorum' diyerek yalanladı." Hatırlatmakta fayda var. İki yıldır bu genç orta saha oyuncusunun peşinde, Juventus'tan Arsenal'e tüm dev kulüpler koşuyor. Yani eğer Galatasaray'a gelirse, Türkiye'de yüzyılın transferine şahit olacağız.






SPOR


'Dersimizi aldık'
At yarışları
Avrupa Ligleri
Aslan ateşten kaçtı: 90-83
İkinci Lig Puan Durumu
Detroit işi bitirdi
Necla neden yok?
Gençlik bunalımı
Kartal'a Terim kancası
Tribün şikayeti
Saray'a yeni imparator
Trabzonspor'dan Cim - Bom'a ret
Güle güle Güneş
Dosya kapandı
Haber turu...
Bu kadar kötü olabilir mi?
"Beni niye seçtiler ?"